Parsın Anlatımıyla Son Bölüm

12.5K 578 291
                                    

Onsuz tamı tamına 6 ay geçti. Kokusu evin hiçbir yanından gitmesin diye camı bile açmıyorum. Sadece bana kalsın ben tüm zerreme doldurayım istiyorum. Çimen benden giderken sadece kendisini değil bebeğimizi, yaşayacağımız yılları ve gençliğimi de götürdü iki metrelik çukura. Onun ölüm haberini aldığımızda kendimi kaybetmiş ve ameliyathaneye dalmıştım. Başında bir sürü önlüklü insan etrafını sarmış bir şeyler yapıyorlardı. Baş ucuna gelince doktorlar beni fark edip çıkarmaya çalıştılar ama direndim. Çimenimin, saç teli güneşime meydan okuyan kadınımın yanına geçip soğuk dudaklarını öpücüklere boğdum. O dudaklarını ısıtmak istedim. Gözleri kapalı yatarken onu alıp içimde saklamak, kimse görmesin istedim. Gözlerini açıp bana gülümsemesini, bebeğim demesini istiyordum ama olmayacaktı. Biliyordum bunu fakat beynim benimler oyunlar oynuyordu. Bir kaç kişi yanıma gelip beni kollarımdan tuttu ve ameliyathaneden dışarı çıkardılar. Kapının önünde ailemi ve çimenin ailesini gördüm. Ailem yanıma geldi ve başımdakilerle birşeyler konuşmaya başladı ama duymuyordum. Kulaklarım sanki dış dünyaya kapanmış sadece o kapıdan çıkacak insanlara odaklıydı. Beni bir odaya götürdüler ve daha yeni fark ettiğim güvenlikçi adamlar kollarımdan tuttu. Birkaç hemşire gelip bana bir iğne yaparlarken adamlar sakince ellerini üzerimden çektiler. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken aklımda sadece karım ve bebeğim vardı. Ne kadar zaman öyle kaldım bilmiyorum fakat baş ucumdaki sesler yüzünden kıpırdandım.

-"Ne yapacağız bahadır. Çocuğun hali perişan."

-"Bilmiyorum hayatım ama bir an önce düzelmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım." Gözlerimi tamemen açtığımda yerimden fırlarcasına kalktım ve tekrar ameliyathanenin önüne geldim. Ailem de peşimden geldiğinde babam omzuma dokundu.

-"Oğlum çimen burada değil."

-"Nerede baba." Bir kaç saniye suskun kaldı ve beni yıkan cümleleri kurdu.

-"Morgda oğlum. Onları kaybettik." Hızla morgun olduğu en alt kata indim. Oradaki bir adam benim kim olduğumu sorduğunda sırayla sorduğu soruları cevapladım ve içeri girdim. Bir yerin önünde durup kapağını açtı ve içeriden bir şeyler çekti. Gözlerim onun ne yaptığına dikkatle bakarken çimenin cansız bedenini gördüğümde ona odaklandım. Üzerinde beyaz bir örtüyle yüzünü kapatmışlardı. Adam sessizce morgdan çıktığında ben çimen ve diğer ölmüş insanlar kaldık. Korkmuyordum. Karımdan ne korkacaktım ki. Üzerindeki örtüyü yavaşça açtığımda beyazlamış yüzü karşıladı beni. Gözyaşlarımın akmaması için dudaklarımı dişlerim arasına alsam da fayda etmedi. Damlalar hızla gözlerimden düşüp beyaz örtüye damladı. Bulanıklaşan gözümle ona bakmaya çalıştım. Kollarımla gözlerimi tekrar sildim ve ona odaklandım. Bir damla gözyaşım düşmüştü dudağına. Dudaklarımı yavaşça dudağına dokundurduğumda o gözyaşımı öpücüğümle sildim. Küçük bir çocuğun dondurmanın ucunu dudağında bekletip dudaklarının uyuşmasını sağlaması gibiydi şimdiki yaptığım. Tek farkım dondurmayla değil sevdiğim kadının dudaklarıyla yapmamdı bu işlemi. Sanki bir buza değiyordum. Keşke ısıtabilseydim dudaklarını. Keşke öpseydim seni sabah. Keşke tartışmasaydık. Her şey için o kadar pişmandım ki.

-"Özür dilerim bebeğim. Özür dilerim. Seni koruyamadım. Sizi koruyamadım." Ellerim yüzünde keşke çıktı. Son bir kez dokundum. Ardından gözlerim örtünün üzerinden tüm bedenini buldu. Karnında olan gözlerim bebeğimi aklıma getirdi. Örtünün altından hafifçe karnına dokundum.

-"Senden de özür dilerim bebeğim. Bir baba olup da sizi koruyamadım. " Ellerimi vücudundan çektim ve son bir kez öptüm. Eğilip kulağına konser gecesi söylediğim cümleleri fısıldadım.

-"Sevginin ehli ve aşkının eliyim

Yokluğun ok gibi, kalbinin eviyim.

Hayır deme Allağın aşkına

Pars'ın HatunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin