Giriş ~Aslında ben.

10.8K 178 80
                                    

Dünya'nın yuvarlak oluşunu, daha doğrusu bilim adamlarının açıklamalarıyla kutuplardan basık, ekvatordan şişik olduğunu biliyorduk hepimiz. Doğduğumuz andan itibaren yuvarlak Dünya'dan çektiklerimiz eğitim öğretim dönemimizde zulüm mertebesine yükselip Çinlilerin özel imalatı işkenceleriyle süslenmişti. Ve biz öğrenci milleti; özellikle lise son tayfası bu zor dönemden geçerken türlü uğraşlar, akıl yoksunu oyunlara bulaşırdık. Derslerin ağırlığı, Kin Kon-g'a özenen elde tavalı annelerin baskısı, umursamaz babaların burun kıvırmaları derken işin içine 'Ben anlamam!' formunda dolanan ağabeyler de dahil olduğu zaman kıtaları aşan Türk Fıkraları'na dönüyordu olaylar zinciri. Tabi unutulmaz dostluklar, umursamaz kuzenler de ortaya karışık bir pizza gibi sunulmaktaydı önümüze.

Dünya dedim de ben asıl kader denen o mendeburdan bahsetmeliyimdir! Kör gözlü, dişlek olan, burnu kanca, kambur bunak kader her zaman olduğu gibi kolladığı fırsatı yakaladı mı yaktı çıranızı. Hem de öyle böyle değil. Hani ateşe atılan annenizin en sevdiği kırmızı elbiselerden vardır ya, olayın üstüne gelince feryat figan eden, tam da ondandı işte. Çatır çutur derken kafaya şaplak peşine totoya tekme yer otururdun o vurulan yere.

Lafı uzatmadan diye nokta koymalıyım deniz olan dertlere. Bu arada kendimi anlatayım size!

'Ben' diye başlamalı uzun soluklu hikayeme... Açıklaması da anlatması da satırların, sayfaların belki de ciltlerin aldığı kah komik kah dramatik bir vukaattım ben! Hayat koşuşturmasında yorgun düşen bedenim, korkularım, kaygılarım, pişmanlıklarım-la beraber umursamaz bir havam, vurdumduymaz bir kişiliğim.... Sahte ile gerçek arasında sıkışmış bir ruh, hangisi doğru hangisi yanlış olduğunu kıtlık çerçevesinden anlayamazdım. Adım atsa acabaları peşimde sürüklerdim ben. Durduk yere bunalan, o durmadık yerde sebepsiz kahkaha atan çatlak.

Hayata garip diyorum ya ben hani, düşündüğüm zaman garipliğin dik alasını burnu kopuk eski tavşanım gibi sürüklermişim de haberim yokmuş.

Koca bir boşlukta karanlık... Yok yoook! Hayır, koyu, kopkoyu bir mavilik bu... Evet evet! Karanlığa yakın denebilecek bir mavilik ve peşine tozpembe hayalleriyle mutlu ve huzurlu bir ben. Yalnızlık belki birçok insanın isteyebileceği bir yalnızlığa sahip... Tamam, kalabalık bir etrafa sahip oluşum ve benle özdeşmiş bir yalnızlık diyelim şu işe... Sevdiklerim ve sevmediklerimle beraber.

Kimsenin bilmediği bir tepelikte etrafımda kuş cıvıltıları yemyeşil yeryüzü, buna tezat oluşturmayan masmavi bir gökyüzü... Oturmuş, hatta o güzelim yeşilliğe bedenimi bırakmış bir biçimde gökyüzünün pırıltısını izliyordum. Evet, kulağa oldukça hoş geliyor biliyorum ama bunun gerçek olma olasılığı ile sahte olma olasılığı aynı derece. Yani ben bana kurduğum Dünya'da sahteliklerle doluyumdur...

Gerçek olmasını canla başla istediğim tüm karmaşalarıyla beraber sahte bir oyunda başroldüm!

Sahte Sevgilim | Sahte Serisi #1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin