19.Bölüm

151 10 1
                                    

Boş boş etrafıma bakmaktan sıkılmıştım.Bir an önce ne olacaksa olsun istiyordum.Salak doktorun salak cümleleri beni bunaltmış kendimi hastane bahçesindeki banka atmıştım. Kendimce sakinleşmek istiyordum ama kalbimdeki acı buna izin vermiyordu.Ağlamak,bağırmak,haykırmak istiyordum ama boğazımdaki yumru engel oluyordu.Ne zaman işler yoluna girecekti? Derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım.Bir çift mavi gözle karşılaşınca nefesim kesildi.Odasının büyük camından onu beklediğim koltukta oturmuş bana bakıyordu.Gözleri boştu,ifadesiz.Ne o gözlerini çekiyordu üstümden ne de ben.Kısa bir süre sonra gülümsedi.Ama o da boş ve ifadesizdi.Pes edip dolan gözlerimi ondan ayırdım. Başımı yere eğip tutmakta zorlandığım bir kaç damla yaşı akıttım.Sessizce,yavaşça süzülerek aktı yanağımdan.Bu kadar çabuk mu pes edecektim? Pes etmek zorundaydım belkide.Hayır değildim.

"Eylem.." fısıltıdan farksız sesin sahibine çevirdim bakışlarımı.

"Senin hasta yatağında olman gerekiyor.Ne işin var burada?"

"Hava almak istemiştim.Oturabilir miyim?" yanımdaki banka hızlıca bakıp bakışlarımı yeniden onunla buluşturdum.

"Tabii." gülümseyerek yanıma oturdu ve az önce yaptığım gibi etrafı izlemeye başladı.

"Seni ben ağlatıyorum değil mi?" boş anıma denk gelmişti.

"Efendim?" diye yineledim.

"Ağlamanın sebebi benim,üzülmenin de.Öyle değil mi?" hiçbir şey demeden arkama yaslanıp derin bir nefes aldım.Ne hayır diyebilirdim ne de evet.Onu üzecek davranışlardan kaçınmalıydım.O beni paramparça ederken ben onun iyiliğini düşünmeliydim.Gri bulutlar üzerimize çökünce üşüdüğümü hissettim.Tüylerim saygı duruşuna geçerken Buğraya baktım.Hala cevap beklercesine bana bakıyordu.

"Hava serinledi yukarıya çıkalım mı?" dedim nazik bir dilde.Bir kaç gün önce evlenme teklifi alıp boynuna atladığım adama şimdi bu kadar mesafeli olmak...

"Cevabını duymak istiyorum." diye diretti.Anlaşılan inatçılığından hiçbir şey kaybetmemişti.

"Ne evet ne hayır." dedim dürüstçe.Bir şey anlamadığını belirterek suratını buruşturdu.Gülümseyip ayağa kalktım.

"Ama..."

"Cevabımı verdim,gidiyoruz." diye cümlesini kestim.Oflayarak yerinden kalktı.Koluna girip adımlarımızın aynı olmasına dikkat ederek onu odasına çıkarttım.Odanın bulunduğu koridorda Nursel teyzeyi gördük.

"Çocuklar.." diyerek yanımıza geldi.Yüzünde endişeli bir ifade vardı.

"Bir sorun mu var?"

"Hayır.İkinizi birden bulamayınca..."

"Bahçede hava alıyorduk." dedim masumca.Gülümseyerek başıyla onayladı.

"İyi misin?" diye Buğraya yöneltti sorusunu.

"Evet." diye mırıldandı Buğra da.

"Eylem biraz konuşabilir miyiz?" diye sıkıntıyla konuştu Nursel teyze.

"Hemen geliyorum." deyip kaş göz hareketleriyle Buğrayı gösterdim.

"Kantine iniyorum." deyip yanımızdan ayrıldı.Buğrayı odaya sokup yatağına yatırdım.

"Biraz dinlen olur mu?"

"Peki." dedi hiç itiraz etmeden.Üzerini beyaz yorganla örtüp baş ucuna bir bardak su ayarladım.Son bir kez ona bakıp odadan çıktım.Asansörü kullanmak yerine merdivenleri inerek 3 kat aşağıdaki kantine girdim.Çok kalabalık olmadığı için rahatlıkla Nursel teyzeyi görmüştüm.Hemen yanına gidip oturdum.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin