14*

9K 637 436
                                    

Burası hayatımda gördüğüm en güzel yerdi. Uçurumun sonuna kadar halı görevi görmüş çicekler, güneşin parıltısı, yeşillik ve bol ağaç. Ellerimi açtım ve etrafa baktım. Cassandra şaşkınca baktı.

"Burada arı varsa ben yokum."

Calum gülerek Cassandra'ya baktı. "Merak etme seni korurum."

Cassandra bilmişlikle gözlerini kıstı. "Denize düşen yılana sarılırmış diye boşuna dememişler."

Calum gülerek dudağını büzdü. "Bak alınıyorum ama!"

Ashton'a bakmak için sola döndüğüm de, üzerimde gezdirdiği bakışlarla karşılaştım. Verdiğim nefesi geri aldım. Gözlerimin içine baktı. Gözlerini çekti ve Calum'a döndü. "Biz ateş yakmak için çalı toplamaya gidiyoruz."

Cassandra kolumu tuttu. "Beni onunla yalnız bırakma."

Gülerek Calum'a baktım. Calum kahkaha atarak gülüyordu. "Zararsız görünüyor."

Calum poşetleri çimlerin üzerine bıraktı ve Cassandra'nın kolunu tuttu. "Benden bu kadar korktuğunu bilmiyordum."

Cassandra'nın kadın karakteri canlandı. "Sen kimsin ki korkacağım?"

Calum dudağını ısırdı ve gülümsedi. "Ah bu halin çok ateşli."

Cassandra parmağını ağzına sokarak kusuyormuş gibi yaptı. Cassandra'yı en çok deli eden buydu. Calum'un hatasız biri gibi onun etrafında dolaşmasıydı. Calum bunu bilerek yapıyordu. İkisi de özür dilemek konusunda başarısızlardı. Ashton bana bağırdı. "Haydi ağaç kız!"

Cassandra'ya gülümsedim ve Ashton'ın arkasından koştum. "Ah, geldim!"

Şekerli dudaklarını yaladıktan sonra beni uçuruma doğru götürmeye devam etti. "Sana manzarayı göstermek istiyorum."

Kafamı sallayarak onu takip ettim. O an hiç gezmediğimi anladım. Sadece okul, ev ve yatağım arasında bir hayat kurmuştum. Dışarı çıktığın da hayatın olduğunu anlıyorsun. En ufak bir şey bile sana yaşadığını gösteriyor. Papatyaları avcumun içine doldurdum. Ashton bana arkasını dönmek üzereyken güneş ondan önce davranıp sarı saçları arasına bir tutam ışık bıraktı.

"Çiçek kız lakabını almak için çok mu çabaladın?"

Güldüm. "Çiçekleri takmaya başladığım da.."

Sözümü kesti. "15 yaşındaydın."

Birden durdum. "Evet. Liseye yeni geçmiştim."

Yanına doğru geldim. O bir anda durdu ve karşısına baktı. Bende ondan farksız bir şey yapmadım. Altımız da bir şehir yatıyordu. Uçurumun en ucına doğru yürüdüm. Botlarımın ucuna çimenler yapışıyordu fakat benim tek gördüğüm manzaraydı.

"İmkansızı sana yaratan bakış açındır."

Yanıma geldi ve parmağı ile ileriyi gösterdi. "Doruk noktası." Dedi hevesle. "Gökyüzü ve denizin birleştiği yer. İkisi de kilometrelerce uzaklar.."

Bana döndü. Gözlerimi kızıllaşan gökyüzünden alarak Ashton'ın gözlerine çevirdim. "ama çok yakınlar."

Gülümsedim. Ashton dışardan bakıldığın da boş bir insan gibi duruyordu ama öyle değildi. Çok bilgiliydi. Yere oturdu. "Flora, sana göstermek istediğim manzara bu değil."

P.S: FloraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin