Merhabalar işte yine ben..:D Vampirlerin davetine gitmek ister misiniz? O halde okuyucu bu senin için bir uyarı, davette istemediğin manzaralarla karşılaşabilirsin..:)) Soluksuz..Davet 1. bölümle ve paylaştığım lord of the ring müziğiyle sizi baş başa bırakıyorum efenim..
keyifli okumalar..:))
"Çıkarın. Çıkarın beni buradan. Çıkarın diyorum size..."
Parmaklarıyla demirleri sıkarken elleri boğum boğumdu. Titrek bir alevin aydınlattığı bu ıssız mahsenden yankılanan öfkeli sesin sahibi oldukça kızgındı. Boynundan bağlandığı zinciri kalkarken bir kez daha şakladı.
"Lanet olası kara bodurlar. Hepinizin kafasını tek tek koparacağım. Her birinizi cehennemin azap yurduna süreceğim. Bekleyin ve görün hain kavimler. Yıkım ve ateş gününü bir kez daha tadacağınız gün yakındır..." Yaklaşık iki metre boylarında birini, kirli beyaz deli gömleğinin üzerine deri bir örtüyle sıkıca bağlayıp, dört bir tarafını zincirlerle kitlemişlerdi. Uzun saçlarının ardından görünen keskin ve korkunç gözleri ateşler saçıyordu. O bir adam mıydı sahiden? Bu korkunç varlığa bir insan denebilir miydi? "Elight-te leh len..arum si, ya.. ses te nir, rerrihterum.." Ağzından çıkan sözcükler sanksritçeden dahada eskilere dayanıyordu. Kullandığı ölüm diliydi. Öyle karanlıktı ki, tıpkı zifiri gecelerin kör kuyuları gibi. Ne bir ışık, ne bir ses. Bu ölüm diyarında bir başına hapsedilmişti. Çığlıkları, yerin derinliklerinden yukarılara yansırken onun sesini zırhlar bölüyordu şimdi. Dövülen demirler, çelikler. Kara cücelerin dövdüğü ve birleştirdiği, Safkan soyu için yapılan en iyi araçlar.
Safkanların o gösterişli Sarayı işte bu dövülen demirlerle inşa edildi. Öylesine büyük ve parlak görünüyordu ki, Dünyada ki sayılı harikalar onun yanında sönük kalabilirdi. Öyle ki o, karanlığın içinde bir inci gibi parlar haldeydi. Göz kamaştırıcı bir ışık gibi. Günahlarda böyle değil miydi sahi? Sizi kendine çeker, gözünüzü kamaştırır ve kendisinin bulunmaz bir nimet olduğuna dair sizi inandırırdı. Ama bilemezdiniz. Bu güzelliğin içine girmeden onun bir canavar olup olmadığını ve sizi ateşlere süreceğini.
Gecenin hazırlığındaydı Safkanların vampirleri. Bu dev salon oldukça lüks görünüyordu. Yerlerin bir kısmı, siyah beyaz som altındandı. Üçgen şekilde uzanan yapının tavanı neredeyse görünmüyordu ve o karanlığı tıpkı yanan kandiller gibi süslemişlerdi. Gotik bir görünüşe sahip pencereler ve çevrede görünen aynalar ortamı oldukça garipleştiriyordu.
Tek tekerlikli bisikletin üzerinde bir sağa bir sola ellerinde sopalar ve ateşlerle koşturan palyaço kılığında ki jokerler korkunç kıkırtılar çıkarıyorlardı. Öndeki joker oldukça esnek bir hareketle ve suratında korkunç bir gülümsemeyle oturduğu bisikletin üzerinden kollarını geriye atarak ellerini oturduğu yere koyarken ayaklarıyla birleştirmeye başladığında gözleri değişip dişleri uzadı. Locaların üzerinden zıplayarak masaları hazırlayan kara giyimli zarif uşakların yüzünde, jokerlerin aksine hiçbir ifade görünmüyordu. Ellerinde ki beyaz eldivenler, giydikleri takıma tezat oluştururken onlar, neredeyse gözle takip edilemeyecek kadar hızla hareket ediyorlardı. Derinlerden çalınan orgların sesleri buğum buğum çıkan kaval seslerine eşlik ediyordu. Ortam gotik özelliğini korurken aynı anda ışıltılı ve canlı görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap Sitelerinde
FantasyEn uzun en çaresiz geceni düşün insanoğlu, sabah olmadı mı? O halde aç gözlerini, Ölmek dediğin dirilmeye eş değil mi yani? Bırak kıyamet kıyam olsun,, Uyanışın yok oluşun olsun...Yeter ki uyan bu kan uykulardan. vazgeç ki göreceğin en ta...