Sevdiğim müzik gruplarının başının çeken Avenged Sevenfold'in birçok şarkısını ezbere bilirdim ama aralarından bir tanesi vardı ki anlatılan sözler düşüncelerimin doğruluğunun kanıtıydı. Beast And The Harlot şarkısında 'Altından yapılmış, parlayan bu şehir, masumiyetten çok uzak.' söylemi okulu anımsatır durur. Tabi ki okul altından yapılmamıştı ama masumiyetini kaybedenlerle doluydu. Bu bedenlerin masumiyetinden çok zihinlerin masumiyet yoksunu olmasıydı.
Yarım saat öncesinde gerçekleşen büyük(!) kavga sonrası sınıfın kapısından içeri girerken herkesin gözleri üzerimdeydi. Bense sessiz bir şekilde yerime geçerken 'bu gün daha başıma ne gelebilir ki' düşüncesi kafamda dolaşıp duruyordu. En arka yerime kendi krallığıma geçerken Carl ve Sera benim tam tersime gelecek şekilde pencere tarafında oturuyorlardı. Bingo! Ben tek tabanca takılıyordum. Orta sıranın en arka tarafında... Hani kimsenin gelip oturmayacağı, gelenin burun kıvıracağı yere. Ben kendi düşüncelerime dalmışken sınıfı derin bir sessizlik kapladı. Oysa benim sınıfa adım atmamla başlayan uğultu bir kaç dakika öncesinde kalmıştı. Çantamı kurcalamaya ara vererek başımı kaldırdım. Ne acı ki sınıfa prens hazretleri Edmond kalası girmişti ve benim başımı kaldırmamla göz göze geldik. Şaşkınca irileşen kahverengi gözlerimi kırpıştırırken göz göze gelme olayı can sıkıcı boyuta ulaşıyordu. Aslında bu bile isteye yapılan bir eylemden çok rast gele gelişen bir durumdu. Kafamda parlayan ampulle dolgunluğundan sıkıntı yaşadığım dudaklarım aralandı. Aaa bir dakika! Edmond ile benim ortak dersimizin olduğunu bilmiyordum ve... Ve... Her neyse... Dediğim gibi kimin umurundaydı. Başımı iki yana sallayarak derin bir nefes aldım. Normalde başlaması gereken ders ilerleyen dakikalara sarkarken göz ucuyla fark ettiğim kürsüde çantasına gömülmüş bir başka kadın vardı. Üzerinde durmayarak bakışlarımı önüme çevirdim. Derse gecikmeli olarak girdiğimiz için ki benim sayemde olduğunu tüm okul biliyordu, ceza alacağımıza yüzde yüz emindim. Ve o cezanın ne zaman geleceğini beklemekteydim. Çaprazıma oturan Edmond bilmem kaçıncı kötücül bakışlarını bana atarken ben bizimkilere taraf döndüm. Düşününce alacağımız ceza hafif olacaktı ama üç kişilik bir ceza cidden korkunç gözüküyordu gözüme. Tamam, Sera ile ölümüne de gidilir fakat aynı şey Edmond için geçerli değildi. Bu üçlü arasında Edmond aptalının olması biraz sakat bir durumdu, tabi bu onu ilgilendirir. Beni değil! Neyse ki korkulan olmadı Bayan Diktatör diye tabir ettiğimiz İngiliz Edebiyatı ders öğretmeni ve aynı zamanda okul müdiresi Nicheil Nene yerine daha uysal biri duruyordu. Müdür Nene sürpriz yumurtadan çıkan en çirkin oyuncak olacaktı ki kız olmasına rağmen ailesi ona Nicheil ismini vermişti. Merakıma yenilip az araştırmamıştım bu ismi ama karman çorman bir anlam yerin 'sıradan' ibaresi çıkmıştı karşıma. Aslında sıradanlıktan çok 'çirkin' olmalıydı anlamı! Derince bir nefes eşliğinde boğazını temizleyen İngiliz Edebiyatı... Aha! Yeni bir eğitim neferimiz vardı artık. Gözlerim irileşirken kadına baka kaldım. Bir şaşkınlık daha! Bu kadın genç ve güzeldi. Hem de çoğu kızı ağlatacak çoğu erkeği süründürecek türde bir güzellikti bu. Aklıma ağabeyim geldi her ne hikmetse, görse nevrinin döneceğine, üzerine atlayacağına -tabi sevgilisi olmasaydı bu durum geçerli olurdu- bahse girerdim. Ayıptır söylemesi ağabeyim yakışıklı adamdır benim. Ben bu düşüncelerle cebelleşirken ismimin bir kez daha söylenmesiyle yerimden sıçradım. Tabi bunu gören sınıfımızın ve okulumuzun en önde bayrak tutan baş süprüntüsü Julia tereddütsüz lafa karışarak benimle uğraşmaya soyunmayı seçmişti ve benim yine sinirlerimi zıplatmıştı.
Onunla laf dalaşına girip değerimi düşüreceğime sessizliğimi koruyup yeni İngiliz Edebiyat öğretmenine yani Bayan Taş'a döndüm. Yerimden zıplarcasına ayağa kalkarken "E-efendim!" diye kekeleyebildim. Zihnimde kıs kıs gülen bana çamurlu ayakkabımı fırlattım. Ben sakinliğimle ayakta dikilirken kadının gözlerinin içine bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Sevgilim | Sahte Serisi #1
Teen FictionBen; Bana kurduğum Dünya'da sahteliklerle doluyum... Gerçek olmasını canla başla istediğim tüm karmaşalarıyla beraber 'sahte' bir oyunda başrolüm! -Nurhayat Turna