Bitiyor şarkımız şimdi
Gülümseyin insanlar
Aşkımız hiç bitmiyor
Fısıldıyor ormanlarSonra ne mi oldu?
Burası biraz karışık. Reanergeo ve elbette Allysa Konseye gerçekleri açıkladılar.
Pekala, bazı küçük detayları es geçerek.
İnanması zor bir hikayeydi, ama kanıtlar ortadaydı. Kabullenmekten başka çare yoktu.
(Özellikle de dişi şeytan oradayken)
Görünüşte sorunların çoğu hallolmuştu.
Geriye bir ben kalmıştım.
Artık bir insandım, yani Untimely'de kalamazdım. Ki bu da bizimkilerin epey öfkelenmesine neden olmuştu.
Ama yapacak bir şey yoktu, insan hayatıma geri dönmenin vakti gelmişti.
En azından, gitmeden önce görmem gereken şeyleri görebilmiştim.
Marcus ve June sonunda sevgili olmaya karar vermişlerdi, gerçi hala kavga edip duruyorlar. Ama bu sefer barışmaları daha kolay oluyor.
Görünüşe bakılırsa Henry ve Evangeline de tüm zamanlarını birlikte harcıyorlardı.
Allysa ve Reanergeo'ya yorum bile yapmıyorum.
Beni en çok şaşırtansa Clarissa ve Jackson oldu.
Onları beklemiyordum, ama bir ipucu verecek olursam bence onlar da kendilerini beklemiyordu.
Katherine'in de şu sevimli çocuk Louis'den hoşlandığını düşünüyordum, ama emin değildim.
Sonuçta, kim hoşlandığı kişiyi duvara çarpardı ki?
Tamam, bunu sormadım farz edin.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, benim de artık Untimely'deki zamanım dolmuştu.
Komik, zamansız bir şehirde bile yeteri kadar zaman yok.
Elbette, dünyaya dönüş zor olacaktı, ama Jason kendisinin de kesin bir dille belirttiği üzere benimle geliyordu. Birkaç deney ve biraz zamanla kendini sıradan bir insana dönüştürebileceğine inanıyordu.
Tabii ki ona bunun imkansız olduğunu söylemedim.
Evet, Katherine bunu benim yerime söyledi.
Sonunda o aptal veda sahnesi geldiğindeyse...
- Yine kendi kendine konuşuyorsun değil mi?
- Zihnimden uzak dur.
-Neyse ki artık orada tıkılı değilim gerizekalı. Benim standartlarım için fazla düşük seviyeydi orası.
-...Tabii.
-Bir şey mi ima ediyorsun?
-...Hayır.
Katherine'in gözü seyirirken kıkırdadım. İç çekip bana sarıldı.
-Boşuna konuşuyorum ama aptalca bir şey yapma tamam mı?
-Boşuna konuşuyorsun diye onayladım. Ama yapmam.
Bana kafa sallayıp arkaya geçti.
Ne olduğunu anlayamadan kendimi June'un kollarında buldum. Gülümseyerek ona sarıldım. Hafifçe kıkırdadı.
- Senin yüzünden sulugözün teki oldum çıktım dedi burnunu çekerek.
-Hep öyleydin bir kere dedim gülerek.
-Hiçte bile dedi tavır yapar gibi. İkimizde güldük.
Kafasını salladı bilmişce.
-Seni özleyeceğim demeyeceğim çünkü seni hep ziyaret edeceğim, biliyorsun değil mi?
Ağlamamaya çalışarak kafamı salladım. Muhtemelen en duygusal anlarımdan birindeydim.
- Biliyorum dedim sesim çatlayarak. Hep biliyordum.
June gülümseyerek geri çekilirken Marcus kızarmış gözlerle görüş alanıma girdi.
- Ağladın mı sen? Dedim gülerek.
-Ne alakası var ya dedi huysuz huysuz. Güldüm.
- Belki biraz dedi isteksizce. June'un dediğini unutma sakın. Seni mutlaka gelip kontrol edeceğiz.
-Peki anne dedim ona sarılırken. Gözlerini kaçırıp bana sarıldıktan sonra hızla geriye geçti.
Arkasından Jackson çıktı. Yorgun olmasına rağmen gülümsüyordu. Bana sarılırken
-Kendine ve ona iyi bak diye fısıldadı. Gülümsedim.
- Şüphen olmasın.
Jackson daha fazla bir şey söylemedi, zaten söylenecek ne kalmıştı ki? Belki de bu yüzden Clarissa bana sessizce sarıldı.
Evangeline ise kuzeninin aksine açıkça ağlıyordu. Bana bir dolu tavsiye vermeden içi rahat etmedi. Ardından o da geriye çekilip Jason'la vedalaşma sırasına girdi.
