''Hala beni hatırlamıyor değil mi?''
Bal bu soru karşısında şaşkınlıktan öylece kalakaldı. 'Allah'ım rezil olucam şimdi' diye içinden söyleniyordu içinden. konuyu nasıl oldu da pat diye buraya getirmişti bu adam...
''Hayır, hatırlamıyorum'' dedi Bal.
''Bi akşam yemek yiyelim...Be nde sana kendimi hatırlatayım ozaman ne dersin...'' dedi. Söylediği on cümle gerçek bir soru değildi, Kaan direk olarak Bal'a yemeğe çıkacaklarını söylüyordu ses tonuyla ve Bal'a bunu söylerken ki yüzü güven veren samimi bir ifadeye bürünmüştü.
Bal bir şey söyleme fırsatı bulamadan Aylin geri geldi ama yüzü asıktı. Hayırdır gibilerinden göz kırptı Bal, Aylin'in suratını görünce Kaan'ın verdiği cevap karşısında ki salaklığı geçmişti. Aylin, 'sorun yok' dercesine gülümsedi.
''Ben artık kalkıyorum. Buradan bir müşterime uğrayacağım. Kahve için sağ ol Aylin. Bal, seni hafta sonu arasam? Müşterimle tanıştırmak istiyorum...''dedi. Bal'da onaylayan bir gülümsemeyle Kaan'ı uğurladı.
Aylin'in moralini bozan şeyin ne olduğunu hemen öğrenmek istediğinden Kaan'ın gitmesine pek aldırış etmedi. ''Hadi çıkalım biz de, akşam yemeğine ne dersin. Karnım aç, müşteri moralimi bozdu ve yemek iyi gelir.'' dedi Aylin.
****
Cuma sabahı telefon çaldı. Bal, saate baktı, saat 6.45 idi. İçinden küfürler savurarak açtı telefonu.
''NE!!!''
Genelde 'efendim' diyerek telefonu açmaktan hoşlanırdı ama sabahın bu saatinde kimseye karşı kibar ve anlayışlı olmak zorunda değildi.
''Günaydın Bal. Hemen hazırlan, yarım saat sonra seni almaya geliyorum.''dedi bir ses ve kapattı. Bal, yatakta, kulağında telefon kalakaldı.Gözleri telefona cevap verdiğinde kapalı olduğundan arayanı görmemişti, gözlerini açıp bakmaya da hiç niyeti yoktu...
'bu kim la sabah sabah, karga tuvaletten çıkmadı daha be' diye söylendi ve sonra telefonu yastığının altına sokup tekrar uykuya daldı. Telefon tekrar çaldı. Saat 7.15 olmuştu.
''NEE'' dediğinde bu sefer sesi öfke doluydu Bal'ın.
''Aşağıdayım, bekliyorum.''
''sabah sabah deli misin arkadaşım. Kimsin sen, sabahın bu saatinde...Manyak mısın kardeşim?''dedi.
''Benim, Kaan. Bugün seni müşterimin evine götüreceğim. Etrafa bakar, mobilya için fikir edinirsin. Hadi kalk, karnım aç ve kahvaltı yapmak istiyorum.''
''bak Kaancım, sabahım köründe beni uykumdan uyandırdın. Yorgunum ve uykum var. Sabahın bu saatinde böyle telefonla dürtülünce günüm hiç sevimli geçmez benim. Ayrıca bugün işim var mı yok mu daha önceden sorma zahmetine bile katlanmadın emrivaki yapıyorsun paşa torunu gibi. Ne bileyim dün bir arasaydın, sorsaydın bir işim var mı benim. Ayrıca sen benim evimin yerini nerden biliyorsun, sana adresi verdiğimi hatırlamıyorum. İnternetten de adımı sorgulatıp da bulamazsın. Hafiye mi tuttun sen kardeşim peşime. '' diye tersledi. Bal, sabah zorla uyandırılmanın getirdiği atom enerjisini çenesini çalıştırmakta kullanmış ve son sözü söyledikten sonra kafasını tekrar yastığına gömmüştü.
''Bal'cım nefes al arada, sabah bu kadar konuşan akşama kadar neler söyler kim bilir. Neyse...Bir keresinde Cenk'i bırakmıştım buraya, unutmadım'' dedi Kaan.
''Aferin. Şimdi sen git müşterine birkaç fotoğraf çek, gez iyice, öğlen de beni ara, sor bakalım müsait miymişim evi gezmeye. Şimdi telefonu kapatıyorum, tamam hoş yakışıklı adamsın, Allah vergisi ama ben emrivakilerden, böyle zorlamalardan hoşlanmam. Hele de uykumdan uyandırılıyorsam nefret ederim. hadi görüşürüz '' dedi ve telefonu kapattı Bal.
Kaan arabanın içinde telefon elinde kalakaldı. ''Bana yakışıklı mı dedi o şimdi....'' Yüzünde ki fırlama velet sırıtışı belirdi yine. Bal'la ilgili bildiği şeylere bir yenisini daha eklemişti... SAbahları uyku sersemiyse, aklınadakileri dökülmesi an meselesiydi ve bu hoşuna gitmişti. Arabayı çalıştırıp yola çıktı. Müşterinin evinde nerden baksan akşama kadar yapılacak iş vardı. Bal bu sırada tekrar güzel uykusuna dalmıştı. Rüyasında Kaan, ona rahat vermiyor, sürekli arıyor, kapı zilini çalıyor, pencereye tırmanıyor ve 'müşterim bekliyor, çalışmamız lazım, işin saati olmaz, kal' diyip duruyordu.
*****
Bal uyandığında saat 12.10 olmuştu. Yatağının içinde birkaç kez sağa -sola döndü, yataktan kalkmamak için elinden geleni yaptı. Sonunda yatmak sırtını ağrıtmaya başlamıştı. O kadar uyuduğu halde çok sinirli ve huysuz kalkmıştı. Tabi ki sinirlenirdi, sabahın 6sında telefonu çalmıştı ve biri onu uyandırmıştı. Hem de nerdeyse hiç tanımadığı biri ona emrivaki yapmaya kalkmıştı. Yataktan kalktı, lavaboya gitti. Dişlerini fırçalarken bile homurdanıyordu.
Kahvaltı için mutfağa gittiğinde telefonu çaldı. En azından makul bir saatte çaldı diye geçirdi içinden. Arayan Kaan'dı. Telefonu açtı, imalı bir şekilde ''Alo'' dedi. ''günaydın uyku güzeli. Nasılsın.''
''sinirli. Manyağın biri sabahın 6sında yatağımdan hoplattı beni. Telefonu komple kapatmak zorunda kaldım korkumdan.'' Sesinde ki imalı tını Kaan'ın çok hoşuna gitmişti, bu kız laflarını esirgemiyordu.
Kaan güldü ''evet öyle manyaklar var, iş dünyası insana neler yaptırıyor bir bilsen, hele karşısında ki de senin gibi biri olunca...''
''nasıl benim gibi biri?' dedi Bal ama sorusuna cevap alamadan Kaan konuyu değiştirdi.
''müşterimin evine gittim. Dediğin gibi bol bol foto çektim. Bugün 'sana uygunsa' benim ofisime gel, konuşalım'' dedi Kaan.
'' Sen bana ofisinin adresini yolla, 4 gibi gelirim ben. Biraz işim var.'' Dedi Bal ve telefonu kapattı.
'Ne demek istedi şimdi bu 'senin gibi biri' derken acaba...Ay sabah sabah adamı fazla mı azarladım ki... amannn canım haketti ama o da napayım...'' Kendi kendine söylenirken Bal, güne başlamıştı bile....
![](https://img.wattpad.com/cover/47872622-288-k139702.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adını koyamadım ki.....
RomanceHayatı rahat ve özgür yaşamaya alışmış Bal, Kaan'la karşılarırsa.... hem de tekrar..... ve hatırlamazsa, hatırlayamazsa.... Modern ama bir okadar havalı Kaan, Bal'ı tekrar gördüğünde Bal'ın kendisini hatırlamadığını anlarsa... Karşılaşmaları ikisin...