16*

7.3K 639 114
                                    

Çizmelerimi daha çok dizlerimin üstüne çektim. Sokak lambaların artık azaldığı sokaklara girdiğimizde Ashton saçlarını arkaya attı ve omzunun arkasından baktı.

"Önüme geç."

İki büyük adımım onun önüne geçmemi sağladı. Islık çalarak bacaklarımı gözden geçirdi. "Bak işte bu iyidi."

Gülümsedim. Onun önünden yürürken nereye gittiğimizi daha çok merak ettim. Birden ellerini saçlarıma daldırdı ve tek bir hamlede saçlarımı tokadan ayırdı. Hafif uzun saçlarım omzularıma dökülürken yanaklarım alev aldı. Birkaç çocuk sesi sokak arasından duyulduğunda Ashton sağ yanağında olan lolipopu sola aldı ve bana doğru adım attı. Elini hızlıca belime yerleştirdi. Rahatsızca nefes aldım. Ah, her nefes göğüsüme batıyordu. "Bunların be yapacağı belli olmaz."

Soğuk harmanlanmış ılık nefesi boynuma doğru hücum etti. Gülümsemek istedim. Ne dediğini duymamıştım. Çünkü şu an Ashton beni yaptığı hareketleri ile etkiliyordu. Bunu Michael yapmadı. Luke yapmadı. Ben Michael için yaptım. Luke içinse hep kendimi ortaya attım ama boşa çabalamıştım. Her neyse. Gözlerimi kırpıştırarak olduğum yerin -Ashton'un göğüsü- en güzel yer olduğunu düşündüm.

Dakikalar sonra bir eve geldik. Sertçe yutkundum ve anlamaya çalıştım.

"Burası senin evin mi?"

Kafasını sallarken kapıya yaptırdığı bel kilidi açmaya çalışıyordu. Küçük bir evdi. Etrafa göz gezdirirken o beklenen kapı kilit sesi geldi. Kafamı çevirdim ve Ashton bana baktı.

"Sessiz ol."

Ayakkabılarını veranda da çıkartan Ashton'ı görünce bende çizmelerimin fermuarını açtım. Eğilme ve kalkma ile çizmelerimi çıkarttım. İkisinide alarak içeri girdim. Etraf karanlıktı. Bu yüzden elimi hızlıca kaldırdım. Ashton'un şeker kokan ağzıyla beraber kelimeler döküldü. "Hey, tamam buradayım."

Bileğimi tuttuğunda ışıkları açtı. Kapının yanında duran ayakkabılığa ayakkabılarımı yerleştirdim. Kısa The Simpsons'lu çoraplarım ile zemine basarken, Ashton üzerinde ki fazlalıkları çıkarttı. Göz göze geldiğimizde dudaklarımı yaladım.

"Flora,"

Dedi. Yüzüme bakarak saçlarından çağresizlik akıyordu. "..bu aramızda kalacak."

Kafamı 'evet' anlamında salladım. Ellerini ceplerine sıkıştırdı ve merdivenlere doğru adım attı. "İki kardeşim var."

Gülümsedim. "Harika."

"Onlar hayatta kalmak istememin tek nedeni."

İlk kata geldiğimizde bir kapıyı açarak erkek ve kız kardeşinin yattığı odayı gösterdi. Tavanda milyonlarca yıldız yapıştırması vardı. Ashton'a baktım. "Girebilir miyim."

"Evet."

Dedi fısıldayarak onları uyandırmamak için adımlarımı küçük ve yavaş attım. Tavana baktım. Yıldızlad her yerdeydi. Parlıyorlardı. Kafamı etrafta gezdirdiğim de aslında duvarların çizimlerle dolu olduğunu gördüm. El boyamalar, yazı denemeleri, karalamalar ve daha fazlası.

"Onlar buraya hayal diyor."

Fısıldamask yaklaştı. Tam yanımda durup kafasını yukarı kaldırdı. "Her gece, ellerini kapatıp göğüslerinin üzerine koyuyorlar."

P.S: FloraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin