40. Akla Kazınan

18 3 4
                                    

Keyifli okumalarr

Yazım yanlışı var mı diye kontrol ettim fakat gözden kaçırdığım olmuş olabilir varsa kusura bakmayın görürsenizde paragrafa yorum bırakırsanız sevinirim

Satır arası yorum yapmayı ve başlamadan oy vermeyi unutmayın lütfen.
____________________________________________

Zihnin en derinine atılan bazı anılar vardır. Düşünmek istemeyiz çünkü bizi harap edeceğini biliriz. Ama unuttuğumuz bir şey var ki o da zihin çalkalandıkça dibe çöken kirlerin gün yüzüne çıkacağıdır. Öyleyse unutmuş sayılır mıyız? Her geçen gün kendini tekrar tekrar hatırlatan anıları unutmuş olur muyuz? Peki ya bir olayı yeniden yaşadıysak? İşte o zaman bir kir daha eklenir zihnin en derinine ve yeniden yüzeye çıkacağı günü bekler sinsice.

"Yüzleşmek her ne kadar unutmak olmasa da yok saymanın ilk adımıdır. Eğer istemediğin bir şeyle yüzleşme cesareti buluyorsan kendinde bil ki en büyük adımı atmışsındır. Geriye sadece kabullenmek ve yaşamak kalır..."

Arven Ilgın

Karan gelince Bengü ile konuşmayı bırakıp gayet doğal davranışlar sergileyerek olduğumuz yerde günlük bir konudan konuşuyormuşuz gibi davrandık. Söylediği komik bir şeymiş gibi küçük bir kahkaha tufanı döküldü dudaklarımın arasından. Karan kolunu belime dolayınca kahkaham küçük bir kıkırtıya dönüşüp sonrasında tamamen durdu.

"Neye gülüyorsunuz bakalım?" diye sordu merakını ses tonuna yansıtarak.

"Eski bir hastasını anlatıyordu hayatım, ona gülüyorduk."

"Tamam güzelim, e hadi geçelim o zaman," diyerek ön kapıyı benim için açtı. Fakat kapımı açmadan önce birine kaş göz işareti yaptığını görebilmiştim. Ne olduğunu soramadan korumalardan biri gelerek Bengü'den önce davranıp kapı kolunu tuttu. Karan'ın bu ince düşüncesi kalbimden ılık bir hissin akmasına sebep oldu. Bir kez daha doğrulandı bendeki yeri. Kapıyı açması için korumaya kapıyı işaret etmişti. Bengü teşekkür ederek arabaya girdiğinde koruma bu teşekkürü küçük bir baş hareketiyle kabul ettiğini belirttikten sonra kapıyı kapatarak yanımızdan ayrıldı.

Emniyet kemerimi takan Karan beni öpmeyi de ihmal etmemişti. Geri çekilerek kapımı kapattı ve arabanın önünden dolaşarak şoför koltuğuna oturdu. Kendi kemerinide taktıktan sonra arabayı çalıştırdı. Peşimizden bir konvoy arabada çıkmıştı.

Herhangi bir kanama olursa diye önlem amaçlı siyah giyinmeyi tercih etmiştim. Tek temennim güneşin çok olmamasıydı.

"Hiç içime sinmiyor bu, haberin olsun."

Dediği şeyle başımı yasladığım camdan çekip Karan'a çevirdim.

"Ney o?"

Bu şey her neyse gerçekten istemediği bakışlarından belliydi. Gözleri karnımı bulunca çok bakamamış olacak ki hemen yola döndü bakışları.

"Yaran henüz iyileşmedi. Birkaç gün dinlensen iyi olmaz mıydı sence de?"

"Asıl o zaman kötü olurdum. Günlerce hiç birşey yapmadan oturamam ki ben. Sıkıntıdan patlarım."

Dudağının sağ tarafı yukarı doğru kıvrıldığında diyeceği şeyi merakla beklemeye başladım.

"Ben alırdım canının sıkıntısını," deyip bir de üzerine göz kırpınca yüzüm iyice kızardı. Hoşuma gitmiş olsa bile Bengü'nün yanında böylesine rahat konuşması beni şaşırtmıştı.

Kanlı Geçmiş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin