Merhaba!
Bu gün özel bir gün. Sahte Sevgilim'i yazmaya başladığım gün. 13 eylül 2011 yılında kaleme alıp yayınlamıştım ve şimdi de dezenlenerek huzurlarınızda. Bu hali bir önceki haline oranla daha iyi bir şekil aldıysa da geçen yıllara rağmen aynı heyecan aynı mutluluğu ve aynı tadı veriyor bana. Sehte Sevgilim ilk göz ağrım olmakla beraber yazmaya başladığım ilk kurgum.
Bu gün 4 yaşına girdi hikayem, kalemim. İyi ki yazmaya başlamışım. Yeni bir dünyanın kapılarını açmakla beraber çok güzel insanları tanımama da vesile oldu.
Nice yıllara diyerek bölümü paylaşıyorum!
Keyifli okumalar ;)
İyi /kötü yorumlarınızı bekliyorum. Benden fikirlerinizi ve şu, ufak yıldızı parlatmanızı esirgemeyin :)
Çokça öptüm!***
İletişim:
Facebook Yazar Sayfası: Hayat-I Roman
Facebook Okur Grubu: Nurhayat Turna Okurları
Twitter: sonsayfasihayat
İnstagram: sonsayfasihayat...
Araba son sürat ilerlerken kalbimin kıçıma inip tekrar yerine ulaşması saniyelerini almıştı. Korkudan ecel terleri döküyordum. Max'in lafına uyup başını belaya soktuysa bundan kıçını hayatta kurtaramazdı. Kafamda türlü türlü senaryolar üretirken titrek bir ses dikkatimin tamamını üzerine çekmişti.
"Edmond..." hızla Julia'nın elindeki telefonu kapıp kulağıma götürdüm.
"Seni aptal! Eşek kafalın! Nerdesin, hangi cehenneme, hangi kuytu deliğe girdin Tanrı aşkına Edmond. Seni elime geçirdiğimde parçalara ayıracağım, beni korkutmak neymiş o zaman anlayacaksın." dedim hıçkırıklarımın arasında.
"Edmond.. Ne önemliymişsin sen.." sesi zihnine sızarken afalladım. Karşıdan gelen tanımadığım ses konuşmaya devam ederken ipin ucunu kaçırdım. Telefonu kulağımdan çekip ne diyeceğimi şaşırarak baktım boş boş ekrana. Tekrar kulağıma götürdüğüm telefona hırladım.
"Kimsin sen ve Edmond'un telefonu sende ne arıyor!" dişlerimi sıktım. "Bana baksana sen. Sümüklü bamya.. Her kimsen eğer onun kılına zarar verirsen emin ol dünyadan da kaçsan uzaya da gitsen hangi cehenneme gidersen git seni bulur ve kendi çişinde boğarım."
Evet. Gerçekten yapardım. Hele ki bu sinirle tüm sülalesini çişiyle boğardım. Sinirden kaskatı kesilirken vücudumu saran soğuk dalgaya bıraktım kendimi. Benim çıkışıma diyecek bir şey bulmamıştı ki hattın ucundan gelen ses değişti. Edmond. Duyduğum O'na ait olan sesle gevşedim.
"Mandy.. Bebeğim dinle beni," diyordu aptal. Korkudan burada ben ruhumu teslim ederken, beyfendi gayet rahattı.
"Asıl sen beni dinle.." diye çemkirdim. "Hangi cehenneme kayboldun sen! Öldüm burada, meraktan deliye döndüm. Neredesin sevgilim, Tanrı aşkına söyle, tam olarak neredesin? Bak ben geliyorum..."
"Sakın." diyerek sözümü sertçe kesti. "Bak, bebeğim, dinle. Bizi burada alıkoymadılar, kendimiz duruyoruz. Bir de ben, özledim. En çok kokunu, boynundan öpmeyi. Ah bir de pasta, annemin pastalarını."
Yutkundum. Hıçkırığım boğazıma takılırken beni görüyormuş gibi başımı aşağı yukarı salladım. Edmond'du bu, sevdiğim, ait olmayı istediğim adam. Telefonu kapatıp kuzenime döndüm.
"Carl.." diye ruhsuzca mırıldandım. "Durdur arabayı.. Orada değillermiş.." Benim çıkışımla beraberinde herkeste oluşan şaşkınlığa bir son vererek konuşmama devam ettim. "Eski kulübede değiller.. Onlar deniz fenerinden sola sapan sarp uçurumların oradalar. Bir keresinde Max bana oraya Edmond'la beraber annesinin yaptığı pastaları yememek için gittiklerinden bahsetmişti ve şu an onların başı gerçekten belada." dedim telaşla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Sevgilim | Sahte Serisi #1
Teen FictionBen; Bana kurduğum Dünya'da sahteliklerle doluyum... Gerçek olmasını canla başla istediğim tüm karmaşalarıyla beraber 'sahte' bir oyunda başrolüm! -Nurhayat Turna