47-Mutluluk(1.Kısım)

75 10 9
                                    

Yüzüme vuran sıcacık güneş ışıkları ile gözlerimi açtığımda terden sırılsıklam olduğumu fark ettim.Beynim erkenden kalkmanın sersemliğiyle hala uyuşuktu.Ama kafamı çevirdiğimde yanımda bir adet Çağın duruyordu.Ve benim aksime o büzüşüp kalmıştı.Çünkü tüm örtü benim üstümdeydi.Of ben ve çılgın uyuma tarzlarım!

Hemen üstümdeki örtüyü onun üstüne çektim.Benim için fazla sıcak olmuştu zaten.Ah Çağın ya,bütün akşam örtüsüz mü uyumuştu?Çok üşümüş olmalıydı.

Yanımda sıcak bir şeyler de yoktu ki.Şimdi bir kahve ne de güzel giderdi.Yani kendim için istediğimden değil de sırf Çağın için!

Kafamı örtünün altına daldırıp Çağın'ın saatine bakmaya çalıştım.Sırf biraz daha üşümesin diye kolunu çıkarmamıştım örtüden.Ama örtünün altında da görmek gibi bir yeteneğim olmadığından....Yavaş olmaya çalışarak Çağın'ın kolunu çektim.Neyse ki uyanmamıştı.Okula ise daha 3 saat vardı.Yani bir buçuk,iki saat daha burada durabiliriz demek oluyor.Ama ben acıktım.Ve Çağın uyanmazsa sıkılırım.Evet bugün bencil günümdeyim sanırsam.

Bugün ne kadar bencil olsam da gönlüm el vermedi mışıl mışıl uyuyan Çağın'ı uyandırmaya.Ben de yokken bir değişiklik olmuş mu diye bakınmaya başladım.Ama doğal olarak değişiklik falan yoktu.Ne kadar olmuştu ki sanki gelmeyeli?

Bu arada gözüm yukarıya kaydı.Aslında geldiğimizden beri bakmamak için kendimi kasıyordum.Çünkü...Orası Pamir'i hatırlatıyordu.Bizimkilerin döverek bıraktığı ve benim sesimi çıkarmadığım Pamir'i.Bakmamaya çalışıyordum.Çünkü bakarsam düşüncelere dalacağımı biliyordum.Hem de Çağın'ın yanında...Ama şimdi düşünmek,kendimi yemek için en doğru zaman sanırım.Çağın gayet uyuyor gibi gözüküyor çünkü.

Ona büyük haksızlık etmiş gibi hissediyordum.Şöyle bir bakınca bana çok kötü davranmış gibi görünebilir.Yani biraz kötü davrandı ama bu onun kişiliği.İnsanlara karşı savunması böyle.Ama ben onun farklı davranışlarını görmüştüm.Bana karşı...Ben de ona karşı herkese davrandığımdan farklı davranıp bırakmıştım onu.Kimseye yapmadığım,yapamadığım gibi.

İçimde bir mahkeme var.Suçluydum bir yandan ama zorundaydım aynı zamanda.O zaman hala suçlu sayılır mıyım?

Hem ben ailemin yanına dönmeyip ne yapabilirdim?Orada kalacak halim yok ki!Onun sözleri aklıma gelince tebessüm ettim.Sonsuza kadar bana bakacak değildi ya.

"Neye gülüyorsun?"

"Ha?"diye kafamı çevirdiğimde Çağın'ın eskisi gibi mışıl mışıl uyumadığını gördüm.

"Sen beni mi dikizliyorsun ha?"diye savunmaya geçtim.Bunu söyleyince Çağın'ın açılan ağzı hemen kapandı ve yanakları al al oldu.Hemen de utanıyor ama.Ne tatlı,şeker bir şeysin sen ya.

"Çağın şaka yaptım.Biliyorsun değil mi?"dedim zor tuttuğum kahkahamın arasında.

"Yani...Biliyorum sanırım.Ama sakın sapık falan olduğumu düşünme.Uyandığımda gülüp duruyordun.Ben de-"

"Çağın sapık olduğunu düşünseydim akşam seninle burada kalmazdım zaten."

"Doğru.Haklısın.Yine de sen bil."

"Biliyorum,biliyorum.Peki sen ne kadar kırmızı olduğunu biliyor musun?"dediğimde artık kahkahamı tutamıyordum.Ama elimle ağzımı tutuyordum.Arada küçük kazalar olabiliyor çünkü.Çağın'ın suratına tükürmem gibi.

Ağzını açıp söyleyecek bir şey bulamadıkça geri kapatıyordu.Bu beni daha çok güldürüyordu.En sonunda ayağa kalkıp elini uzattı.Ve beni de kaldırdı.

Ütopya'ya Dokuz AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin