Ashton merdiven ve iki boya kutusunu taşırken onu izledim. Bir anda görüş açıma Cassandra girince hemen düzelerek çiçekleri nereye koyacağıma bakmaya devam ettim. "Ashton'ın iyi bir görüntüsü var gibi."
"Onun mu? Koridorda gördüğümde kaçacağım türden biri."
Çiçekleri masaya koyarak yeniden çizdiğim plana baktım. Cassandra gülümsedi. "Bilmiyorum, her ne kadar kaba biri olsada cazip bir görüntüsü var. Kabul et Flora."
Ashton'a baktım. Merdiveni kurmuş ve geçen senenin balo perdelerini çıkartıyordu. Kollarında ki kaslar her hareketinde geriliyor, sarı uzun saçları arkaya daha çok yatıyordu. Tamam kabul edilmeli ki, göze hitap ediyordu.
"Belki biraz."
Cassandra sesli bir şekilde güldü. Michael'dan sonra erkeklere olan güvenim gem azalmış hem de önemsizleşmişti. Daha sonra bana doğru eğildi. "Flora, Michael sana ne yaptı?"
Cassandra'ya baktım. Aslında o yeni tanıdığım biriydi fakat aynı yaralar vardı. Beni anlayacağını biliyordum ya da en azından Greace'in yaptığı şeyleri yapmayacağını. İç çektim. Bunları günlüğüme anlatmaktan başka bir şey yapmadım. Günlüğüm belkide en iyi sırdaşımdı ama kendi kendine konuşmak sadece düşünmekten ibaretti.
"Michael'ı seviyordum. Imm,"
Yutkundum. Gözlerimi kaçırarak anlatmaya çalıştım. "..o takım kaptanı olduğunda çevresinde ki insan sayısı arttı. O dönemlerde ilişkimiz oldukça kötüleşti. Sürekli insanların etkisinde kalıyordu. Bekâretimi al-"
Ashton'ın merdivenden düşmesi ile Cassandra'yla aynı anda ayaklandık. Onun olduğu tarafa koştuk. Cassandra, Ashton'ın üzerinden merdiveni kaldırırken ben ise ona bir şey oldu mu diye bakıyordum. Azımsancak bir mesafeden düşmemişti. Yüzünü ekşiterek sağ kolunu yavaşça kaldırdı. "Ah Tanrım!"
Hemen koluna baktım. Hemen morarmıştı. Dirseği tamamen morluk içindeydi. "Ashton bu ciddi bir şey sanırım."
"Hayır iyiyim."
"Ashtom kalk."
"İyiyim Flora."
Kafamı 'hayır' anlamında salladım. "Revire gidiyoruz. Cassandra bizden önce gidip ilgilenen birinin olup olmadığına bakar mısın?"
Cassandra hemen ayağa kalkıp koşmaya başladı. Kapı sesi açıldığında salonda sadece biz kaldık. Ayağa kalkması için ona yardım ettim. "Flora gerçekten iyiyim. Bana koparılmış bir çiçek gibi davranmaktan vazgeç."
"Kolunu kaybetsende espiri yeteneğini kaybetmeyecek oluşunu daha sonra kutlarız."
Gülerek bana baktı. "Bana ilk defa iğneleyici bir şekilde cümle kurdun."
"Canın mı acıdı."
Dudağını yaladı. "Tabii şimdi küfür edenleri sayarsak, bana laf sokmak için bu kadar kibar oluşundan dolayı kalbim okşandı."
Gözlerimi devirerek onu izledim. Sağ kolunu hafif hareket ettirdi ve yine bağırdı. Bu sefer kolunun gerçekten acıdığını gözlerinde ki o buğultudan gördüm. "Gerçekten hiçbir şey yok gibi duruyor."
"Benim burada kolumun kırılma ihtimali var ve sen beni lafa tutuyorsun. Haydi Flora revire gidelim, lanet acı beni bırakmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.S: Flora
Fanfic"Saçlarına neden çiçek takıyorsun?" Ona doğru döndüm. "Mezarıma koyacakları çoğu çiçekleri daha yakından görmek için."