46-Yine Distopya

98 10 3
                                    

I hear the sounds from the places where I was born (Doğduğum yerden sesler duyuyorum)

See heaven's got a plan for you (Bak cennetin senin için bir planı var)

**

Herkesin kendini oraya ait hissettiği bir yer vardır.

Benimki tabii ki Distopya'ydı. Burada doğmuş, büyümüş, gülmüş, üzülmüştüm. Hayatımın her izi buradaydı. Yaşadıklarımın belirtileri buradaydı.

Ve ben yeniden kendim olduğum yerdeydim. Benim cennetimdeydim.


Beni ve Yankı'yı almaya gelmişlerdi. Ama planlarının böyle olduğunu cidden tahmin etmezdim.

"Dövmek zorunda mıydınız?"

"İnan bana o pislik hak ediyor!" dedi Yankı.

"Bence de! Kimse seni zorla evinde tutamaz!" dedi Çağın. Tatlım benim ya. Nasıl özlemiştim.

Buraya nasıl geldiğimizi düşündüm. Pamir'i ciddi anlamda dövmüşlerdi. Hemde Barlas, Utkan ve Çağın!

Sonra Açelya beni çekiştirmişti. Bizi almaya Aras, Barlas, Utkan, Çağın ve Açelya gelmişti. Yine Aras ayarlamıştı. Ve Pamir'i öylece bırakmak istemesem de gitmek zorunda kaldım. Ütopya ve Distopya'nın ortak yönetim binasına geldik. Bizimkilerle hayvan gibi sarılamamıştım çünkü Aras kesin uyarıda bulunmuştu. Distopya'ya gidince hasret gidecek ve Yankı'yla tanışacaklardı.

Distpoya'ya geldiğimizde bizim eve gittik ve hala sarılamamıştım. Büyük patlama yaşayacaktım.

Evimize ulaştığımızda bizi diğer sınıf arkadaşlarımız ve annem bekliyordu.

"Annem!" diye çığlık atarak ona doğru koştum. Ve sadece kollarımla sarılmak bana yeterli gelmediği için resmen kucağına atladım. Ve bacaklarımı beline doladım. Kollarımı da kafasına.

"Kızım benim." derken burnumu öptü. Annem benim ya.

"Talya bırak annemi! Kadın ezildi." dedi Açelya ve bende annemin belinden inip Açelyaya koştum. "Sen de mi istiyorsun yoksa?" diye bağırdım gülerek. "Sakın!" derken oda gülüyordu.

Açelya'ya kıyamam derdim ama yalan olur. Benim sevgimi gösterme şeklim böyleydi. Hemen koşup onunda beline çıktım. Saçlarını öperek; "Seni çok özledim geri zekalı." dedim.

"Bende seni koca bebek, bende seni." İkimizde gülerken gözüm Çağın'a kaydı.

Değişmişti resmen. Zayıflamıştı, biraz çökmüştü. Kim bilir nasıl üzülmüştü canım. Ama bir yandan da daha olgundu sanki. Hala masum ama bir yanı da azıcık olgun.

Açelya'nın belinden inip ona koşunca resmen gözleri parladı. Onunda üstüne atlayacaktım ama çok kişi vardı utandım.

Beline atlamasam da kollarımı şiddetle ona doladım. Oda özlemini belirtecek kadar sert ama beni incitmekten korkar gibi yavaşça sarıldı. Bu çocuğu seviyordum. Bana değer veriyordu. Fazla hemde.

"Ah Çağın nasıl özledim bir bilsen. Orada kimse bana senin gibi davranmadı."

"Sen bir de beni gör. Sensiz yok gibiydim." dediğinde güldüm. O beni saçımdan öperken ondan ayrıldım. Ve Barlas'ın bana koşmasıyla bende ona koştum. Koca bebek oydu asıl. Çocuk gibiydi." Seni de çok özledim."Barlas'la sarıldıktan sonra sıra Utkan'daydı. "Evine hoş geldin prenses." dedi. Ona da gülümseyip Şimay'ı kucakladım ve sonra hepsiyle sarıldım.

"Sizi o kadar özledim ki. Gerçekten anlatamıyorum. Hepiniz benim yarım olmuşsunuz. Ailem, arkadaşım. Sizi seviyorum." diye duygusallaşınca araya Barlas girdi;

Ütopya'ya Dokuz AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin