Cassandra ve Calum'u da çağırmıştık. İkisi de kapıda duruyorlardı. Arabadan alışveriş poşetleri ile indim. Cass ses ile arkasını döndü.
"Günaydın Flora."
"Günaydın Cass."
Calum yavaşça döndü. "Günaydın çi-" arkamda olan Ken ve Andy'e baktı. "Yani Flora."
Gülümseyerek eve doğru yaklaştım. "Günaydın Calum."
Cassandra yanağımı öperken, Ashton kareli mavi pijama altı ve beyaz tişörtü ile kapıyı açtı. Yüzü yara bantları ile dolu olsada yeni kalkmış hali oldukça iyi görünüyordu. Derin bir nefes aldım. Ashton sadece bize baktı.
"İyi haberlerimiz var."
Cassandra araya girdi. "Bizi içeri davet etmeyecek misin?"
Ashton unutkanlıkla kafasını salladı. "Özür dilerim."
Kapıyo sonuna kadar açıp, önünden çekildi. Eve, ayakkabılarımızı çıkartıp girdik. Andy ve Ken ellerindeki torbalarla içeri girerken zorlandılar.
"Neler oluyor."
Ellerimizdeki poşetleri bir kenara bıraktık. Ev hatırladığımdan daha eski duruyordu. Sırt çantamı çıkartıp, salona doğru yürümeye başladım. "İçeri geçelim."
Ashton anlamayan gözlerle bana baktı. Cassandra ve Calum uzun koltuğa oturdu. Ardından Andy ve Ken diğer çaprazda duran iki kişilik koltuğa oturdular. Ashton onları görebilmek için ayakta bekledi. Ben de yanında durdum.
"Yurt dışına gitmemiz kesinleşti."
Ashton gözleri parlamış bir şekilde bana baktı. Gülümsememi dizginledim ve devam ettim. "Annen ve iki kardeşini arkanda bırakacaksın."
Ashton pijamasını çekiştirdi. "Hayır, Calum halledecek."
Tek arkadaşı Calum'du. Aslında Ashton'a ulaşan iki kişiden biriydi. Bir tanesi ben diğeri Calum'du. Herkes bilir ki Calum bile bu işler için doğru bir seçenek değildi. Cassandra araya girdi. "Calum daha bir önceki gün giydiği pantolonu bulamıyor."
Calum ona şaşırarak döndü. Onları umursamazlıktan geldim. "Ailem ve Cassandra biz yokken senin görevini üstlenmek istedi. Aslında bir çeşit yardım. Yemek yapma, annene ilaç alma. Çocukların ihtiyaçlarını karşılama."
Ashton kafasını hayır anlamında salladı. Tabii ki reddedecekti. Ashton iyilik kabul etmezdi. "Hayır bu kadar iyi olmanıza gerek yok."
Andy araya girdi. "Ashton, restorantta çalıştığın süre zarfında seni ne kadar çok sevdiğimizi biliyorsun. Biz sana kızımızı seninle gönderecek kadar güveniyorsak, sen de aileni bize güvenerek bırak."
Ashton'ı anlıyordum. Kimseye yük olmamaya çalışıyordu. Babasının ölüşü ve kimsenin ona yardım eli uzatmayışı, Ashton'ı daha da mühim biri hale getirmişti. Fakat her yere yetişemezdi. Yardıma ihtiyacı varsı.
"Benim için bunu-"
Ken sert ses tonu ile konuştu. "Senin için yapmıyoruz Ashton. Ailen için yapıyoruz. Hepimiz zor durumda kalmanın ne demek olduğunu biliyoruz."
Cassandra'yı ilk kez kafasını sallarken farklı gördüm. Belki de o eski Cassandra idi. Ken ve Andy'nin sevecenliği Ashton'ı gülümsetti. Bana baktı. Andy ise yeniden konuştu.
"Hafta içi Calum ve Cassandra annenin ihtiyaçlarını karşılamak için eve gelirler. Çocuklar bizimle restorantta takılır. Ödev yaparlar ve birkaç yeni tarif öğreniler."
Ashton'ın dudağı büzüldü. Derin bir nefes aldı. Gözleri dolmuştu. Onu izlerken, bir parçamın koptuğunu hissettim. O herkese kalkan yapan Ashton, bütün zırhlarını indiriyor muydu? Ailesi onun için ne kadar önemliydi. Kardeşleri ve annesi için her şeyi yapardı. Sadece insanlara mıhtaç olmamak için tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyordu, çünkü böyle kendini güçlü biri yapıyordu. Ellerini beline koydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.S: Flora
Fanfic"Saçlarına neden çiçek takıyorsun?" Ona doğru döndüm. "Mezarıma koyacakları çoğu çiçekleri daha yakından görmek için."