Bal, etraftan gelen ağır ve keskin antibiyotik ve oksijenli su karşımı kokuyu algıladığında kendine gelmeye başlamıştı. Gittikçe etkisini arttıran koku, onu bir süre sonra kendine getirdi. Tepesindeki neredeyse 50 yıllık sarı florasan lamba etrafı zar zor aydınlatıyordu. Gözlerini açıp etrafa bakmaya çalıştı ama beynine yumruk gibi bir ağrı oturdu. Ellerini başına götürdü, biraz ovaları alnını, sonra sağ eliyle iki gözünün arasında kalan burun kemiğini sıktı rahatlatır diye ağrıyı. Yatağın sağına soluna baktı sonra. Darbe yemiş bilinçsiz kafası kendini toparlamaya başlayınca en son Mehmet Bey'in evinin bahçesinde olduğunu hatırladı. Doğrulmaya çalıştığı sırada yere düşmeden önceki görüntüler belirdi kafasının içinde yine.
Aklında bahçe ve Mehmet Bey'n evi dolanırken doğrulmaya çalışırken bir iniltiyle yatakta doğrulmaktan vazgeçti. Düştüğü sırada sırtını da fena çarpmıştı, acıyordu. Ama bir tek acıyan sırtı olsa iyiydi. Sol ayağı alçıdaydı...Gerçek olamazdı.... Düşerken duyduğu ses gerçekten bir kırılma sesiydi....Hayal değildi...
''Allah kahretsin e mi....!!!! O gerizekalıyı elime geçirirsem, doğduğu güne pişman edicem onu...'' Bal'ın sesi bulunduğu yerde karşı duvara çarpıp kendisine teflon tava misali çarpınca kendine geldi.
'Bahçede düştüm..... Sonra nakavt.... Uyandım ve ayağım alçıda.' Etrafına bakınıyordu bunları sessizce homurdanırken. 'Hastanedeyim. Tamam ozaman. Doktor... doktor vardır burlarda, yada Aylin??...Müge??''
Bal kendi kendine söylenirken onun sesini duyan Müge geldi yanına...
''Bal, canım. Nasılsın? İyi hissediyor musun? Canın acıyor mu...??''
''Biraz ağrım var ama....offfff....noldu ya?''
''Sorma....Cem geri zekâlısı seni korkutunca yere kapaklanmışsın. - Cem salağı böyle anlatı'' Müge iki elini cümle başı ve sonu tırnak işareti yapar gibi kasasının iki yanında sallandırıp konuşmaya devam etti.
''Panik halinde ambulans çağırmış seni ayıltamayınca. Seni aramıştım, Cem açtı telefonu. Noluyo demeye kalmadan anlattı olan biteni. Ben de Aylin'i kapıp geldim. Aylin'de Kaan'a haber vermiş. O da geldi.''
'Kardeşim bu ne, çağırmadığınız bir bakkal Ali amca kalmış. Onu da ara bari de ayıp olmasın. Gelirken hem ikramlık bişeyler getirir.'
'Ya tamam, merak ettik seni canım. Ayağın her hafta rutin olarak alçıya alınmıyor. Bir de bayıldığını düşünürsek.''
Bal, sessizce Mügenin yüzüne baktı. 'Nerde Aylin...ve Kaan??'
'Aylin ağlama motoruna bağlayınca Kaan onu kahve almaya götürdü. Cenk gelinceye kadar onu sakinleştirmeye çalışacak. Zaten iyi oldu yoksa Kaan, Cem'e dalıyordu. Şşşştt, bu arada seni bugün çıkaracaklar buradan, Kaan başka bir hastane ayarlamış. Burda kalamazmışsın, izbe gelmiş bu hastane ona. Çok yakın bir arkadaşı özel hastanede çalışıyormuş, oda ayarlamış...' Müge bunları anlatırken yüzünde ki sırıtış gittikçe büyümüştü.
'Ay saçmalamasın, olur mu öyle şey canım. Doktor'a sorarım sorun yok derse eve giderim. Hastaneden hastaneye gidilir mi, ne o öyle programlı gezi turu gibi...'
Bal, tam konuşmasını bitirmişti ki odaya doktor girdi. Bal'ı tekrar muayene ettikten sonra genel bilgileri verdi, eve çıkabileceğini ancak tedbir amaçlı bir gün hastanede tutacaklarını, yapılması-yapılmaması gerekenleri anlattı. Doktor konuştukça Bal'ın başı dönmeye başlamıştı sinirden. O kadar işinin arasında, nasıl yatardı 5 hafta evde, bu tam anlamıyla delilikti. Doktor odadan çıktıktan sonra Bal, Müge'ye döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adını koyamadım ki.....
عاطفيةHayatı rahat ve özgür yaşamaya alışmış Bal, Kaan'la karşılarırsa.... hem de tekrar..... ve hatırlamazsa, hatırlayamazsa.... Modern ama bir okadar havalı Kaan, Bal'ı tekrar gördüğünde Bal'ın kendisini hatırlamadığını anlarsa... Karşılaşmaları ikisin...