Uyandığımda neredeyse öğlen olmuştu.Yatakta kendi kendime oyalanıp kalktım.Evde kimse olmadığı için kahvaltı hazırlayan da yoktu.Dolapta bulduğum çubuk kraker ve meyve suyuyla kahvaltımı yaptım.Bugün dersim olmadığı için okula gitmeyecektim.Buğra annesiyle buluşacak,inek kızımız Serra ders çalışıyor,bende sıkıntıdan ölüyorum.Güzel plan.Sıkıntıyla nefesimi dışarıya üfledim ve salona geçtim.Biraz saçma sapan sabah programlarını izledim.Biraz falan sanıyorum ama baya bir zaman geçmiş.Odama geçip tüm dolabımı baştan aşağıya döktüm ve bomboş bıraktım. Kirlileri,temizleri ayırdım önce.Sonra da katlayıp yerleştirdim. Giymediklerimi,bana küçük gelenleri falan ayırdım.Bu işin bu kadar zaman alacağını tahmin etmiyordum ama yaklaşık 2 saat sürmüştü. Sıkıntı dolu bir yarım saat daha geçirip kitaplığımı düzeltmeye karar verdim.Dolabım gibi orayı da bomboş kalacak şekilde ayarladım.Önce kitaplığın tozunu aldım,sonra kitapları düzenli bir şekilde yerleştirdim.Aslında bir şeyler yaparken oyalanıyordum ve saatin farkında olmuyorum.Kitaplık da bitince gerçekten oturup ne yapsam diye düşündüm.Uzun bir arayıştan sonra bulduğum elektrikli süpürgeyle odamı temizledim.Odam ne fazla geniş ne fazla küçük olduğu için yine rahat 1 saatim gitmişti.Odamda bir kaç şey daha yapıp saate baktım.Saat çoktan 18:00 olmuştu.Ilık bir duş alıp çıktığımda annemin gelmiş olduğunu fark ettim.
"Anne!" diye bağırdım odamdan.
"Efendim?" dedi odama gelip.
"Naber gülüm?" dedim dalga geçerek.
"Kızım..."
"Tamam anne tamam.Sakin ol herkes bize bakıyor." kafasını olumsuz anlamda sallayıp odadan çıktı. Bende üzerimi giyinip arkasından gittim.Mutfakta yemek yapıyordu.Ben telefonumla uğraşırken annem bir şeyler anlatıyordu.Şarjım bittiğinde el mahkum annemi dinlemek zorunda kaldım. Hastanede ki ilginç bir olayı anlatıyordu.
"Adam geldiğinde hocamız adama kanser teşhisi koydu.Yaklaşık 7-8 ay geçti adamın durumu daha kötü oldu.Tedaviye cevap vermiyor falan.Bütün hastane seferber oldu sorunu çözmek için.Bil bakalım ne oldu?"
"Nereden bileyim?"
"Of iyi.Adam kanser falan değilmiş,yanlış teşhis koyulması yetmiyormuş gibi yanlış tedavi yapılmış. Adam öldü."
"Oha!" dedim birden.
"Eylem!"
"Bu ne biçim hastane!" dedim yüzümü buruşturarak.Bir Nurella olmasam da azıcık oldu gibi.Annem başka şeyleri de anlatmaya devam ederken bende dinliyormuş gibi yapıyordum.
"Hadi yardım et beraber masayı hazırlayalım.Baban gelir birazdan." kalkıp anneme yardım ettim ve birlikte masayı hazırladık.Salak salak oturup annemi dinlemek yerine telefonumu şarja taksam şimdiye açılmıştı.Odama gidip telefonu şarja taktım ve geri mutfağa geldim.Kapı çalınca gidip açtım.
"Hoşgeldin baba." dedim sırıtarak.
"Hoşbulduk." deyip içeriye geçti.Odasına gidip üzerini değiştikten sonra yanımıza geldi.Ailecek akşam yemeği yedik.
"Buğra ne yaptı? Konuştunuz mu?" dedi annem.
"Bugün annesiyle buluşacaktı işte daha konuşmadık bilmiyorum." dedim omzumu silkerek.Bir mesaj bile atmamıştı.Anneyi bulunca tabi.Ay saçmalama Eylem çocuk yıllardır annesiz bırak da özlem gidersinler.
"Sen arasana." dedi babam.
"Şimdi rahatsız etmek istemiyorum ya o müsait olunca arar."
"Sen bilirsin." yemek bitince odama gidip telefonumu elime aldım.Cevapsız arama görünce heyecanım artmadı değil yani.Buğranın aradığını görünce istemsizce yüzümdeki gülümseme genişledi.Hemen geri aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Teen Fiction"Neden beni izliyorsun?" dedi tek kaşını kaldırıp.Buna vereceğim cevabı düşünmem lazımdı sanırım. Oysa ki ben onu bize yemeğe davet edecektim.Şu halime bak.Derin bir iç çektim ve dilimin ucunda ne varsa söyledim. "Bilmiyorum.Ben sana bakmaktan kendi...