"10,9,8,7,6,5,4,3,2,1 ve 0. Yarışı kazanan zil. Dersi geçerek tam dakikasında çaldı ve öğrenciler dışarıda!" Kabul ediyorum saçmaladım. Ama Geometri kadar sıkıcı bir ders var mı? Tabii ki yok! Yanımda oturan Yeni Dave-evet ona böyle diyorum- kalkmadığı için kolunu dürttüm.
"Hey yeni. Kalksana!" Başını sıraya koymuş yatıyordu ve beni taktığı yoktu. "Sana diyorum. Kalk!" Yine takmayınca onu sertçe ittirdim ve yere yapıştı. Kahkaha atmaya başladım. Oysa sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Bakışlarına dayanamayıp sordum. "Ne bakıyorsun ya? Kalk dedim sana takmadın. Banane!" Ayağa kalkıp önümde durdu. Sinirli ifadesi gitmiş yerinde çarpık sırıtışı duruyordu. Hah ona hiç yakışmamış. Tamam belki biraz, azıcık. Çok az yakışmış olabilir. Offff!
"Normalde kızardım bebeğim ama bu gün iyi günümdeyim. Hem güzellere ayrıcalık tanıyorum." Göz kırpıp sınıftan çıktı. Bu salak ne diyordu böyle? Ben bunu daha dün tehdit etmedim mi? Ah dengesiz! Sınıftan çıkıp Jack'in sınıfına gittim.
~Dave~
Sınıftan çıktıktan sonra tuvalete gittim. Aniden düşmüştüm ve arkamda ince bir sızı vardı. Bu kızla işim daha uzun sürecek gibi hissediyorum. Ama önce yakınlaşmam lazım. Avcı olduğumu anladığı an kaçar ve Alfa beni öldürür. Ama henüz hiç bir görevim başarısız olmadı. O da her kız gibi. Bir iki güzel söz, ağına aldın. Bunu düşünüp sırıttıktan sonra tuvaletten çıktım. Koridorda Shadow'u bir sırıkla konuşurken gördüm. Bu da kimdi? Sevgilisiyse işler karışabilirdi. Küçüklerden birini tuttum ve Shadow'la çocuğu gösterdim. "Şu kızı ve çocuğu tanıyor musun?"
Onlara baktığımda kafasını onaylar gibi salladı. "Shadow'la Jack'den bahsediyor olmalısın. Neden?" Merakla bana baktığında sinirlendim. "Seni ilgilendirmez! Jack denen çocuk neyin nesi?" Kolunu sıkmaya başladığımda yutkundu. "Kimse onların hakkında çok fazla şey bilmez. Tek bildiğim Jack, Shadow'un en yakın arkadaşı. Daha doğrusu tek arkadaşı. Sürekli beraberler." Kolunu bırakıp çocuğu ittim. "Sağol koçum. Ama bunlardan kimseye bahsetmek yok?!" Kafasını sallayıp koşarak uzaklaştı. Demek hiç arkadaşın yok Shadow. O zaman yeni arkadaşına merhaba de. Ölümün olacak arkadaşına.
~Shadow~
Öğlen arasına çıktığımızda Jack'le okul dışında hep gittiğimiz yer olan göl kenarına gittik.
"Jack. Sence ne zaman gerçek kimliğimi bulurum. Melez olmak çok canımı sıkıyor. En azından kontrol etmeyi öğrensem daha iyi olurdu."
"Bence de. Shaw profesöre gidelim. Belki tanıdığı bir melez vardır." Ah bu arada, melez olduğumu şöyle anladık. Profesör bizi aramıştı. Her nesilde bir olan bir dönüşüm. Bazı vampirler ya da kurtlar bunu geçirimiş. Gerçek varlıklarını bulabilmek için iki dönüşüm birden yaşarlarmış. Bazıları melez kalırlarmış. Bundan çok korkuyorum. Şu ana kadar hiç bir melez uzun süre yaşayamadı. Avcılar çok çabuk buluyorlar ve bundan korkuyorum. Yaşamayı seviyorum, yaratık da olsam.
"Bilmiyorum Jack. Sen de biliyorsun ki yaşayan melez çok az. Hem bulsa bile neden bizle konuşmak istesin ki? Saklandığı yerden çıkıp ölsün?"
"Denemekten zarar gelmez." 'Sen bilirsin' bakışımı atıp gölün kenarına oturdum. Jack de yanıma gelip oturdu ve beni kendine çekip sarıldı. Bende başımı göğsüne yaslayıp gölü izlemeye başladım. Burası çok hoşuma gidiyordu. Öyle huzurlu, öyle sakindi ki, sanki hiç vampir olmadım, hiç dönüşmeye başlamadım, ailem ölmedi, avcılar yok... Tabi bu huzur kısa süreliydi. Hiç konuşmadan duruyorduk. Sonra kolumdaki saate baktığımda öğle arasının bitmesine 5 dakika kaldığını gördüm. Gitmek istemiyordum ama zorundaydım.
"Jack, beş dakika kalmış. Hadi gidelim." İlk önce ben kalktım sonra onu kaldırdım. Okuldan içeri girdiğimizde zil daha çalmamıştı. "Çıkışta görüşürüz." Diyerek yanından ayrıldım. Sınıfa girdiğimde o salak yine sıramdaydı. Ben vampir değil miyim? Niye onu ikna etmiyorum ki!? Yanına gidip bana bakmasını sağladım. Gözlerinin içine bakarak konuştum. "Hemen buradan kalk ve öndeki ineklerden biriyle yer değiştir." İlk başta kaşları çatıldı ardından bakışları donuklaştı. İşte istediğim tepki! Önünden çekilip geçmesine izin verdikten sonra yerime oturdum ve defterimi çıkararak bir şeyler yazmaya ve söylemeye çalıştım. Yanıma biri oturduğunda yine o salak gelmişti. Nasıl? İkna etmiştim. "Senin ne işin var burada?" Sinirle soludum. "Sıramda oturuyorum." Hiç fark etmedim gerçekten! "Ama ben seni az önce... Şey.." Söyleyemezdim tabii ki. "Ney...?" Sinirle bakıp önüme dönünce güldüğünü duydum ama takmadan şarkı yazmaya devam ettim.
~Dave~
Gözlerime bakıp konuşuyordu ama ne dediğini anlamıyordum. Tek anladığım gözlerinin ne kadar güzel gözüktüğüydü. Bu düşünceme kaşlarımı çattım. Ne düşünüyordum ben böyle!? Beklentiyle bana bakan gözlerini görünce bir şey için ikna etmeye çalıştığını gördüm. Ah benim saf vampirim. Avcı olduğumu bilmiyordu ki bunlara dayanıklı olduğumuzu bilsin. Ne dediğini anlamasam da kalkıp öne doğru ilerledim. Bana bakmadığı için öyle gidip yerime oturdum. Bana döndüğünde şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Muhtemelen ilk defa iknası işe yaramamıştı. Ah saf vampir daha çok şaşıracaksın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ
VampireGenç bir kız için hayat yeterince zordur. Sevgili olayları, okul, dersler, sınavlar... Bunlar bazılarına zor gelebilir. Ama melez bir kız için hayat çok daha zor ve tehlikelidir. Hem de peşinde avcılar varsa ve bir tedavi bulmaya çalışıyorsa.