Dave'in ardından içeri girdim ve salona ilerledim. Benjamin bilgisayarda bir şeylerle uğraşıyordu. Ne yaptığına bakmak için ona yaklaştım.
"Hey, ne yapıyorsun?"
"Sadece haberlere bakıyorum. Uzun zamandır dünyadan kopmuş gibiyiz. Neler dönüyor merak ettim."
"Pekala. İlgi çekici bir şeyler var mı?" Benjamin'in yanından uzaklaşarak başka koltuğa oturdum.
"Elbette var. Ama senin ilgileneceğini sanmıyorum."
"Yapma ama! Neler var? Söyle bakalım." Bilgisayara göz attı ve bana döndü.
"Geçen ay geliştirilen yeni bir ilaçtan söz ediyorlar. Sanırım insa-" Sözünü kestim.
"Tamam tamam, dur. Sanırım ilaçlar gerçekten ilgimi çekmiyor. Bu yüzden şimdilik bu kadar yeter." Bana gözlerini devirdi ve tekrar bilgisayara döndü. Başka yapacak bir şey olmadığından tekrar Jack'in yanına çıkmaya karar verdim. Aslında Benjamin'e az önce olanları anlatmak isterdim ama şimdilik rahat bıraksam iyi olur. Koltuktan kalktım.
"Jack'in yanındayım millet." Jack'in odasına gittiğimde kapıyı çalmadan odasına daldım.
"Shadow! Kapıyı çalmayı öğrenmelisin! Ya çıplak olsaydım!?" Jack kucağındaki bilgisayarı hızla kapatırken söyleniyordu. Gülmeye başladım.
"Jack inanamıyorum! Tatlım, sen ne zamandır birileriyle birlikte olmuyorsun?" Jack gözlerini kıstı.
"Tamam sustum! Sana anlatacak şeylerim var." İzin almadan yatağına oturdum.
"Anlat bakalım, baş belası. Neler oluyor? Aradan geçen bu uzun(!) sürede neler oldu?" Sözlerinden sonra anlatmaya başladım.
*****
"...kısacası, sanırım takip ediliyoruz." Bütün olayları anlatırken Jack sessiz kalmıştı ve şimdi bir şeyler söylemesini bekliyorum.
"Broş bulduğunu söyledin değil mi? Göster bakalım." Broşu çıkarıp Jack'e uzattım. Bir süre inceledi ve geri verdi.
"Bunu daha önce gördüğümü sanmıyorum." Başımla onayladım.
"Ben de öyle. Belki diğerlerinin bir fikri vardır?"
"Onlara anlatmadın mı?"
"İlk buraya geldim. Aşağı inip soralım. Eğer bilmiyorlarsa, mekana uğrarız? Uzun zamandır ortalıkta yoktuk. Görünce şaşıracaklar." Yataktan kalktım. Jack'i beklemeden odadan çıktım ve aşağı geri indim. Dave ve Benjamin bıraktığım gibi duruyorlardı. Bu sefer Dave'in yanına geçmek yerine tekli koltuğa oturdum. Jack de aşağı indi ve Dave'in yanına geçti.
"Dave, sana az önce olanları anlatacağım demiştim. Ve Benj, sen de duymalısın. Jack'e az önce anlattım zaten. Kısa keseceğim. Az önce yan evin bahçesinde daha önce orada görmediğim bir bitki duruyordu. Büyük bir bitki. Bakmaya gittiğimde nefes sesleri duydum. Ben yaklaştıkça sıklaşıyordu. Tam kim var diye bakacakken evin arkasına giden bir gölge gördüm. O sırada her kim varsa kaçmış olmalı. Gerçekten hızlı bir şekilde üstelik. Ve bir broş buldum. Belki siz bunun kime veya nereye ait olduğunu biliyorsunuzdur." Broşu çıkardım ve Benjamin'e uzattım. Bir süre inceledi ve başını iki yana sallayarak Dave'e uzattı. Dave broşu aldığında gözleri büyüdü.
"B-bu olamaz!"
"Ne olamaz Dave?" Broşu bir süre daha inceledi ve bana baktı.
"Bunlar onlar." Nefesimi seslice dışarı verdim.
"Hayatım, kim olduklarını anlamıyorum. Onlar kim?!"
"Avcılar. Hatta eskiden benim de içlerinde olduğum avcı grubu. Simgesi bu. Ve bu broşu yalnızca göreve gidenlere verirler. Daha sonra geri almak kaydıyla. Şu an bir tanesi bende. Sonuçta geri gidip "Ben vampir oldum." diyemem ya. Bu da demek oluyor ki seni, daha doğrusu bizi, avlamak için yeni bir avcı göndermişler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireGenç bir kız için hayat yeterince zordur. Sevgili olayları, okul, dersler, sınavlar... Bunlar bazılarına zor gelebilir. Ama melez bir kız için hayat çok daha zor ve tehlikelidir. Hem de peşinde avcılar varsa ve bir tedavi bulmaya çalışıyorsa.