Günün ilerleyen saatlerinde Cenk.....bölüm 2

13 1 0
                                    

2 – AYLİN VE CENK BARIŞTI, BARDA KUTLAYALIM.

Ayaklarına iğneler batmaya başladığında eve dönmeye karar verdi Bal. Gezmekten bitkin düşmüştü. Eve en kısa zamanda gitmek için metroya binmeye karar verdi ve neyse ki kalabalık değildi. Metro merdivenlerini çıkmaya başladığında telefonu çalmaya başladı.

Arayan Cenk'ti. Telefonu açar açmaz azar yedi.

''Kızım neredesin, 30dakikadır sana ulaşmaya çalışıyorum. N'aptın telefonunu mu kapattın... İnsan biraz düşünceli olur ya, sana ulaşmaya çalışıyoruz kaç saattir. Bu kadar işimin arasında bir de senin peşinden koşuyorum... '' daha buna benzer bir sürü cümle telefondan suratına çarpar gibi geliyordu Cenk'in ağzından. Sonunda konuşması arasında nefes alması gerektiğini hatırlamış olacak ki bir an sessizlik oldu.

Bunu fırsat bilip, Bal aynı Cenk gibi aralıksız başladı konuşmaya.

''Teşekkür ederim Cenk, iyiyim. Sen nasılsın? Telefon mu, sorun yok, metrodaydım. Biliyorsun orada çekmiyor telefon. Eve gidiyorum şimdi. Zira senin sevgilin Aylin, bugün sabah 7'de beni arayıp tatlı uykumdan uyandırdı ve bütün gün beynimi yedi. Aslında beyni yenmesi gereken senken neden bütün gün onu teselli etmek adı altında beynimin daha benim tarafımdan bile keşfedilmemiş noktaları yeniyor, onu da anlamış değilim. Sizin özel hayatınızı bir kere daha detaylarıyla dinlemek zorunda kaldım, ve dikkat ettiysen cümle içinde geçen 'detaylarıyla' kısmını vurgulayarak söyledim canım. Ve sizin problemlerinizi zorla kendi problemim haline getirmek için baskı gördüm. Sanırım artık ilişkiniz 3 kişilik, Sen, Aylin ve benim yenmiş beynim....Aylayacağın sonunda bende kendimi Kemeraltı'na attım. Şimdi yorgun bir şekilde eve gidiyorum. Bilmem anlatabildim mi... Sana da iyi akşamlar Cenk, görüşürüz.''

Bunları söyler söylemez de çat diye kapattı telefonu. Konuşurken sesi biraz azarlar gibi biraz da dalga geçer gibiydi. Eve geldiğinde anahtarlarını aramaya başlamıştı çantasında ki telefon yine çaldı. Arayanyine Cenk'ti. Ne olduğunu anlaması 8 dakikasını almıştı adamın. Aslında zeki biriydi ama sinirlenince aklı beklemeye geçiyordu biraz. Bal, sonunda anahtarları çantasından çıkarmayı başardı ve apartmana girdi. Bu sırada telefon inatla çalıyordu. Eve girene kadar telefonu açmadı Bal.

''Efendim Cenk.'' dedi bıkkın bir sesle.

''Özür dilerim.'' Kısa bire an sessiz kaldı Cenk, sesinden mahcup olduğu belliyi. ''Nasılsın?'' Cenk'in sesi oldukça sakin ve yumuşak geliyordu. Kendine gelmişti anlaşılan. Bal kendini koltuğa attı.

''Sağ ol canım, sen nasılsın?'' dedi Bal, Az önce konuşan o değildi sanki, sesi oldukça sakindi.

''Senden bir yardım isteyeceğim?' dediğinde kalbi duracak gibi oldu Bal'ın çünkü bu, bu akşam rahat yok demekti. Nefesimi tuttu, bekledi.

Karşıdan yavru köpek sesini andıran yalvarır tonla 'bu akşam bizimle dışarı çık. Lütfen, Aylin'le baş başa kalmaya gücüm yok ve biliyorsun, biz kavga ettikten sonra yalnız kalınca hep ağlıyor. Dayanamıyorum. Biliyorum sen sevmiyorsun kalabalık ve kapalı yerleri ama kutlaması adı altında biraz stres atarız. Ne dersin... Kurtar beni. Lütfen... Hatta sana şimdi emrivaki yapıyorum, saat nobuçukta alıyorum seni, o zamana kadar dinlen, yemek ye, duş al.... Ama o saatte hazır ol. Görüşürüz.''

