"Lütfen müzikle birlikte okuyunuz"
*************
Kızıl bir alevin ansızın parladığı ve dahi ne olduğunu bilmediği dünyanın tam ortasında küçük ayakları ormandan içeriye hızla adımladı. Ona yalnızca koşması gerektiği söylenmişti. Koşmalıydı.
Bir adım sonra durdu. Nefesi dudaklarından dışarıya tıpkı bir duman gibi çıkıyordu. Başını kaldırdı ve gökyüzünün karanlık griliğine baktı.
Küçük beyaz bir şey yukarıdan aşağı dökülmeye başlamıştı. Mİnicik elini uzatıp o dökülen şeyi tuttu.
Soğuk.
Neden bu kadar güzel ama bu kadar soğuktu? Ela gözlerini kocaman açarak yaprakların üzerine konmasını izledi. Güzel bir anıyı hatırladı ve tanıdık bir ses kendini tekrar etti."Dünyada görmek isteyeceğin güzel şeyler olacak Leyla."
Bir iki adım sonra tekrar durdu. Uzun saçları rüzgarda uçuşurken gözleri hüzünlüydü. Beyhude bir çabanın sonunda aynı kışın solan yapraklar gibi ürkek, hiçliğin ortasında tek başına kalmış gibi garip bir yalnızlık kapladı etrafını. O sessizliğin içinde tuhaf bir tıkırtıya başını kaldırdı. Dudaklarını ve küçük burnunu atkısının içine saklarken gördü onu. Uzun ceketli yabancıyı. O tanıdık sözleri tekrar yankılandı kulaklarında: "Ama görmemen gereken şeylerde olacak."
"Merhaba minik kız." Dedi yabancı. "Yolunu mu kaybettin?" Diye sordu ve usulca yaklaşırken bir adım geri attı kızıl saçlı kız. O vakit, aklında dönüp duran o tanıdık sesi hatırladı. O sözler, abisinin tekrar eden fısıltılarıydı. "Onları gördüğünde kaçmalısın."
"İstersen sana yardım ederim." Diyerek başını kaldırdığında gözleri kızardı ve yanaklarına çizgi çizgi damarları indi. Elini uzatırken: "Hadi elimi tut." Dedi gülümseyerek ve yavaşça dişleri uzadı.
Bekledi küçük kız. Bir iki adım gerileyerek koşmaya başladı. İstemiyordu. Hiç bir söz, hiç bir yakarış yada hiç bir vaat... "Kaç Leyla. Onlar insan kılığına girmiş canavarlardır..." Acıkmıştı, üşümüştü ve korkmuştu. Yalnız olmak istemiyordu. Biri onu bulsun istiyordu. Öyle söylemişti. Söz vermişti. Korkuyla atarken küçük kalbi nihayet ağaçların ardında görebilmişti ışığı. Gülümserken hızlandı. İki adım kala karanlıklardan uzanan korkunç bir el küçük kızın kolundan sıkıca tuttu ve hırsla kendine çektiğinde ondan bir çığlık yükseldi.
"Leyla." Genç kız nefes nefese yatağında doğruldu. " Uyan canım. Tamam geçti." Dedi aynı yumuşak ses. Genç kız kendine gelmeye çalışırken bir çift sıcak el yüzünü kavradı. "Buradayım bak yanındayım." Nefes almaya çalışırken, karanlık odasında baş ucuna oturmuş kendisini izleyen bir çift üzgün göze baktı.
"Neden gelmedin?" Dedi. "Söz vermiştin."
"Geldim canım." Derken başını göğsüne bastırdı. "Geldim." Gözlerini yavaşça kısarken hızla aldığı nefesi verdi.
"Başka bir şey vardı." Dedi mırıldanarak. "Parlak bir şey."
Saçlarını öperken okşadı genç ve gözlerini kıstı. "Kar dı onlar." Dedi.
Başını sallarken genç kız abisinin göğsünden derin bir nefes aldı ve bir kez daha gözlerini kapadı. Uykusuna dalmadan evvel ise kulaklarına dolan fısıltıları dinledi."Unutma Leyla" Dedi genç. "Bir vampirden daha tehlikeli olan şey, onların atalarıdır. Korkma. Ben daima seni koruyacağım."
*************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap Sitelerinde
FantasyEn uzun en çaresiz geceni düşün insanoğlu, sabah olmadı mı? O halde aç gözlerini, Ölmek dediğin dirilmeye eş değil mi yani? Bırak kıyamet kıyam olsun,, Uyanışın yok oluşun olsun...Yeter ki uyan bu kan uykulardan. vazgeç ki göreceğin en ta...