Sağ bacağımı sol bacağımın üzerine atarak tahta yazılanları defterime geçirdim. Kimya dersinden nefret ediyordum. Hiçbir şeyin dilimize uygun bir çevirisi yoktu. Bay Hacler dosyasını alarak dudaklarını büzdü. "Tamam, üçlü gruplar oluşturun."
Cassandra birden yanıma geldi. "Naber Flora."
Gülümseyerek deftere yazdığımız asitlere baktım. "Fazla kimyasal, sen?"
Gülümsedi. Cassandra kaleminini eline alarak tahtaya tekrar döndü. Üçlü gruplar halinde deney yapacaktık. Bay Hacler sınıfın içinde bağırdı. "Bay Irwin, lütfen dolabın yanından ayrılıp kendinize bir eş bulur musunuz?"
Sert bakışlarını sınıfta gezdirdi. Tabii ki hiç kimse Ashton ile eşleşmek istiyordu. Gözlerini her masada gezdirirken insanlar gözlerini kaçırıyordu. Kapı kenarında oturan benimld göz göze geldiliğinde, elleri ceplerinde rahat bir şekilde bana doğru yürüdü. Bay Hacler sesli bir iç çekti ve Ashton'un yanımıza oturmasını izlemeden deneyin masıl yapılacağını anlatmaya başladı. Ashton Cassandra ile ortamıza oturdu. "Ah bu deneyleri yapmak çok sıkıcı."
Dedi Cassandra. Ashton kafasını salladı. "Dersi durdurmamı ister misiniz?"
Güldüm. "Ashton, sert çocuksun evet ama işler burada aynı yürümüyor."
Ashton kafasını salladı. Cebinden beyaz bir toz çıkarttı. Birde tüpün içinde olan suya benzeyen bir sıvı çıkarttı. Cassandra ile yazmayı kesip Ashton'a baktık.
Ashton deney kabını alarak beyaz tozu içine döktü. Kaşlarımı çattım. "O da ne?"
Ashton dudağını ısırırken kıkırdı. "Pudra şekeri."
Cassandra Ashton'a baktı. "Neden yanında pudra şekeri taşıyorsun?"
Gülümsedi. "Bunun için."
Suya benzeyen sıvıyı kabın içine döktü. Ve uzun çubukla karıştırmaya başladı. "Onun içine koyduğun neydi Ashton?"
"Dolaptan çaldığım, Sülfürik asit."
Cassandra ile aynı anda baktık. Kaba yaklaştık ve pudra şekerinin siyah oluşunu izledik. "Ashton, bu Bay Hacler'ın gösterdiği deneye benzemiyor."
"Ah Cassandra senin de gözünden hiçbir şey kaçmıyor(!)" karıştırmaya devam ederken fısıldadı. "Gözlüklerinizi takın kızlar."
Cassandra ile aynı anda masanın üzerinde duran gözlükleri taktık. Ashton ayağa kalktı. "Kaç."
Siyah şey yükselmeye başladığımda üçümüzde koltuklardan inip masanın altına girdik. O iğrenç şey kokusunu sınıfa salarken hepimiz burunlarımızı kapattık. Sınıfın hepsi öksürmeye başladı. Bay Hacler bağırdı.
"Herkes sınıftan çıksın."
Üçümüzde masanın altından çıktık ve kapıya koştuk. Ashton bana baktı. "Şimdi bana söylediğin kelimeleri tekrar söyler misin?"
"İnanılmazsın gerçekten."
Kafasını 'hayır' anlamında salladı. "Zekiyim. Okumaya ihtiyacım olmayacak kadar."
Bay Hacler kapıyı sertçe kapattı ve koridorda duran bize baktı. "Ashton, hayır siz üçünüz!"
Cassandra ile aynı anda ellerimizi kaldırdık. "Hayır bir şey yapmadık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.S: Flora
Fanfic"Saçlarına neden çiçek takıyorsun?" Ona doğru döndüm. "Mezarıma koyacakları çoğu çiçekleri daha yakından görmek için."