Telefon kapandığında Bal'ın ağzı açık kalmıştı. Cenk, Bal'ın ne cevap vereceğini bildiği için telefonu hemen kapatmaktan başka çaresi olmadığını da çok iyi biliyordu. Bal bırak itiraz edip hayır demeyi, ses bile çıkarmaya vakti olmamıştı. İçinden bildiği bütün küfürleri savurarak salona gitti ve kendini büyük hayallerle yaptığı -evet kendi yapmış sayılırdı bu koltuğu-  dev koltuğa attı.

'Yenim ederim ben tam bir salağım. Nerden buldum bu insanları arkadaş olarak, anlamıyorum. Hayatımın hangi zaman diliminde ne yaptıysam artık, evren dönüp dolaşıp bana karma diye yapıştırdı bunları. Hay sizin ilişkinize ben...Arkadaş bu kadar da aç-kapa artema havasında ilişki yaşanmaz ki ama. Ya ayrılırsın, ya barışırsın.''

Aradan geçen saatler sonra Cenk geldiğinde Bal hala koltukta oturuyordu ve Bal'ın bu halini görünce uzun bir iç geçirdi. Evet, Bal kapalı ve kalabalık yerleri sevmiyordu. Cenkse hala bunun nedenini bilmiyordu ama gerçekten bunun ruhsal bir sorun olduğuna inanmaya başlamıştı. Cenk, Bal'ın resmen dizlerinin önüne çöküp bara onlarla gitmesi için yalvarmaya başladığında, Bal bu durumun fazla garip olduğunu düşündü ve buna bir son vermek için de giyinmek için odasına gitti. Paçaları yırtık bir kot, üzerine iyi hissettirir belki diye pembe bir t-shirt ve spor ayakkabılar giydi; gözlerine kalem çekip, rimel sürdü. Evet, makyaj bu kadardı, alt tarafı bara gidiyordu canım... Eh, kıyafeti tamamlasın diye pembe deri bilekliğini de taktı. Ve... Hazırdı. Cenk kapıdan içeri girmişti ama fikrini değiştirir diye kapının önünden ayrılmıyordu. Evden çıkarken kapının yanında ki aynaya baktı Bal, tamamdı her şey. Hazır olduğuna kanaat getirince montunu ve çantasını kaptı ve dışardaydı.

Yola çıktıklarında Bal, ön koltuğa yapışmış durumdaydı. Günü Aylin ve Kemeraltı dengesinde geçirince oldukça yorulmuştu, bir de üstüne daha bir sürü insanın gece onlara katılacağını duymuştu. Sonunda ön koltukta biraz kestirmeye karar vermişti ama yorgunluk ağır bastı ve Bal bildiğin derin uyku moduna altı kendini.

Uykusunun arasında bir ara arabanın durduğunu, bir süre beklediklerini hatırlıyordu. Ama gözlerini açamayacak kadar umursamazdı o an. Bir ara arka kapı açıldı, kapanınca tekrar yola devam ettiler. Ve bir anda Aylin'in kulakları çınlatan sesiyle uyandı. Aslında yerinden fırladı daha doğru olurdu. Bu sesi duymak o an ne kadar yorucu gelse de Bal'ın sonsuz tembel ve yorgun ruhuma zıt neşe kaynağı olması hoşuna gitmişti. Aylin sevincinden ön koltukta oturan Bal'a arkadan sarılınca gerçekten korku filmlerinden bir sahne yaşadığını hissetti Bal. - Genç kadın arabada sessizce otururken arkasından çıkan bir çift kanlı el onu aniden sarmalar veeeee.... - Aylin, Bal'ı bırakmaya karar verdiğinde Cenk'e yöneldi ve ne kadar harika bir gece olacağından coşkuyla bahsetmeye başladı. Yine deli dolu canlı kulaklarını tırmalayan cıvıldaklığıyla konuşuyordu Aylin. 'Bu akşam çok eğleneceğiz. Aşkım...'' Cenk, barışmaları şerefine dışarda bir gece ayarlayınca çok mutlu olmuştu deli kız.



adını koyamadım ki.....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin