Pişti... Bölüm 7

17 2 0
                                    

Ertesi gün Bal, kendine geldiğinde başıağrıyordu. Kalkar kalkmaz güzel bir banyo yapıp kendine gelmeye karar verdi. Ne diye okadar içmişti ki? Banyodan sonra güzel bir kahvaltı yapmalıydı ama buzdolabı tam takır kuru bakırdı, fare düşse kafası sargıyla dolaşırdı evde.

'Ay bu böyle olmayacak, hadi Bal, giyin ve çık dışarı. Bu baş ağrısına bakarsan kolunu kıpırdatmadan yatarsın bütün gün' diye kendi kendine yatak odasının yolunu tuttu. Giyinirken Kaan aklına geldi. Aramasını mı istiyordu yoksa aramamasını mı, karar veremiyordu Bal. Adama tanıştıkları gece neler söylemiş olabileceğini hayal bile edemiyordu, ayrıca daha da beteri adamı hatırmalıyordu...

''Kafanı küçükken nereye çarptıysan artık Bal... Allah bir beyin vermiş bana, gerçekten kullanım kılavuzu koysa yeriymiş... Taş gibi adamı nasıl unuturum ben be. Bildiğin idol adam... Ay ne güzel gülüyordu ama di mi...Nasıl tatlı, sıcak.... ayyy Bal başladın gene.... Adama rezil olmuşsun bi de hayal kuruyosun onun hakkında. Oldu canım.. buyur burda yak istersen. ''

Kendi kendine konuşurken hazırlanmıştı Bal, zonklayaran kafasıyla aklında Kaanla çıktı evden. Kahvaltıdan sonra Aylin'e giderim diye düşünüyordu.

Sahile yürüyerek gitmeye karar verdi. Belki sokak aralarında tam ona göre eskiler çıkardı. Yolda yürürken, bulduğu koltuk, sandalye ve benzeri şeyleri yeniden kumaş kaplattığı Metin abinin dükkânına uğramaya karar verdi. Selam vermeden geçmek olmazdı. İçeri girmeden, kapıdan bir selam verdi, Mehmet abi onu görünce sevinmişti. Mehmet abi, mahallemizin babası denebilecek kıvamda sevecen, sıcakkanlı, eski İzmirlilerdendi. Çay ısmarlamak istedi ama Bal işi olduğunu söyleyip yürümeye devam etti. Karnı iyice acıkmaya başlamıştı, yürüyüş olayını ertelese iyi olacaktı. Hemen sahile çıktı ve bir gevrekçiye oturdu. Taze bir gevrek, güzel bir peynir ve tavşankanı bir çay söyledi. Manzaraya karşı gevreğimin tadını çıkarıyordu ki, telefon çaldı. Numara tanıdık değildi ama alışıktı buna. İşi gereği birçok yeni müşterisi olurdu Bal'ın, ilk aramalarından sonra numaralarını kaydederdi. Telefonu açarken ağzında ki son lokmayı yuttu.

''Efendim'' diye açtı telefonu. Genelde böyle açmayı severdi, alo demek ona yabancı gelir, garip hissettirirdi.

''Bal?'' dedi karşıdaki ses.

''Efendim??!!'' diye şüpheyle tekrarladı Bal, gözlerini kısmış telefonun diğer ucundan gelecek sesi bekliyordu..

''Selam, ben Kaan. Nasılsın?''. Kaan mı? Telefonda ki ses daha konuşmasını bitirmeden Bal'ın aklında şimşekler çakmaya başlamıştı. Bir gece önce kızlarla adamın kulaklarını çınlatmışlardı.

'Adam ermiş kesin' dedi Bal kendi kendine.

''Teşekkürler, sen nasılsın?'' dedi Bal, sesini mümkün olduğunca doğal çıkarmaya çalışıyordu ama heyecandan kalbi kısa mesafe koşu yapmış gibi atmaya başlamıştı. Ay bir de ağzında gevreğin son lokması vardı hala... Konuş konuşabilirsen Bal.

''İyiyim sağ ol. Telefonunu Cenk'ten aldım, umarım kusura bakmazsın. Müsait misin?''

''Tabi tabi müsaitim. Sahilde kahvaltı yapıyorum. Gevrek, çay, peynir falan...'' - 'kızım detay niye veriyorsun adam, ona ne yediklerinden. Tembellik yapıyordum desem daha iyiydi' diye geçirdi aklından kendine kızarak Bal.

''Kahvaltını fazla bölmeyeyim o zaman. Hemen konuya gireyim. Bu akşamüstü müsait misin? Elimde bir iş var, bir ev. Eski mobilya arıyorlar. Sen aklıma geldin. Buluşup konuşsak?'' -

Konu iş ve para olunca Bal'ın yüzü bir litre kahve içmiş gibi aydınlandı. Güneş de neymiş... - ''Aaa, tabi olur. Saat 2 gibi Aylin'e uğrayacağım ben. Orda buluşsak, ne dersin?''

adını koyamadım ki.....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin