Merhabalar efenim, yeni bir bölümle daha karşınızdayım umarım beğenirsiniz keyifli okumalar..:D bu arada resimdeki Alkır kralının veliahtlarından biri Altu...
Gece yüzünü gösterdiğinde karanlığın çocukları için hazırlanmış cluplar ve barların yapay ışıkları gün yüzüne çıkardı. Ancak, İnsanların ve vampirlerin mekanları ayrılırdı. Kızıl ve beyaz neon ışıklarıyla süslü pistte dans ederken insanlar müziğin nahoşluğuna kapılmışlardı. Kapıdan Uzun kıvırcık kızıl saçları ve ela gözleriyle içeriyi tararken öfkeli soluyuşlarını kesmeden hızla hareket eden, 1,63 boylarında bir kız girdi. Altında asker pantolonu, üzerinde beyaz t-shörtü ve gri keten ceketiyle oldukça klas görünüyordu.
"Hey, senin yaşın kaç bakalım." Dediğinde yaklaşık 1,90 boylarında ki iri kıyım gardiyan. Başını kaldırıp yüzüne baktı Leyla.
"Bir arkadaşa bakıp çıkıcam birader." Derken içeriye bir adım attığında omzundan tutarak durdu onu adam.
"Şaka mısın çocuk sen gece gece. Burası senin gibilere göre değil, hadi geri bas."Müzik son ses çalmaya devam ederken, içeriden gelen sesler oldukça neşeliye benziyordu. Ama içeriye giremeyenler için durum hiçte eğlenceli değildi.
"Ya arkadaşım. Bak zaten buraya oldukça zor şartlarda geldim. Birine bakıp çıkıcam diyorum ya. Niye işi yokuşa sürüyorsun?" Derken kaşlarını çattığında Leyla, gözlerini devirdi gardiyan.
"Benim sorunum değil ufaklık. Büyüde gel."
İsterik bir şekilde sırıtırken Leyla, elini yüzüne koydu. Eğer gerçekten cezalı olmasaydı bu gorille bu geceki muhabbetleri daha farklı olabilirdi ama başını derde sokmaya niyetli de değildi. Derin bir nefes alarak başını çevirdi ve yürümeye başladı. Tam ileriden sağa döndüğünde orayı çıkmaz sokak zannettiyse de mekanın arkasına ulaşabilmişti.
Gecenin karanlığında ve ay ışığı altında tuhaf sisli dumanlı bir yolun ardından biraz daha yürüdüğünde yukarıya baktı. Hemen üstte küçük bir pencere görünüyordu. Yanında ki konteynıra bakıp öfkeyle soludu ve Konteynırın yanında ki tahtayı ona dayadı. Birkaç adım gerileyerek hızla tahtanın üzerinden konteynırın kenarına çıkıp pencerenin pervazına zıplayarak tutunabildiğinde derin bir nefes aldı Leyla. Eğer ayağı kayıp ulaşamasaydı bu gece kesin çöp vidonunu boylayacaktı. Alp'le kan bankasından geldiğinden beridir kendini yorgun ve halsiz hissediyordu ama yinede kaşlarını çatıp kendini ileri iterek içeriye baktı. Buradan da klüpün içine girilebildiği barizdi ama durduğu yerden atlamak için aşağısı oldukça derin görünüyordu. Vazgeçmek üzereyken derin bir iç çekti ve kaşlarını çatamadan suratına garip bir ifade yerleştirdi. Üst dudağı hoşnutsuz bir ifadeyle yukarıya kıvrılırken lanetler savurarak gözlerini devirdi. Hızla nefesini tutup kendini boşluğa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUKSUZ - "En karanlık ŞAFAK" Tüm Kitap Sitelerinde
FantasyEn uzun en çaresiz geceni düşün insanoğlu, sabah olmadı mı? O halde aç gözlerini, Ölmek dediğin dirilmeye eş değil mi yani? Bırak kıyamet kıyam olsun,, Uyanışın yok oluşun olsun...Yeter ki uyan bu kan uykulardan. vazgeç ki göreceğin en ta...