Umut Bölüm 7

271 35 19
                                    

Evet, uzun bir sürenin ardından  tekrar sahalardayım efenim affola,,,  ama oldukça beğeneceğiniz bir bölümle daha geldim.. fotoğrafta kiler Leyla ve Anda,,,  keyifli okumalar dilerim..:D

    Sizi seviyore...

    Sizi seviyore

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasıldı. Nasıl olurdu? Öfkeden köpürmek üzereydi Alperen. Cezalı değil miydi bu velet? Nasıl olmuştu da dışarı çıkmıştı? Üstelik kendisi evde sıkıntıdan patlarken! Yine burnunu en olmadık işlere sokmuştu öyle mi?

İçeri tek başına giremeyeceği açıktı. Zira kapılar kapalıydı. Şimdi ne yapacaktı?

"Afedersin Alp hepsi benim yüzümden oldu." Dedi Nazlı. Başını aşağı eğmişti.

"Hayır senin yüzünden değil. Zira benim kardeşim, gelip benden yardım isteme zahmetine bile girmeyen, olayları kendi halledebileceğini zanneden bir ahmak." Nazlı tam konuşacakken sustu. Ama Alp oldukça kızgındı. Eğer biri kardeşinin kılına dahi dokunacak olursa içerdekilerin herbirinin bağırsaklarından kolye yapmayı aklının köşesine yazmıştı.
***********

İnsanlar korku dolu gözleriyle olup bitenleri izliyorlardı. Leyla hızla nefes alıp verirken gelen bu tanıdık simaya baktı. Ortamı tuhaf bir sıcaklık sardığında oluşan soğuk havayı eritti. Ve tuhaf nemli bir atmosfer oluştu.

Geleni gördüklerinde vampirler başlarını eğip, ellerini göğüs hizalarında yumruk yaparak selam verdiler. İlerde ki koltuklardan birine yavaşça oturduğunda gelen  ak saçlı safkan, bir bacağını diğerinin üzerine attı. Başını sağa eğerken durumu izlemeye koyulduğunda Altu ona bakmadan gülümsedi.

"Demek nihayet partiye katılmaya karar verdin öyle mi?"
"Nasıl olur da senin gibi bir asil böyle ucuz insan mekanlarına gelir görmek istedim."

"Ucuz. Belki, ama benim ilgilendiğim mekanları değil." Derken gözlerinde yağan o karlar görülür haldeydi. Yavaşça gözlerini insanlar üzerinde dolaştırırken içerdekilerin vücudundan soğuk bir ürperti geçti. Yavaşça gülümserken havayı kokladı.

"Asla bir doyuma ulaşamayacaksın öyle değil mi?" Derken gözlerini kıstı ak saçlı.

"Kim bilir?" Derken bakışlarını Anda'ya çevirdi Altu. "Sen ulaşabildin mi?"

Anda, dirseğini koltuğun kenarına dayayıp elini başının altına koyarken gözleriyle insanları taradı. Onlar konuşurken Leyla, yavaş adımlarla arkasını dönüp yürümeye başladığında:

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Altu. "Henüz konuşmamızın bittiğini sanmıyorum?" O anda put gibi kaldı Leyla. Arkasına dönmeden:

"Kuşak çatışmasından faydalanmak istedim ama sizden de bir şey kaçmıyor." diye mırıldanıp yavaşça direğin yanına tekrar geldi ama başını Anda dan tarafa çevirmedi. Zira okula geldiğinin ilk günü hiçte hoş olmayan bir ortamda tanışmışlardı. Eğer kendisine kin beslediyse, şuanda onu farkederek tanıması hiçte iyi sonuçlar doğurmayabilirdi. Peki bu karşısındakini nasıl alt edecekti? İki safkanın arasında kalmak mı? Allahım. Bugün şanslı günlerinden biri değildi anlaşılan.

SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap SitelerindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin