Yükseliş Bölüm 2

617 59 41
                                    

Merhabalar bir yeni bölümle daha karşınızdayım..:)) umarım beğenir ve keyifle okursunuz.. şimdiden okuyan ve beğenen herkeze teşekkürler..:))  medyadaki hour epic music  soft parçasını dinleyerek okuyabilirsiniz..:)     

Yüz kırkbeş Yıl sonra:

*********************

"Anlatamıyorum herhalde, ben yapmadım. Onlar başlattı."

Kolundan tuttukları kızı merkeze götürürken polisler onu dinleme zahmetine dahi girmemişlerdi. Güneş gözlükleri ve şapkalarıyla da göze oldukça frapan görünüyorlardı.

"Şunu keser misiniz acaba? Benim hatam değil dedim çekip durmasana?"

Merkeze girdiklerinde başının gerçekten belada olduğunu fark etmesi uzun sürmedi. Ta ki karşısında oturan kızgın genci görene dek.

"İfaden alınacak..." Dedi yanında ki memur adeta tükürürcesine. Ona polis demeye bin şahit isterdi ya nihayetinde polisti işte.

"Ah. Hadi ama, benden önce mi yakalandın? Resmen yaşlanıyorsun. " Derken gözlerini kocaman açıp yanına geçtiğinde karşısındakinin canı iyice sıkılmış görünüyordu. Sandalyede iki bacağını açmış otururken dirseklerini de bacaklarına dayamış bezgin gözlerle doğruldu.

"Hiç konuşma!" Derken ters ters baktı. "Zataliniz rahatlamıştır heralde?" Diye sorarken gözlerini kıstı.

"Hmm... Oradan bakınca öylemi görünüyor?" Diye sorarken gözlerini devirip sandalyeye yaslandı ve başını bezgin bir ifadeyle diğer yöne çevirdi.

Polislerin yakaladıkları melezler ve diğer insanlar, ürkmüş gözleriyle görünür haldelerdi. Tabi kapalı kapılar ardında yakaladıkları insanlara neler yaptıklarını Allah bilirdi. Sahi, unutulmuşlar mıydı? Haddi aşmıştı belki insanoğlu ancak yinede tanrı severdi insanları değil mi? İnançsız olamazlardı. Eğer inançlarını da yitirirlerse, bütün ümitleri de toza dönerdi.

Yaklaşık beş dakika içinde polislerden biri nihayet yanlarına gelebildi. Tam karşılarında dikilirken yavaşça gözlüklerini çıkardı ve irisine kadar kan kırmızı olan gözlerini onlara çevirirken yavaşça kıstı.

"Benle gelin." Dedi kibirli ses tonuyla. Gençler birbirlerine bakarak polisi takip ettiler. İkisi de ayrı ayrı sorgu odasına alındı.

"Anlatın küçük hanım. Yasak bölgede ne arıyordunuz?" Dedi boyu en az iki metre olan polis vampir.

"Size sabahtan beri olup biteni anlattım. Beni bir suçlu gibi yargılayamazsınız avukatımı istiyorum." Dedi kız kaşlarını çatarken.

Karşıda ki oda da:

"Avukat mı? Haklarınıda bilirmiş insan! Lakin mevcut istekleriniz bu gece ertelendi. Ya şimdi sizin değiminizle güzel güzel anlatırsın... Yahut başka yollar da deneyebiliriz." Derken oğlanın yüzüne eğildi.

"Size olan biten her şeyi anlattım. Daha neyin sorgusu bu?" Diye öfkeyle köpürürken elleriyle masaya vurup ayağa kalktığında genç, onu bir anda oturttu Kızıl vampir.

Aynı anda diğer oda da:

"Yalanın kokusunu uzaktan da, yakından da alırım insan" Derken bir nanosaniye içinde kızın yüzüne eğilerek gözlüklerinin ardında ki kızıl gözleriyle ona yakından bakmaya başladı vampir.

"Haklısınız. Bana da bir koku geliyor, belki de banyo yapmalısınızdır ha." Diyerek tek kaşını kaldırırken hızla yüzüne yediği bir darbeyle sandalyeden düştü genç Kız. Eliyle çenesini tutarken sert bakışlarını polisten bir kez olsun çekmedi. Şuanda burada gireceği bilmem kaçıncı intikam oyununda ellerine koz vermek istemiyordu. Sessiz kalmalıydı. Her zaman yaptıkları gibi.

SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap SitelerindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin