"Davet-4" 'AYNALAR' Bölüm 13

196 21 10
                                    


Gözlerimi açtığımda göreceğim şeylerin korkunçluğu yada acıyı hissetmenin vereceği o kaygı bedenimden dolup taşarken, tuttuğum elin sıcaklığı beni durumların trajedisinden kurtarıyordu. Yapacaklarımdan yada yapamayacaklarımdan korkmama gerek kalmıyordu. O yanımda olduğu sürece dünyanın geri kalanı anlamını yitiriyordu.

Gözlerini yavaşça açtı Leyla. Gördüğü ilk şey Alperen'in kendisine bakan şaşkın bakışları oldu. Sonra bir ürperti hissetti. Etrafına baktığında ise  şaşkına döndü. Burası gerçeği ve sahteyi birbirinden soyutluyordu Zira geçtikleri aynanın diğer yarısında karlar yağıyordu. Elini uzatıp karın gerçekliğini tarttı. Güzel mi? Güzel bir görüntü sayılmazdı. Baktıkları yer bir uçurumun kenarıydı. Ve hemen arkalarında taşlaşmış bir ayna görünüyordu. Muhtemelen geçit kapanmıştı.  Başlarını kaldırdıklarında ise gökyüzünü göremediler, onun yerine gri bir tabaka kaplamıştı her yanı ve o gri tabakanın içinden tek tek karlar düşüyordu. 

Derin bir nefes aldı Alp."Bu şeyler gerçek olamaz ilüzyon olmalılar" dedi. 

Leyla konuşmak için ağzını açtığında soğuktan dişleri takırdadı: "Peki neden bu kadar soğuk?" Diye sorarken başını çevirip Leyla'ya baktı Alp.

"Senin ne işin var burada? Ne olduğunu bile bilemediğim bir yerde ben seni... Tanrım. Leyla şaka gibisin." Derken gözlerini devirip sıkılmış bir ifadeyle başını çevirdi Alp.

"Şaka mı? Seni o lanet olası kutudan uzaklaştırmaya çalışırken oldu her şey. Ama sen tıpkı bir  çocuk gibi çoktan içeri girmiştin. Kafayı mı yedin acaba?" Derken kaşlarını çattı Leyla. 

Alp tek kaşını kaldırırken: "İsteyerek yapmış gibi mi görünüyorum?" Dedi.

"Valla oldukça istek..." Derken sözlerini bitiremedi Leyla zira zemin sallandı ve  put gibi kaldılar. Nefes bile alamadılar. Ardından bir kez daha sarsıldı. Ve bir kez daha. Tanrım. Neler oluyordu böyle? Uçurumun kenarından arkalarına baktıklarında  onun aslında bir uçurum olmadığını fark ettiler. Arkalarında kocaman bir delik karları suya karıştırarak içeri akıtıyordu.

"Leyla, sakın yüksek sesle konuşma." Dedi Alperen. O başını sallarken tek kelime etmedi. Gözlerini kocaman açmış bundan sonra olacakları tartıyordu. Bir dakika içinde başını Alp'e çevirip:  "Ne yapacağız şimdi?" Diye sordu.

Bu kez  aniden şiddetle  sarsıldıklarında aşağıya baktılar. Yer çizgi çizgi çatlıyordu. Alperen etrafına bakındı ama gidebilecekleri hiç bir yer göremeyince kaşlarını çatarak Leyla'nın elinden sıkıca tuttu. Hızla koşmaya başladıklarında ayaklarının altından yer çatlamaya devam ediyordu. Biranda gökyüzünden önlerine yaklaşık bir metre boyunda bir kar tanesi düştü ve  üzerinde koştukları buz kütlesini yardı. Alp ve Leyla kırılan kütlenin üzerinde kalınca Leyla kontrolünü kaybederek bir çığlık attı.

"Tamam. Leyla, bak beni dinle..." Derken kollarından tutarak yüzüne baktı. "Korkma tamam mı? Sana zarar gelmesine izin vermem." Deyince Alp,  kızarmış gözleriyle abisine baktı Leyla.  Başını yavaşça sallarken gök yüzünden başka buz kütleleri düşmeye başladı ve o bir kez daha istemsizce çığlık atarak tek dizinin üzerine çöktüğünde fark etti. Bastıkları kütlenin altında sular vardı. Tıpkı bir okyanusun üzerindelermiş  gibi. Sanki koca bir okyanus donmuş gibi.  

            Üzerinde durdukları buzu şaşkın gözlerle izlerken  altında bir şeyin hareket ettiğini görünce birden ayağa kalktı Leyla. Gözlerini kocaman açmış bakarken sıkıca abisinin kolunu tuttu. Bekleyip bir kez daha baktığında parlayan bir çift göz gördü. Nutku tutulurken yüzü değişti. Hemen yanlarından solungaçlı uzun dişleriyle keskin gözlü yosun yeşili bir balığın uzun ince boyunu gördüler. Bu da neydi böyle? Alperen de kütlenin altına baktığında, Leyla'ya bağırmaması için sus işareti yaptı.

SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap SitelerindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin