Selamlar!
Çok şükür bu sefer arayı o kadar da açmadan bölümü bitirebildim. Maşallah diyin nazar değmesin 🥲
Neyse lafı uzatmanın lüzumu yok. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!
*
"Çaldı, Doktor Hanım... Hayatımızdan koskoca 6 ayı çaldı o. Ruhlarımızdan asla silinmeyecek yaralar açtı. Mutlu mesut yaşayabileceğimiz 6 ayı kâbusa çevirdi." dedi Zeynep sesi titreyerek. "Benim hâlâ dahi aklım almıyor hakikâten. Gözlerimizin önünde, hayatımızı çalmak için adım adım planlar yaptı. Ve bizim ruhumuz dahi duymadı."
Dolan gözlerini silerek konuşmaya devam etti Zeynep. "Bir insan nasıl böylesine kötü olabilir? Anlamlandıramıyorum. Bir insan, bir baba... Sırf oğlu sevdiği için birine nasıl zarar verir?"
"Bahsettiğiniz durumun öznesi kim Zeynep Hanım?"
"Va- Vahit... Cüneyd'in babası. Bizim kâbusumuzu başlatan oydu. Cüneyd küçükken terk etmiş onu babası. Seneler sonra, Cüneyd mürşid olunca geri döndü. Biat etmek için geldi zannettik lâkin yanılmışız. Meğer intikam için gelmiş..."
Doktor başını eğip defterine birkaç şey daha not aldı. Başını kaldırdığında Zeynep sözlerine devam etti. "Sınav çıkışında Vahit'in adamları bizi almaya gelmişlerdi. Cüneyd'in onları yolladığını söylediler. Lâkin ben anladım bir şeylerin ters gittiğini. Zira Cüneyd, bizzat kendisinin geleceğini söylemişti... Diğer kızları ellerinden kurtardım, ailelerinin yanına gitmelerini sağladım. Lâkin kendimi kurtaramadım.."
Zeynep sessizleşti, bakışları sol elinin bileğine kaydı. İncecik, belli belirsiz bir yara izi... Varlığını bilmese dikkatini çekmeyecek kadar üstü kapanmış olsa da, hâlâ oradaydı o yara.
Zihninde, canına kıymaya kalktığı o berbat günü anımsadı. O gün hissettiği tüm korku, tekrar canlandı Zeynep'te. Kalp atışları hızlandı, nefes alışverişleri sıklaştı.
Kulağında Vahit'in sesini duymaya başladığında ise midesi bulandı. Feci bir iğrenme hissi kaplamıştı bütün vücudunu.
"Bakma öyle.. Doğru duydun. Planım nikâhıma almaktı seni. Pek güzelsin zira."
Vahit'in o iğrenç sesi kulağında çınladı. Bırakmıyordu peşini... Fiziksel olarak bıraksa dahi, o iğrenç sesi, mide bulandırıcı bakışları bırakmıyordu Zeynep'in zihnini.
Zeynep duyduğu bu sesin son olmasını ümit ediyordu. Lâkin olmamıştı.
"Artık ölü olan oğlumun refikasısın sen Zeynep." diyen Vahit'in sesi tekrar yankılandı kulağında. "Kaderin cilvesi... Seni boşamadı ama gitti kıydı canına. Nikâhınız da düştü."
Zeynep hızlı hızlı nefesler alıyordu, zihnindeki sesin tesirinden donup kalmıştı. Dolu gözleriyle öylece boşluğa bakmaktaydı.
Zihninde onun iğrenç sesi dönüp dururken, Cüneyd'i düşündü. Nasıl dayanmıştı..? Zeynep sadece 6 aydır böyle bir hâldeydi, sadece 6 aydır geçmişin yükünü taşıyordu.
Lâkin Cüneyd, senelerdir bunlarla boğuşuyordu. Nasıl yapmıştı? Nasıl bu kadar güçlü kalabilmişti..? Nasıl dayanmıştı?
Buruk bir şekilde iç çekti Zeynep. Parmaklarını sol elindeki o belirsiz yarada gezdirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi | Cüneyd Güneş | CünZey
FanfictionMünzevi'de, Cüneyd ile Zeynep'in hikâyesini, Kızıl Goncalar'ın 18. bölümünden itibaren, olmasını istediğim şekilde yazıyorum.