17.Bölüm

162 10 1
                                    

Bölüm Şarkısı:Gizem Karaca-Gitme Adamım

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda yanımdaki koltukta Serra vardı.Belli bir noktaya dalmıştı ve en az benim kadar üzgün görünüyordu.Pencereden görünen havaya göre çoktan akşam olmuştu. Doğrulmaya çalıştım ama kendimde o gücü bulamıyordum.Ben bu haldeyken Buğra nasıldı acaba?

"Serra.." dedim kısık sesimle.Uyandığımı fark etmemişti.

"Canım iyi misin?" deyip oturduğu krem rengi koltuktan kalktı ve yanıma geldi.

"İyiyim ben.Buğra nasıl?"

"Buğra ameliyattan çıktı ama yoğun bakımda."

"Onu görmek istiyorum."

"Üzgünüm hiç kimseyi almıyorlar dışarıda onu görmek isteyen bir çok insan var."

"O zaman onların yanına gidelim.Böyle kendimi kötü hissediyorum."

"Hemşireyle konuşup geliyorum." deyip odadan çıktı ve kısa bir süre sonra hemşireyle geri döndü. Hemşirenin saçma sapan sorularına cevaplar verip ayağa kalktım. Serra'nın da yardımıyla odadan çıktım ve asansör yardımıyla bir alt kata Buğra'nın yanına indim.Koridorun sonlarına doğru tanıdık yüzler görmüştüm.Yanlarına doğru hızlı adımlarla gittim.Nursel teyze hemen geldi ve bana sarıldı. Begüm duvarın dibinden kalkmamıştı ama hıçkırıklarını duyuyordum. Buğra'nın arkadaşları da vardı koridorda.Akrabalarına selam verip boş sandalyeye oturdum.

"İyi misin?" diye sordu Nursel hanım.Kafamla onaylayıp karşımdaki kapıya baktım.Benim sevgilim gülerek çıkacaktı o odadan.

"Ne diyorlar?" diye ortaya bir soru attım.Merakla kimin cevaplayacağını beklerken Çınar konuştu.

"Hayati tehlikesi devam ediyor.Uyanmasını beklemekten başka çareleri yokmuş." derin bir nefes alıp kafamı soğuk duvara yaslayıp gözlerimi kapattım.Koridorun ucundan gelen sesle tekrar gözlerimi açtım.Annem yüzünde tarifsiz bir ifadeyle bana doğru koşuyordu.İyi olduğumu kanıtlamak için ayağa kalktım.Gelip bana sıkı sıkı sarıldı ve bir sürü soru sordu.Sorulardan sıkıldığımda yavaş adımlarla yanlarından ayrıldım ve bahçeye çıktım.Yağan yağmur eşliğinde banklardan birine oturdum.Okulun bahçesindeyken Buğra yağmurda oturuyordu.Yanına gidip oturmuştum ve bana yağmurda ağlayınca gözyaşlarının görülmediğini söylemişti.Tıpkı onun yaptığı gibi gözyaşlarımı serbest bıraktım.Kendime bir söz verdim.Burada ağlayabildiğim kadar ağlayacaktım ve hastane kapısından girdikten sonra bir daha asla ağlamayacaktım.Buğrayı kaybetsem bile.Her şeyi göze alarak gözlerim ağrıyana kadar ağladım ve sonunda kalkıp içeriye girdim.Aceleyle üzerime taktığım gri kazağım ve siyah pantolonum su içinde kalmıştı.Her yerimden sular akarken insanlar bana hayretle bakıyorlardı.Yukarıya çıkıp koridorda ilerleyip kalabalığa karıştım.

"Eylem!" diye bağırdı beni gören Serra.Tüm bakışlar bir anda beni buldu ve hayretle bakmaya başladılar.

"Kızım kafayı mı yedin?" diyerek çıkıştı annem.

"Evet." deyip gülümsedim.Annem hazırlıklı gelmişti.Kıyafetlerimi Serra'ya verip bana da başıyla işaret yaptı.Serra ile odanın birine girip üzerimi değiştirdim.Saçlarımı tepeden bir topuz yapıp çıktım.Serra defalarca nasıl olduğum hakkında sorular sormuştu ve ben hepsine olumlu cevap vermiştim.Tekrar eski yerimize döndüm ve annemin yanına oturdum.Kısa bir süre sonra genç bir doktor odaya girdi ve çıkıp konuşmak için bize doğru geldi.

"Geçmiş olsun." deyip içten bir şekilde gülümsedi.

"Durumu nasıl?" diye atladım hemen.Doktor kaşlarını kaldırarak kısa bir süre beni süzdükten sonra konuştu.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin