Uzun bir ara oldu biliyorum ama geldim en nihayetinde. Bir kaç bölüm sonrasında ilk kitap finalini okuyacak ve ikinci kitaba başlayacağız. Benden duygu ve düşüncelerinizi eksik etmeyin 😊😊
Keyifli okumalar 😘😘İletişim:
Facebook Yazar Sayfası: Hayat-I Roman
Facebook Okur Grubu: Nurhayat Turna Okurları
Twitter: sonsayfasihayat
İnstagram: sonsayfasihayat
..."Ne yani! Sen. Benim. Söylediklerimi yapmamak için direniyorsun, öyle mi, Sera?" cümlemin soru vurgusu karşısında kaşlarını çatan arkadaşıma uzandım. Sarı saçlarının dağınıkça sardığı kafasına doğru son derece nazik(!) bir darbe yerleştirirken şaşkın bakışları üzerimdeydi. Gözlerimi kocaman açtıktan sonra devirip içten bir of çektim.
"Tamam vazgeçtim! Kendi işimi kendim halledebilirim," burnumu kendimi beğenmişçe kaldırmış, sert bakışlarıma bir son vermişken ruhsuz arkadaşımdan tık yoktu. Sera'nın konuşmasına fırsat vermedim bu yüzden. Topuklarım yeri dövercesine -aslını söylemem gerekirse tepinerek- yanından uçarcasına uzaklaşırken hasta olmayı başaran sevgilime çorba pişirmek için yola koyuldum. Sağlam istihbaratlardan aldığım haberle sahilde sabahlayan Edmond geçe kafayı bulup adımı bağıra çağıra çığırırken ayağının kayması sonucu serin sularla buluşmuş ve üşütmüştü. Yazııık! Değil mi? Kıyılmazdı benim, mavi gözlerinde eridiğim sevgilime.
Okul binasından koşar adım uzaklaşırken önüme gelen ilk taksiyi durdurdum. Açtığım kapıdan kendimi içeri atarken sevgilimin evinin adresini verip geriye yaslandım. Muhtemelen ailesinin yanında değildi, kendi bekar evinde hastalıktan kırılıyordu. Derin bir nefes sonrasında çantama sarılıp telefonuma yapıştım. Malum, sahte bile olsa sevgilinizi aramanız en doğal hakkınızdı, değil mi?Bir çaldı. İki çaldı. Üç çaldı. Dört çaldı... Ama cevap veren olmadı. Telefonu tam kapatacaktım ki sevgilimin yorgun sesi hattın diğer ucundan geldi.
"Mandy," sesinden anlayabildiğim kadarıyla ya uykusundan etmiştim ya da hastalıktan dolayı boğuk çıkıyordu.
"Edmond, sana geliyorum. Annemin hastalık anları için yaptığı Acil Kurtarma Çorba'sından yapacağım," ani bir girişle başladığım cümleme aldığım karşılık derin bir öksürüktü. Ona seslensem de girdiği krizden sağ çıkmasını beklemekten başka bir şey gelmiyordu elimden.
"Yoo.. yoo Mandy gerek yok, bal köpüğüm gerek yok gerçekten. Boş yere yorulmanı istemem!"Sesi mi yükselmişti onun?
Kulaklarımda yankılanan telaşlı cümlelere kaşlarımı çattım. "Hayır," dedim terslenerek "Zaten geldim sayılır. Beş dakika sonrasında kapının girişinde olurum. Sen kalk ve kapıyı aç bana, yoksa evi başına yıkarım."Sesi soluğu gitti. Zaten sonrasında telefon kapandı. Telefonun kapanmasının nedeni Edmond'un görüşmeyi sonlandırması değildi, kahretsin! Şarjım bitmişti. Taksi Edmond'un evinin önünde durduğunda tutarı sordum. Bıyığı yamuk gencin miktarı söyledikten sonra garip bakışları altında cüzdanımdan fazladan para çıkartarak uzattım. Açtığım kapıdan aceleyle inerek arkama bakmaksızın, binaya doğru yürümeye başladım. Morali bozuk ya da hasta olduğunda, aslında fırsatını bulduğu her anda Sean ile kaldıkları bu evde alıyordu soluğu. Ailesinden ayrı bir evinin var oluşu bazı anlarda iyi bile oluyordu. Yüzümde oluşan gülümsemeyle beraber otomatiğin tatlı 'tık' sesini duyup kapıyı ittirdim. Merdivenleri tırmandıktan sonra Ednomd'un dairesinin önüne geldim. Elimi uzattıp zili basacağım sıra kapının açılmasıyla duraksadım. Edmond'un o ölünesi mavi gözleriyle buluşmuştu hasret yüklü gözlerim. Ne kadar da özlemiştim oysa. İç çektim. Gözlerimi gözlerinden ayırıp üzerine diktiğimde ufak bir çığlık attım. Hasta haliyle yarı çıplak bir şekilde karşımda duruyordu.
"Sen çıldırdın sanırım! Üzerinde neden bir şey yok?"Alel acele içeri girip çıplak tenine dokunma fikrini aklımın en arka taraftaki karanlığa tıkarken koluna yapışıp odasına sürüklemeye başladım.
"Dur Mandy.. Sadece terlemiştim ve üzerimi değiştiriyordum. Panikleme sen." dedi kırık ve sakin bir tonda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Sevgilim | Sahte Serisi #1
Teen FictionBen; Bana kurduğum Dünya'da sahteliklerle doluyum... Gerçek olmasını canla başla istediğim tüm karmaşalarıyla beraber 'sahte' bir oyunda başrolüm! -Nurhayat Turna