Jack'i istediği bir yerde indirdikten sonra, Benjamin ve Dave ile kütüphaneye gittik. İçeri girdiğimizde etrafta kimse yoktu. Bunun saatin henüz 8:30 olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Kütüphane çok büyük olmadığından hızlı olabiliriz diye düşünüyorum. Benjamin ve Dave'e döndüm.
"Evet çocuklar, işimizi ne kadar hızlı halledersek o kadar iyi. Ben buradaki kitaplara bakacağım. Dave sen ikinci kısıma bak, Benj sen de üçüncüye. Bulamazsanız dördüncü kısma da bakın." Bir şey demelerine izin vermeden hızla kendi bölümüme girdim.
Jack'in Ağzından
Beni bıraktıkları yerde bir süre durdum. Evden ayrılmadan yeni kimlikleri yaptıracağım kişiyle görüşmüştüm. Burada buluşmamız gerekiyordu. Belki de erken gelmişimdir diye düşünerek saate baktım. 8:23. Birazdan burada olmalı. Gidip bir banka oturdum. O gelene kadar bundan sonra neler olabileceğini düşündüm. Nereye kadar kaçardık, bilinmez. Ama bu işin içindeyken Shadow1a bir şey olmasına izin veremem. Aklımda düşünceler dolanırken sonunda bana yaklaşan birini fak ettim. Dikkatli bakınca beklediğim kişi olduğunu anladım. Ayağa kalktım ve ona ilerlemeye başladım. Yanına ulaşınca durdum. Bir süre birbirimize sert bakışlar attıktan sonra aynı anda sırıtmaya başladık. Yaklaşıp sarıldım.
"Dostum! Nerelerdeydin? Uzun zaman oldu!" Geri çekildiğimizde kafamı iki yana salladım.
"Uzun mesele, sonra anlatırım. Şimdi senden bir isteğim var."
"Evet?"
"Bir süreliğine kaybolmamız lazım. Dört kişi. Yeni kimlikler lazım." Jeremy bir şey söylemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Peşinden ilerlemeye başladım. Birkaç sokak sonra bir arabanın yanında durdu.
"Atla bakalım." Sırıtarak arabaya girdiğimde gördüklerim hayatımın şokunu yaşattı. Jeremy arabaya binince ona döndüm.
"Bu da ne?!" Şimdi sırıtma sırası Jeremy de.
"İnimi beğendin mi?" Arabanın içinden aşağı inen merdivenlere baktım.
"Kaç yıldır yakalanmamana şaşırmamalı." Jeremy göz kırptıktan sonra merdivenlerden inmeye başladı. Onu takip ederek aşağı indim. Kısa süre sonra karanlık tünel gibi bir yere ulaştık."Dostum cidden senden korkmam gerekiyor gibi hissediyorum. Hey, beni öldürmeyeceksin değil mi?" Sözlerime ikimiz de güldük ve tünelimsi yerdeki ilk kapıdan girdik. Sonunda normal bir oda! Tamam, sanırım normal değil. Ama en azından başka bir koridora açılmadı! Jeremy kapının karşısındaki duvara dayalı olan dolaba ilerledi. Dolabı açtığında sahte kimlikler için gerekli olan ne varsa hepsini orada istiflediğini gördüm.
"Özel bir isteği yoksa seç, beğen ve al adamım!" Dolabı işaret etti.
"Aklımda isimler vardı, ama sanırım uğraşmaya değmez. Buradan bir şeyler bulabilirim belki." Dolabın yanına gittim. İlk dikkatimi çeken "aile" bölümü oldu. Oradaki çekmeceyi çıkarıp hemen dolabın yanındaki masaya bıraktım. İçini karıştırmaya başladım ve Shadow ve benim için iki kimlik buldum. İsimleri beğendim. Tracy ve Tucker Marin. Çekmeceyi dolaptaki yerine geri koyduktan sonra rastgele iki kimlik daha seçtim. Benjamin için Caleb ve Dave için de Dallas. İşlerimi halletikten sonra masasına oturmuş bir şeylere uğraşan Jeremy'nin yanına yaklaştım.
"Kimlikleri seçtim. Şimdi ne yapmamız gerekiyor?"
"Fotoğraflarınız var mı?" Cebimden fotoğrafları çıkarıp uzattım. Onları aldıktan sonra ayağa kalktı. Odadan çıkmadan önce bana döndü.
"Birazdan geleceğim, bekle." O, odadan çıktığında sandalyeye oturdum. Shadow'u ne yaptığını sormak için aradım. Telefonu açtığında sesi kısık geliyordu.
"Hey, selam Jackie!"
"Bana öyle seslenme! Ah, neyse. Neden kısık sesle konuşuyorsun?"
"Burada diktatör bir kütüphane görevlisi var. Ve emin ol ne kadar uzakta olursa olsun, yüksek sesle konuştuğun an seni duyuyor. Onundan bir vampir olduğundan şüpheleniyorum." Güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireGenç bir kız için hayat yeterince zordur. Sevgili olayları, okul, dersler, sınavlar... Bunlar bazılarına zor gelebilir. Ama melez bir kız için hayat çok daha zor ve tehlikelidir. Hem de peşinde avcılar varsa ve bir tedavi bulmaya çalışıyorsa.