41. Aşkın Notaları

16 2 0
                                        

Keyifli okumalarr

Yazım yanlışı var mı kontrol ettim fakat gözden kaçırdığım olmuş olabilir varsa kusura bakmayın görürseniz de paragrafa yorum bırakırsanız sevinirim.

Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfenn.

______________________________________

Aşkın bu dünyada ki en büyük günah olduğunu söyleyenler var. İnsanı her ne kadar mutluluğun doruklarına ulaştırsa da günü gelince o mutluluğu elinden alıp en dipte bir başına bırakan bir duygu mudur aşk? Fakat diğer yandan aşk, insanın kalbinde yeşeren bir duygudur. Kalp insanın benliğinin kaynağıdır. Kalp nasıl bir benliğe sahipse onu yansıtır. Öyleyse aşkı günahkâr yapan, insanlar değil midir? Her duyguyu kirletmeyi başaran insanın aşkı temiz bırakacağını mı sandınız yoksa? Aşk masumluğunu kaybetti. Yinede hâlâ aşkın en yüce duygu olduğunu düşünenler var. Aşkı kalbinin en derinlerinde saklayan bir kişiye denk gelirseniz eğer anlarsınız ne kadar güzel bir şey olduğunu. Aşk iyileştirir insanı karşımızda ki doğru kişiyse eğer. Umut barındıran her kalp elbet iyileşir. Umarım geç kalmazsınız...

"İnsan kalbinin kirini duygularına yansıttığı sürece hiçbir zaman yaşamış sayılmayacak. Duygusuz bir ömür geçirmek insanı ölüme sürükleyen yegâne sürecin temelini atacak."

Ege Baran Aksoy

Abimin ve kızların kafeye gitmeye karar verdiklerini öğrenince bende gitmek istemiştim. Normalde bu saatlerde dışarı çıkmayı pek sevmezdim ancak bu sefer gidesim gelmişti. Evden ayrılmadan önce üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Siyah bir pantolon üzerine siyah gömleklerimden birini giyip ilk birkaç düğmesini açık bıraktım. Saçlarımı elimle şekillendirerek parfümlerimden birini sıktım. Gitmeye hazırdım. Hava beni bunaltmasın diye üzerime ceket almadım.

Bahçeye çıkıp doğruca arabamın olduğu yere gittim Benimle birlikte birkaç korumada arabalarına binmişti. Her zaman benim yanımdan abime kıyasla daha fazla koruma olurdu. Ne kadar itiraz edersem edeyim beni dinlememiş, üstüne daha fazla koruma eklemişti. İnsan kalabalığı ile dolaşmak zorunda olmak beni bunaltıyordu. Bazen onları atlatıp tek başıma kaldığım zamanlar oluyordu ama bunu yapınca da abimden sağlam bir yumruk yeme ihtimalim oldukça yüksekti.

Bahçeden korumalarla birlikte ayrıldım. Hızlı bir yolculuk olacaktı. Arabanın içerisinde teksem eğer hız yapmayı severdim.

İbre 100'ün üzerine çıkmıştı ancak ayağımı gaz pedalından çekmemekte direniyordum.

Otoban yolu açık olduğu için rahattım. Korumalarım her ne kadar bana yetişmek için hızlarını arttırmış olsa da pek yakın oldukları da söylenemezdi.

180'e yaklaşırken hızı arttırmayı kestim ve bu rakamda sabit kaldım. Ancak biraz sonra yavaşlamam gerekiyordu çünkü virajlı bir yola girecektim. Ölmek henüz planlarım arasında yoktu.

Hızı biraz düşürdüm. Ancak henüz yavaşlamış sayılmazdım. Yolun sıkıcı geçtiğini düşünerek araba ekranından şarkı uygulamasına girdim ve rastgele bir tanesini açtım.

Sesi sonuna kadar artırdım. Şarkının melodisi oldukça tanıdık gelse de hangi şarkı olduğunu anlayamamıştım. Melodiye şarkının sözleri de eşlik edince ne olduğunu anlamıştım.

"Senin derinlerinde bi' yerde buldum
Sımsıkı sarılacak, karışacak köklerimi
Görmek, beraber olmak seninle
Çok güzel belki ama düşlemek bambaşka"

Çok dinlediğim bir şarkı olmasa da sözlerini biliyordum. Direksiyonu tutan elimin parmakları ritim tutar gibi hareketlenince bir yandan da şarkıya eşlik ettim.

Kanlı Geçmiş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin