Günlük hayat - Bölüm 21

8 2 0
                                    

Aylin, Çarşamba günü izin almıştı. Doktor kontrolüne girip her şey yolunda mı öğrenmek istemişti. Evet, bebek konusunda hala karar vermemişti ama bu her şeyin yolunda olmaması için bir gerekçe değildi. Her şey iyi ve sağlıklı olmalıydı. Muayeneden çıktıktan sonra kendini rahatlamış ve keyifli hissediyordu. Alışveriş merkezine gidip kendini şımartmanın iyi fikir olduğuna karar vermiş ve en sevdiği yere gitmişti. Aylin bu zaten ne zaman canı sıkılsa, mutlu olsa, sinirli olsa, sıkılsa alışverişe giderdi. O yüzden duygusal dalgalanmalar yaşadığında evine gidip terapi yapmak ya da alışverişe çıkarmaktan başka bir şey yapmanıza gerek kalmazdı.

İki saat kadar sonra Aylin elinde alışveriş torbalarıyla dolaşıyordu. Yorulunca bir kahvenin iyi gideceğine karar verip güzel bir mekana oturdu. Geniş koltukları olan bir yerdi burası. Kahve siparişini verdikten sonra, aldığı şeylere şöyle bir bakmaya başladı Aylin. En sona da aldığı bebek tulumlarını bıraktı. Son girdiği mağaza bebek mağazasıydı. Dayanamamıştı, içeri girmişti ve hem kız hem erkek bebek için tulumlar almıştı. Daha bebeği doğurmak istediğinden bile emin değildi ama yine de bu minicik insanlara özel dikilen şu ufacık kıyafetlere dayanamamıştı. Çok tatlıydılar.

Cenk, evlenmek üzere olan bir müşterisinin isteği üzerine hazırlıklarla ilgili son durumu konuşmak üzere müşterisinin yanına gitmişti. Görüşmeyi yaptıktan sonra, yürüyen merdivenlere yöneldi... Yavaşça aşağı doğru inerken kafede oturan Aylin'i gördü. Tam ağzını açmıştı ki Aylin'in elinde ki pembe ve mavi bebek tulumları dikkatini çekti. 'Allah Allah... kime ki bunlar. En son kimin bebeği oldu ki'' diye düşünüyordu ki telefonu çaldı. Ofisten arıyorlardı ve hemen ofise gitmesi gerekmişti. Aylin'in yanına uğramaktan son anda vazgeçti, ne de olsa sevgilisini tanıyordu. Yanına giderse eğer 45dakikaden önce ayrılamazdı. Kendi kendine gülüp hemen otoparka doğru ilerlemeye başladı. Arabaya giderken de kimin doğum yaptığına takmıştı kafayı...

Aylin, kahvesinden son yudumu aldıktan sonra elinde ki bebek tulumlarını da paketlerine geri koydu. Kendini tulumların yumuşaklığına, tatlılığına kaptırmıştı. Aklına bunlara benzeyen daha bir sürü şey almak geliyordu. 

Birden kafasına saksı düşmüş gibi şoka girdi. 'Aman tanrım... ben bu bebeği istiyorum' aklından geçen düşünceler, ağzından fısıltı halinde dökülüyordu. Şaşkın Aylin, aynı anda hem mutluluğu hem paniği aynı anda yaşamıştı. Hemen hesabı istedi ve Bal'ın evinin yolunu tuttu.

Bal,kapı sesiyle yastıktan kafasını kaldırdığında saat 14.00 geçiyordu. Öğlen yemeğinden sonra uykusu bastırınca evde kalıyor olmanın getirdiği avantajı kullanıp biraz kestirmeye karar vermişti. Aylin, kapıdan bağırıyordu.

''Bal.... Nerdesin. Bal...?'' Ayak sesleri önce salona, sonra mutfağa, ordan da banyoya gittiğini gösteriyordu. Resmen evin içinde dev yürüyordu sanki, sadece Bal değil, kesin etraftaki komşularda ayak seslerinden Aylin'in nerde olduğunu anlarlardı. En sonunda yatak odasına geldi Aylin. Bal'ın yanına kendini atarcasına bıraktı. Bal, korkudan çığlık atarak gözleri pörtlemiş halde Aylin'e bakakaldı.

''kızım noluyo ya. Deli misin?'

'şok içindeyim Bal. İnanmayacaksın.''

''söz konusu sensen ben kesin inanırım. Normal ve mümküm olmayan ne varsa sende zira.'

''yok valla bu defa çok şok edici bir şey oldu.''dedikten sonra Aylin'in gözleri Bal'a kilitlendi.

Aylin'in yüzündeki korkmuş ve bir okadar mutlu yüze bakınca Bal, ilk defa böyle bir yüzle karşılaştığına karar verdi. Bu Aylin'in yüzü için değil, genel olarak gördüğü ve tanıdığı hiçbir insanda böyle bir suratla karşılaşmamıştı. Bu neydi ya....

Bal, Aylin'den gelebilecek ani hareketlerden tırsarak sırtını dikleştirdi, alçıda olan ayağını güvene almak istercesine Aylinden uzaklaştırdı ve derin bir nefes alıp Aylin'e verdi ilgisini. Aylin, nefesini tutmuştu. 'aha patlıyacak bizimki...'' diye içinden geçirirken Bal, Aylin'e bir gülücük gönderdi anlat bakalım dercesine.

''Bal...'' Aylin balın suratına bakıyordu.

''Aylin....??'' Bal, anlamaya çalışıyordu ama sonuçta müneccim değildi ki canım.

''Bal....'' Aylinin dili takılmıştı bozuk plak gibi 'aha valla şok geçirmiş bu kız gene. Takıldı bak caanım beyin, bir sonraki cümleye geçemiyo'

''Aylinnnn.....!!!'' balın sabrı yavaş yavaş dibe vurmaya başlamıştı ki aylin konuştu.

''ben doğurmaya karar verdim.''

Aylin bunu söyledikten sonra nefesini büyük bir sesle dışarı verdi. 'Kız az daha balon gibi patlayacakmış be' diye içinden geçirdi Bal ve ardından beyni Aylin'in son söylediği cümlenin anlamına takıldı.

Bal'ın surat ifadesi şekilden şekle giriyordu. Aklında bin bir soru vardı. Tamam, Aylin doğurmaya karar vermişti, evet bu iyiydi. Buna sevindi Bal. Cenk'e mi anlatmıştı da bu kararı vermişti... ee o zaman bu daha da iyiydi. Ama Cenk'e anlatmadan bu kararı verdiyse sonrası Cenk öğrendiğinde ne düşünecekti acaba ve ne hissedecekti. Cenk öğrendiğinde vereceği acil tehlikeli tepkiye karşı Aylin için panik ve mantık kırıntısı ayırmanın faydası olacaktı. Bunun üstüne bir de Cenk olayı vardı zira. O ayrı bir kitap olurdu. Bal, gözlerini duvar ve tavan arasında mekik dokumaktan ayırıp Aylin'in yüzüne baktı. Arkadaşı ciddi anlamda bakışlarıyla 'S.O.S' çığlığı atıyordu. Bal hemen güzel birşeyler sözlemezse Aylin'in fikrinden şüphe duyup daha da kötü bir ruh haline gireceğini anladı.

''Aylin'cim..... bu süper bir haber...'' bal yapması gerekeni yaptı ve arkadaşını tebrik etti. Ne de olsa ciddi bir karardı bu. Bal, Aylin bebek konusunda ne yapmaya karar verirse versin yanında olacaktı. 

Kararını doğru bulsa da bulmasa da...



adını koyamadım ki.....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin