Lütfen burayı okumadan geçmeyin :)
Wattpad de hikaye yazmaya başladığımda büyük bir hedefim yoktu, kendi çapımda rahatlamak için yazıyordum ama daha sonradan ilk hikayem 3K'ya ulaştı. Bu benim için şaşırtıcı olsa da içimdeki bir heyecanla başka hikayeler yazmaya başladım. Rüya benim için özeldi, her bölümünü içime sindirene kadar detayla inceliyordum. Beklediğim başarıyı elde edemediğim için final yapmak zorunda kalmıştım. Birden aldığım mesajlar, yorumlar ve vote sayısı beni şaşırttı doğrusu. Ben eften püften bir yazar olduğumu kabullenmişken gelen mesajlarınız benim için bir umut oldu. Okuldan geldiğimde Rüya için yeni bildirimler görmek beni daha fazla heyecanlandırıyordu. Rüyayı incelerken 1,5K olduğunu gördüm ve sahiden inanamadım. Uzatmak istemiyorum, desteklerinizi için teşekkür ederim. Bölüm sonunda görüşmek üzere :)
***
Yılların geçmesi uyuşukluğumun azalması anlamına gelmiyordu. Yine her sabah yatakta homurdanıyordum. Annem olsaydı ne yapıp eder beni mutlaka uyandırırdı ama ayrı evde yaşamayı ben istemiştim ve sonuçlarına katlanmak zorundaydım. Susmak bilmeyen alarmı kapatıp gözlerim yarı açık bir halde doğruldum. Bütün gün yapacaklarım hakkında bir plan yapmaya çalışsam da henüz açılmamış beynim buna izin vermiyordu. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp bir kaç dakika halıyı inceledim. Uyku halinden kurtulup yataktan kalkarak küçük banyomuza girdim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttikten sonra mutfağa girdim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Ekmek kızartma makinesinden ekmekleri alıp masaya yerleştirdikten sonra oturup afiyetle yedim. Kahvaltıdan sonra odamı toplarken kapı çaldı. Birini beklemediğim için merakla açtım.
"Serra hanım?" dedi postacı gözlerini kısarak.
"Ben ev arkadaşıyım, buyurun.."
"Adına gelen bir posta vardı, siz mi teslim alacaksınız?"
"Olur." diyerek portmantoda asılı olan çantamdan kimliğimi çıkartıp adama verdim. İmza karşılığında elindeki küçük paketi alıp içeriye girdim. Serra sabah sporundan gelene kadar meraktan ölmüştüm.
"Ne olacak Eylem ya, annem bir şeyler yollamıştır." diyerek beni geçiştirmeye çalıştı ama yemedim tabii.
"Tamam aç, bakalım.."
"Ya özelse?"
"Serra sen bunca yıldır benden hiçbir özelini saklamadın ki..." dedim dudaklarımı sarkıtarak.
"Ne bu çocuksu tavırlar? 25 yaşına geldin Eylem, öğretmen oldun." gözlerimi devirip kollarımı göğsümde kavuşturdum.
"İyi.."
"Ben bakacağım, önemli değilse sana da gösteririm olur mu?" dedi alttan almaya çalışarak. Gülümseyerek başımı salladım. Odasına girip bir süre oyalandı. Döndüğünde neşesinin olmadığını fark ettim. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
"Ne oldu? Kim göndermiş?" dedim merakla.
"Önemsiz biri." dedi omuzlarını silkerek. Sesi boğuk gelmişti ve girerken ki neşesi kaybolmuştu.
"Önemli değilse göstereceğim dedin.."
"Eylem, gösteremem, önemli.."
"Ama az önce de önemsiz dedin." dedim kafam karışmış bir halde. Buruk bir gülümseme ile ellerimi tuttu.
"Biraz önemli, biraz önemsiz."
"Peki, kahvaltı yapacak mısın?"
"Hayır, Çınar bekliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Teen Fiction"Neden beni izliyorsun?" dedi tek kaşını kaldırıp.Buna vereceğim cevabı düşünmem lazımdı sanırım. Oysa ki ben onu bize yemeğe davet edecektim.Şu halime bak.Derin bir iç çektim ve dilimin ucunda ne varsa söyledim. "Bilmiyorum.Ben sana bakmaktan kendi...