Multimedya'da Miray
=Emir'in Ağzından=
"Benim tek sorunum kabullenememek. Derya'nın ihanetini hala kabullenemiyorum. O kadar saftı ki gözümde ona inanmıştım. İki yüzlülüğüyle ben dahil herkesi kandırdı. Onun yaşattıklarının acısını hep başka kadınlardan çıkarıyordum. Hepsi aynıydı benim için. Hepsi sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlardı benim gözümde. Hepsi değersizdi ta ki şimdiye kadar. Miray... O işte çok masumdu. Suçsuz yere ona bağırıp, sürtük demiştim. Meğerse yanındaki çocuk kuzeniymiş. Gerçekten benim Allah belamı versin. Belki yıllar sonra beni karanlığımdan kurtaracak kişiyi bulduğum gibi kaybetmiştim. Onarmaya çalıştığımda daha çok yıkıyordum onu. Ne yapacağımı bilmiyorum. Yardım et bana. Çünkü senden başka kimse bunu yapamaz."
Sadece başımı okşamakla yetindi. Doğru yolu bulacağımdan emindi. Alnından öptüm ve odadan çıktım.
Miray'a gidecektim. 3 gündür ortalarda yoktu. Cesaret edemediğim için de evine gidemiyordum. Dediği gibi belki artık yoktu.
Onu ilk gördüğüm andan beri o kadar asabi, inatçı, korkusuz gibi görünse de, içinde bir yerlerde küçük bir kız çocuğuydu o. O kadar büyüleyici bir güzelliği vardı ki. Baştan aşağı mükemmel gibiydi. Kokusu, dudakları, sesi... Her şeyiyle benim olmasını istiyordum.
Vay bee Emir... Yoksa sen şey mi oldun. Aşık... Aşık mı oldun?
Yok ya saçmalıyor iç sesim. Ben duygusuzun tekiydim ama şimdi sol tarafım benden bağımsız hareket ediyordu. Yıllar sonra kadar hızlı atıyordu. Belki aşık değildim ama Miray'a karşı kesinlikle boş değilim.
Ama o çok temizdi, ben ona yakışmazdım. Ben sonsuz karanlıktaydım o ise gün ışığında. Hem benden nefret ediyordu. Onu rezil ettiğim ve onurunu kırdığım için.
Biz bambaşka dünyalarız. Sanki birlikte olmamız yasakmış gibi. Ama... ama neden olmasın.
=Miray'ın Ağzından=
Tam tamına üç gün olmuştu. Üç gün boyunca sürekli ağladım. Okula da gitmemiştim, kimseyi de yanımda istememiştim. Koca evde sabahtan akşama kadar ağlıyordum. Emir'in dediklerini kendime teker teker hatırlatıp, daha fazla acı çekiyordum. Tunç'a uyup o bara gidende hata zaten. Bide benim yüzümden sağlam yumruk yemişti baby face'sine. Ama yine de her ne kadar ağlayıp zırlasam da bir şey gülümsememe neden oluyordu. Galiba Emir beni Tunç'tan kıskanmıştı. Bu da iyi bir şey yani onca kötünün arasında. Ama o kadar kolay değil, onu hemen affetmeyeceğim.
Biliyorum, onu görünce sanki bir heyecan patlaması yaşıyor gibi oluyordum. O bana dokununca, o tahrik edici sesiyle konuşunca saçmalıyorum ve aklıma ne gelirse yapıyorum. Kalbim delicesine çarpıyor, nefes almayı unutuyorum. Aşk olamaz dimi bu. Daha dün ondan nefret ettiğimi söylüyordum kendime. Aynı anda hem nefret edip hem nasıl sevebilirim. Ama... ama neden olmasın.
Off yine kapı çalıyor. Kimseyi istemediğimi söylemiştim. Ama hala çalışıyor, hem de alacaklı gibi. Kulaklarımı elimle kapattım. Ama hala çalıyor.
"Ya defolun. Kimseyi istemediğimi söylemiştim"
"Aç kapıyı Miray."
Ama bu ses. Bu sesi duymayı o kadar çok özlemişim ki, ne kadar da emredici tonda olsa da. İçimi kıpır kıpır etmişti birden. Ama kapıyı açmak yok. Ne kadar görmek istesem de benim de bir gururum vardı.
"Defol burdan, seni görmek istemiyorum." Dedim kesin bir dille.
"Sen bu kapıyı açana kadar burdayım" dedi ve sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATMİNATÖR
Chick-LitAğlamaya başladı. "Ne sandın lan sen beni? Git ilk önce vurduğun çocuğun kim olduğunu öğren, sonra gelip bana hesap sorarsın. Yeter be yeter... Sen hayatıma girdiğinden beri hiç ağlamadığım kadar ağladım. Kendime bir söz vermiştim, senin yüzünden b...