Henry biraz daha neşeliydi, ya da olmaya çalışıyordu. Bu yüzden onun için aptal şakalarına gülümsedim.
Gerard minnettardı. İkimize de sarılırken bayağı sıktı, ama mutluydum. Bu yarı çocuk yarı adamı oradan çıkardığımız için mutluydum.
Sonunda sıra Allysa'ya geldi.
-Ah çocuğum diye fısıldadı bana sıkıca sarılırken. Bir anlığına onun annem olduğunu hayal ettim.
- Kendine dikkat et dedi sarılmaya devam ederken. Seni sevdiğimi unutma sakın. Dikkatli ol tamam mı?
- Tamam dedim yavaşça. Beni görmeye geleceksin değil mi?
- Elbette dedi hemen.
Ardından geri çekilip bana gülümseyerek baktı. Kafasını sallayıp gözyaşlarını gizleyerek Jason'a yöneldi.
O giderken bende Reanergeo'ya baktım.
Bana doğru gelirken hüzünle gülümsedi.
- Reanergeo dedim ona kollarımı açarken.
Bana sarıldı, böyle şeyleri sevmediğini biliyordum, ama yine de sarıldı.
-Dikkatli olun dedi tıpkı diğerleri gibi.
-Sen de Allysa'ya iyi bak dedim sessizce.
Kafasını salladı. Birbirimize söyleyecek neyimiz vardı ki? Gözlerimiz her şeyi açıklıyordu.
Sonunda o da benden ayrıldığında bana gülümseyen Katherine'i gördüm. Sanki ikimiz diğerlerinin bilmediği bir şey görüyorduk.
Jason'ın bana uzanmış elini tutmadan önce arkamı dönüp gülümsedim.
_____________________________________- Siz diye bağırdım. Şaka mısınız ya?!
Hepsi bana suçlu suçlu baktı.
Pardon, dişi şeytan dışında hepsi.
- Ne var be?!diye çemkirdi o gerizekalı.
Elimle alnıma vururken Jason onaylamazca başını salladı.
- Allysa ve Reanergeo sizinle gelmediler sanırım dedi sakince. Ama Clarissa ve Jackson'ın bile burada olmasına şaşırdım.
- Tabii ki gelmediler dedi June. Hem neden bu kadar kızdın ki?Alt tarafı artık dünyada yaşayalım dedik!
Cidden mi? Cidden mi yani?
- Ben burada bir barmenlik işi buldum bile diye söze girdi Jackson.
-Ben ressamlık yapacağım dedi Clarissa sakince.
-Bana reklam şirketinden teklif geldi diye elini kaldırdı Marcus.
- Ben de burada sizinle çalışırım dedi June. Zaten şarap uzmanıyım ben.
Katherine ve Louis'e döndüm.
- Sizin mazeretiniz ne?
- Ha?Mazerete ihtiyacım mı var ki?
-Ben bir teknoloji şirketinde çalışıyorum diye araya girdi Louis aceleyle. Dünya büyüleyici bir yer ve biz artık emekli olmak istiyoruz, yani...Uyananların çoğu Dünyaya geldi zaten.
İç çektim. Cidden ama ya. Ben bunlardan kurtulamayacak mıyım?
Hayır, biz geldikten bir yıl sonra buraya taşınmak nedir? Çok bile beklediler gerçi.
Jason'la buraya geldiğimizde restoran açtık. Ve işler büyüdü.
Çünkü Jackson bütün dünyayı önceden gezip mutfaklarını öğrenmişti, bu onun kişisel hobisiydi. Neyse, işimize yarayan bir hobiydi sonuçta.
Tekrar iç çektim.
Katherine'e döndüm.
- Sen?
- Aşçıyım ben.
-...Tabii.
- Bir şey mi ima ediyorsun bücür?
-...Yoo.
- Cidden...Tatlı konusunda uzmanım ben.
-Kişiliğine çok uymuş.
- Pekala,tatlı konusunda yardıma ihtiyacımız var zaten diye araya girdi Jason. Ona gülümsedim.
Ardından son kez iç çekip hepsinin boğarcasına üstüme atlayıp sarılmalarına neden olan cümleyi söyledim.
-İyi, kalın bari!Multimedia Jason Helios Rhaegan Andromeden Di Valencilia
![](https://img.wattpad.com/cover/39865621-288-k672971.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ (DÜZENLENECEK)
FantasyZaman yolcuları gardiyanlardır. Olmaması gereken olayları tarih çizgisinden çıkarır, bazen de olayları zaman çizgisi değişmeyecek şekilde yeniden düzenlerler. Fakat herkesin zaman çizgisinin koruyuculuğunu üstlenen bu varlıkların kendi zaman çizgi...