24.Bölüm

137 8 0
                                    

"Eylem..." cidden sıkılmıştım artık.Buğralar da daha fazla kalamayıp rahatlamak için eve gelmiştim ama kilitlediğim kapıma hiç ara vermeden vuran Serra buna izin vermiyordu.Yorganın altında iki büklüm bir şekilde gözyaşlarımı akıtırken Serra'nın kapıyı kırmasından korkuyordum.Hiçbir şey anlamamıştım ve nasıl olduğunu bilmesem de aşağıda karşılaşmıştık.Verdiğim sözü yok sayıp ağlamama devam ettim.Evin zili çalınca Serra kapıdan uzaklaştı ve gidip kapıyı açtı.Kısa bir süre sonra aynı hareketi annem yapmaya başladı.

"Eylem aç hadi bebeğim."

"Eylem nazlanma annen geldi bak."

"Ne zamandır içeride?" diye Serra'ya sordu annem.

"Yarım saati geçti."

"Anlatmadı mı?"

"Hayır.Kendine bir şey yapmasından korkuyorum." ben buradayken hakkımda dedikodu yapmaları ilginç doğrusu.Kendime bir şey yapma fikri cazip gelse de vazgeçtim.İlaçla kendimi zehirlesem midem yıkanınca kendime geleceğim,bileklerimi kessem ben ölmeden hastaneye yetiştirirler.En iyisi Buğra gibi trafik kazası geçirip hafıza kaybetmek bence.

"Anneciğim..." diye yalvarır bir tonda konuştu annem.Yorganın altından çıkıp derin bir nefes aldım. Her nefes alışımda daha da canım acıyordu.Camın kenarını gidip perdeyi hafif açarak aşağıya baktım. Herkes gayet normal bir şekilde gününü geçiriyordu.Sinirlenip perdeyi kapattım ve çantamı açıp içinden Buğra için hazırladığım albümü çıkardım.Her bir sayfaya bakarken daha fazla ağlıyordum. Bütün fotoğraflar bittiğinde evlenme teklifi ettiği videonun olduğu CD çıkmıştı karşıma.Albümü sinirle kitaplığıma doğru fırlattım.Orta raftaki bütün kitaplar yere düşerken parkenin de etkisiyle aşırı derecede ses çıkmıştı.

"Eylem!" diye bağırdı Serra.Sesi o kadar ürkek çıkmıştı ki bir an ben bile kendime bir şey oldu sandım. Yine umursamadan bilgisayarımın başına gidip videoyu açtım ve izlemeye başladım.1 ayda defalarca izlemiştim ve artık ezberlemiştim.İki video da bitince ayağa kalkıp yatağıma doğru ilerledim.Sonra vazgeçip durdum.Ne yapmak istediğimi gerçekten bilmiyordum.Filmlerde genelde ortalığı kırıp dökünce rahatlıyorlardı.Denesem ne zarar gelir ki? İlk önce kitaplığıma yönelip çığlıklar atarak bütün ders kitaplarımı,romanlarımı ve daha bir çok şeyi yere fırlattım.Sesim annem ve Serra'nın sesini bastırıyordu.

"Neden?" diye sayıklamaya başladım.Arka arkaya defalarca 'neden?' diye bağırmıştım.Odanın kapısının sesiyle kendime geldim.Boş bakışlarımı kapıya yöneltince Çınar'ın kapıyı kırdığını anladım. Serra koşarak yanıma gelip sıkıca bastırdı beni göğsüne.Tüm nefesimi tükettiğim için ne konuşacak ne de ağlayacak gücüm kalmıştı.Etrafa bakınca odamın hırsız girmiş gibi göründüğünü fark ettim. Burayı toplamak zor olacaktı.

"Eylem..." diye fısıldadı Serra.Kendimi geri çekip yatağa oturdum.Gözyaşlarım sessizce akmaya devam ediyordu.Annem ne yapacağını bilemez bir halde odanın ortasında kalmıştı.Çınar ise kapının eşiğinde rahatsız etmek istemezcesine bekliyordu.Serra'ya baktığımda gözlerinin kırmızılığından ağladığını fark ettim.Acaba ben nasıldım? Kuruyan dudaklarımı yalayıp ıslattıktan sonra gözlerimi kapadım.Nefes alacak gücüm bile kalmamıştı.

"Kızım." diye sonunda kendini toparlayarak annem geldi yanıma.Yere diz çöküp ellerimi tuttu. Gözlerimi yavaşça açıp anneme baktım.O da ağlamaya başlamıştı.

"Başka birine aşık olmuş." diye fısıldadım zorlukla.Her kelimede duraksayıp konuşmuştum.Bu gerçeğe ben bile inanamazken başkasının inanmasını beklemiyordum.Annem ve Serra anlaşmış gibi gözlerini kocaman açarak bana baktılar.Kafamı yere eğip halının desenin izlemeye başladım. Küçükken sınavlardan düşük aldığımda ya da kötü karne getirdiğimde azar yerken aynı taktiği kullanıyordum.Şimdi ise...Keşke tek derdim kötü karnem olsaydı.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin