Sevgili var ama yok gibi olan okur halkım, selamlarrr!!Bugünkü bölüm bir tık uzun olabilir ama bir tık...
İyi okumalar 🥹
Geçmiş...
Oyuncaklar vardı. Tam karşısında bir kaplan, bir de aslan figürleri duruyordu. Bunları Perihan örmüştü ve bulduğu insanlara bu oyuncakları satarak para kazanıyordu. Murat ise oyuncaklarla bir süredir bakışıyordu. Oynamak istiyordu çünkü hiç arkadaşı yoktu, ne Veysel arkadaş edinmesine izin veriyordu ne de Perihan. O bu hayatta yapayalnızdı, en azından öyle hissettiriliyordu.
Annesinin mutfakta olduğunu bildiği için ses çıkarmadan oyuncakları kucaklayıp odasına gitmişti. Kapıyı sessizce kapattığında oyuncakları yatağının üzerine oturttu. Onlara bakıp gülümsemişti. "Annem sizi benim için mi ördü?" diye sordu ancak tabii ki herhangi bir yanıt alamamıştı. "Belki benim içindir," deyip sevinçle oyuncakları tekrar kucağına aldı. Çalışma masasının çekmecesinden küçük bir bant almış ve oyuncakların tek kolunu birbirine bant aracılığıyla yapıştırmıştı. Oyuncakların boşta kalan tek kolunu ise Murat iki eliyle tutarak kendince onlarla bir daire oluşturmuştu.
Mutlu ifadesiyle aslanla kaplana baktığında kısık sesle oyuna başlamıştı. "Kutu kutu pense, elmamı yerse," diyerek daire çizecek şekilde oyuncaklarla beraber dönüyordu. "Arkadaşım aslan, arkasını dönse!" Aslanı döndürmek için elindeki bandı kesmiş, yenisini yapıştırıp devam etmişti. "Kutu kutu pense, elmamı yerse! Arkadaşım kaplan arkası-"
Kapının şiddetle açılmasıyla kelimeleri yarıda kesildi. Perihan öfke dolu gözlerle bir Murat'a bir elindeki oyuncaklara bakıyordu. Murat tebessüm ederek annesine doğru koştu ve ona sımsıkı sarıldı. "Anne, bunları bana mı ördün?" diye sordu. Cevap alamasa da devam etti: "Teşekkür ederim! İkisi de çok gü-"
Perihan'ın onu sertçe iteklemesi sonucu geriye doğru yalpalamıştı. Bunun ardından suratına inen tokat ile başı sağa doğru düşmüştü. "Aptal!" diye bağırdığında Murat dolan gözlerini saklamak için başını eğmişti. "Bana bak!" dedi sert bir sesle. Murat başını kaldırıp bakamamıştı annesine. Oyuncaklar için çok heveslenmişti oysaki.
Oğlunu omzundan itekledi. "Bana bak, dedim! Kes ağlamayı! Sen kimsin de sana oyuncak öreyim ben, ha?" diyerek ortalığı inletirken kapının eşiğinde Veysel belirmişti. "Ne oluyor lan yine? Ulan şu oğlunun belasını sikeyim ben! Başımıza gelmeyen dert kalmadı lan şu velet yüzünden!" diye gürleyip Murat'a doğru adımladı. Murat hızla odanın en köşesine kaçarak yere oturmuş, dizlerini kendine doğru çekmiş bir vaziyette korkuyla Veysel'in azarlamalarını dinledi. "Korkak. Bir de kaçıyor!" Onu kolundan yakaladığı gibi yere doğru itekledi. Düşer düşmez suratına bir tekme inmesiyle kulakları feci derecede çınlamıştı. Dudaklarından acılı bir inleyiş firar ettiğinde Veysel acımadan ayağını Murat'ın sırtına koyup ağırlığının birazını onun küçük bedenine vermişti. Az daha bastırırsa ölmesi an meselesiydi. "Benim oyuncağım da sensin! Oyun oynama sırası bende sanki ha, ne diyorsun bu işe?"
Canının acısıyla çığlık atmaktan başka bir şey gelmemişti elinden. Gözyaşları göz pınarlarından damla damla düşerken acıyı hissetmemek için içinden 'kutu kutu pense'yi tekrar tekrar söylüyordu. Vücuduna inen tekmelerin tamamen durduğunu ve daha rahat nefes aldığını fark ettiğinde gözlerini açıp etrafa baktı. Veysel odadaki her şeyi yere atmıştı, şimdi de Perihan'ın ördüğü oyuncakları makas ile paramparça ediyordu. Perihan oğlu için değil, oyuncakların paramparça oluşuna ağlıyordu. "Allah belanı versin! Ben ondan para kazanıyordum, hiç mi düşünmüyorsun beni ya?"
![](https://img.wattpad.com/cover/346282590-288-k836227.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Rağmen...
Ficção AdolescenteÇocukluğunda babasından ağır şiddet gören Murat, hayatı boyunca babasına benzememek için çabalar. Hayali yerine koyduğu hedeflerini böyle bir babaya rağmen kazanır, asla pes etmez. Fakat bir gün hiç beklenmedik bir anda kalbine güzel bir his yerleş...