Ertelenen Düğün Sonrası- Bölüm 26

14 1 0
                                    


Sonunda Bal'ın ayağında ki alçı çıkmıştı. Çıkmıştı çıkmasına ama sanki alçıdan kurtuluş güzel ve sakin (!!) geçen son günlerin vedası gibiydi. Herşey yoluna girmeye başladı dediği sırada Melisa, Cem'le kavga etmiş ve düğünü iptal etmişti. Melisa ve Cem'in ayrılmaları Bal'ın umurunda değildi aslında. Bal'ın umurunda olan ve tabi ki canını sıkan düğün için yapılan hazırlıkların yine boşa gitmesiydi. 

Ayağı alçıdan çıktıktan sonra Bal, Mehmet Beylerin mobilyalarını tamamlamıştı. Mobilyaları eve Kaan ile beraber teslim etmişlerdi. Kaan ve Bal, evin içine bir girip bir çıkıyorlardı. Mobilyaları taşıyan adamları izliyorlar, neyin nereye konacağını söylüyorlar, evin içinde ki koşturmacadan açık açık zevk alıyorlardı. Ne de olsa Bal, yattığı yerden bile çok çalışmıştı bu iş için. Son zamanda işleri oldukça yolundaydı. Her ne kadar Melisa ve Cem, düğünü iptal (!!) etselerde, Cem'in ailesi için hazırladığı mobilyalar sayesinde güzel reklam yapmıştı. Mehmet Bey, eve her gelen misafirine Bal'ı öve öve bitirememişti. Tabi Mehmet Bey'in böyle övdüğü insanı ve yaptıklarını merak edenler de Bal'a sipariş vermeye başlamıştı. Bu da finansal açıdan rahatlamak demekti.  

Ayağı alçıdan çıktıktan sonra zamanın nasıl hızla geçtiğini anlamayan Bal için zamanı, Aylin arada bir de olsa durdurmayı başarıyordu. Ne de olsa hamilelik oldukça büyük bir olaydı ve Bal, teyze olma yolunda oldukça sıkı bir hazırlık yapmayı kafasına koymuştu. Bunun için de öncelikle bebek için alışveriş yapmalıydı. Teyze dediğin hazırlıklı olurdu yeğenine... 

Sabah kalktığından beri aklında Bezelye için alışveriş yapmak vardı ve artık daha fazla bekleyemeyeceğine karar verince, üstünü değiştirip dışarı fırladı Bal. Büyük bir alışveriş merkezine gitti. AVM'ye girdikten 45dakika kadar sonra telefonu çalmaya başladı. Telefon ekranında arayan kişinin adını görünce Bal içinden söylenerek telefonu tekrar çantasına attı. Açmaya niyeti yoktu ama inatla çalan telefon etraftaki insanların dikkatini çekmeye başlamıştı ve Bal sonunda telefonu çantasından çıkarıp açık bir şekilde sessizce (!!) böğürdü. 

''Ne var Cem... Ne var....!!!! iki saattir inatla çaldırıyordun, açmıyorum... demek ki müsait değilim...''

''Selam Güzelim... İnsan bir hal hatır sorar ama kırılıyorum bak...''Cem'in sesinde ki kırılmışlık karşısında Bal kala kalmıştı. Bu neydi böyle şimdi....

''Ne var Cem Allah aşkına söyle, işim var. Triplerini dikkate alamıycam''

''Üff tamam.... şey... Ben diyorum ki...Biliyordun Melisa'yla ayrıldık... Yalnızım artık. Yani, dertleşecek birilerine ihtiyacım var. Çok üzdü beni Melisa. Geceleri uyuyamıyorum, sürekli üzgünüm... Bir kahve içsek beraber, moral olur bana...Akşam geleyim sana, oturup sohbet ede--'' Cem daha son kelimenin ortasındadı ki Bal onun sözünü kesti.

''Cem, senin ve Melisa adına üzüldüm. Çok uygun (!) bir çifttiniz....Sana destek olmak isterdim ama akşam planım var....Kusura bakma. Sen en iyisi akşam evinde kalıp dinlen biraz.''

''Akşam ne planın var ki? Ben de geleyim...??''

''Yok artık Cem... Saçmalama...Özel bir plan bu. Kapatmam gerek, işim var....''

''Özel bir plan mı...'' Cem'in sesindeki meraklı ton karşısında Bal tedirgin olmuştu.

''Seni ne ilgilendirir özel olup olmaması Cem? Kapatıyorum en şimdi, halletmem gereken işler var, geç kalıyorum...'' deidkten sonr aBal telefonu kapattı. 

Alışverişe okadar kaptırmıştı ki, saati fark etmedi bile Bal. Elindeki poşetlerle eve geldiğinde saat 20.00 olmuştu bile. Arabasını park ettiğinde inmek üzereydi ki Cem'in arabasını gördü park halinde. Bu da neydi şimdi? Evinin önünde mi bekliyordu bu adam? 'Ay bir sapığım eksikti, o da oldu Bal. Tebrikler... Sana şok tabancası alman gerekiyor demiştim.. Ahhh kaffam ah...' diye kendi kendine söylenmeye başlamıştı Bal. Ne kadar kendi kendine söylense de arabadan inmek zorundaydı yoksa evine giremeyecekti. Hemen Aylin'i aradı. En azından bir süre onunla takılır, eve öyle gelirdi... Ozamana kadar da Cem gitmiş olurdu heralde... Aylin'in telefonunu Cenk açtı, mide bulantıları yüzünden aldığı ilaç nedeniyle uyuya kalmıştı. Onları rahatsız etmek olmazdı. Müge'yi aradı arkasından ama o da bankacı sevgilisiyle yemekteydi.... 

Bu durumda Aranacak tek kişi kalmıştı. Bu fikir oldukça hoşuna gitmişti. Hem belki Cem'e söylediği yalan da gerçek olurdu...Bal, arabanın içinde oturmuş kendi kendine konuşurken telefonu çalınca yerinden sıçradı. Arayanın Kaan olduğunu görünce kendinden şüphe etti. 'Telepatik olduğum konusunda ciddi şüphelerim var artık....'dedi kendi kendine.  

''Selam Kaan, nasılsın??''

''Sağol Bal, senden naber?? Napıyorsun??''

''An itibariyle arabada, evimin önünde pusu kurmuş Cem'den saklanıyorum desem??'' dedi Bal.

''Anlamadım... Nasıl yani. Cem senin evinin önünde mi?Ne işi var orda??'' Kaan, gerçekten şaşırmıştı. Manyak mıydı bu adam...Ne işi vardı Bal'ın evinin önünde...

''Sorma... bugün beni aradı akşam buluşalım diye. Randevum var diyip atlattım sandım ama galiba inada bindirmiş beyefendi. Alışverişten döndüm az önce, bir baktım arabası evin önünde.... İnemedim bile arabadan...Neyse, sen napıyorsun??'' Bal konuşurken bir yandan da Cem'in arabasını izlemeye devam ediyordu. Her an bir hareketlenme olabilirdi Cem'in arabasında...

''Yarın saat sonra seninle buluşuyorum.... Randevum var demişsin ya, yalancı çıkarmak olmaz seni şimdi'' Kaan, bunları söylerken sesi oldukça keyifli geliyordu. Hem Cem salağından kurtaracaktı Bal'ı, hem de onu görebilecekti. Beklemediği bir anda beyaz atlı prensi gibi imdadına yetişmişti Kaan. Bu adam gerçekten harikaydı. 

''Mmm....tamam... nerde buluşuyoruz??''....


************

''Bal....'' dedikten sonra Bal'ı karşılamak için ayağa kalktı Kaan. Bal'la buluştukları mekan çok keyifliydi. Tam Bal'ın seveceği, sıcak, pozitif enerji yayan bir yer. 

''Selam Kaan... Nasılsın?'' 

Merhabalaşma faslı bitince içecek birşeyler söylediler ve o an için en güzel fikir birer kahveydi. Hava serinlemeye başlamıştı, sıcacık birer kahve eşliğinde sohbet iyi giderdi. 

''Ee.... atlatabildin mi resmi takipçini..''diye takıldı Kaan. 

''Sorma ya, adam bildiğin deli.... Biliyorsun, daha önce onunla bir süre görüşmüştük. Ama biliyor musun ozamanlar da bu kadar dengesiz, bencil, çocuk ruhlu ve benmerkezci miydi emin olamıyorum. Yoksa bu adamdan ne diye hoşlanayım değil mi??'' Bal, bunları Kaan'dan ziyade kendisine söylüyordu sanki. Bir nevi durum tespiti gibi birşeydi yaptığı.

''Cem'in eski halini bilemem... Ama senin biraz çılgın olmana rağmen akı başında biri olduğunu anlayacak kadar zaman geçirdim seninle...O yüzden Cem'in zamanla değişmiş olması olasılığı daha mantıklı geliyor bana. Ne de olsa karşında ki Cem.'' Bal'ın Cem'le aralarında eskiden birşeyler olmuş olduğu gerçeğine sinir oluyordu Kaan. 

''Evet, çılgınımdır biraz...''

Sohbetleri uzadıkça uzadı... Sonunda kafenin kapanma saati gelmişti. Kalkmak zorunda olduklarını anladıklarında ikili üzgün yavru köpek gibi birbirlerine baktılar. Kaan, Bal'ı evine bırakmayı teklif etti... Ne de olsa çatlak herif hala orda olabilirdi...Bal'ın arabasını da yarın getirirdi Kaan. Evin önüne geldiklerinde, Cem'in arabası hala oradaydı. 

''Ay adam bildiğin resmi sapık.... takipçinin böyle istikrarlısı görülmedi valla...''

''Merak etme. Seni kapıya kadar geçireceğim. Beni görünce zaten gelmez yanına...Gerisini de daha sonra hallederiz...''

Apartmanın önüne kadar geldiklerinde Bal, teşekkür etmek için Kaan'a dönmüştü. Ancak Kaan'ın yüzündeki ifade biraz sinirlendiğini gösteriyordu. Bal, Kaan'ın baktığı yöne doğru bakışlarını kaydırınca, Cem'in arabasından inip yanlarına geldiğini gördü. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu Allah aşkına. Kaan, Bal'ın yüzüne bakıp

''Şimdi yapacağım şeyin kesinlikle Cem'le alakası yok, o bahne oldu diyelim. Bunu bir süredir yapmak istiyorum ama bir türlü fırsat bulamamıştım. O yüzden bunu gerçekten isteyerek yaptığımı bil..'' dedikten sonra Bal'ın şaşkın bakışları altında dudaklarına yapıştı...

.....



adını koyamadım ki.....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin