Secret Obsession

11. Bölüm

KYUNG SOO

- " Merhaba Bayan Devil hoş geldiniz."

Kıkırtılarımın arasında bir yandan konuşmaya çalışırken bir yandan da elimdeki tepsiyi Bay Kim'in yeni eşi Bayan... Bayan neydi? Her neyse ona tutuyordum işte.

Pardon ama az önce ona Devil diye seslenecek kadar sarhoş olmuş olamazdım değil mi?

Masum bir gülüşle durumu toparlamaya çalıştım. Sanırım o da duyduklarına zaten inanmak istememişti.

Ama ne yapabilirdim ki?

Herkes ona arkasından böyle seslenirken, hey bir dakika gerçek adı neydi onu bile hatırlayamıyorum.

Davetliler neredeyse tamamlanmıştı. Bu yardım yemeğini düzenleme fikri tabiki de benim parlak zekamın bir ürünüydü.

Her sene düzenli olarak yaptığımız yardımlara daha fazla kişinin katılımını sağlayarak, onlar birbirlerine açık alanda gösteriş yaparken bense o küçük kimsesiz çocuklar için bütün paralarını ceplerinden çekip alacaktım.

Kendi kendime gülmeye devam ederken bir yandan da bahçenin eşsiz düzenlemesine bakarak kendime övgüler yağdırıyordum.

Her yer bembeyazdı.

Tıpkı onun gibi...

Onun için süslemiştim. Çiçekleri, mumları, tülleri onun için özenle seçmiştim. O masallardan çıkmış görüntüsüyle bu büyülü ortama öyle yakışacaktı ki.

Ama sabah Profesör Bay Lee'den gelen o telefonla bütün hayallerim alt üst olmuştu. Onun özel bir sebepten ötürü sahne alamayacağını onun yerine sahne alacak kişinin bir aksilik çıkmazsa Chen olabileceğini söylemişti.

Aslında iki gün önce kurdurduğum ve kalması için babama şimdiden yalvarmayı düşündüğüm yapay barda kendime yeni bir kadeh isterken, bunun çokta iyi bir fikir olmadığını biliyordum.

Bernardın hüzünlü bir solosu bütün bahçeyi doldururken kaderime lanet okuyordum.

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştım oysa ki. Bütün gece onun eşsiz performansını tam karşısından izledikten sonra o sahnesini bitirecek ve ben bir kadehle karşısına geçip onu terasa davet edecektim.

Luhan...

O yeryüzünde gördüğüm en güzel şeydi.

Ama bunu ona itiraf etmek için biraz cesarete ihtiyacım vardı. Bu masalsı geceyi hazırlamamın tek sebebi o'ydu.

Onu geçen seneki yılbaşı partisinde gördüğüm ilk andan beri gözlerine yakından bakabileceğim bir günün hayalini kuruyorum.

Ben ailenin küçük çocuğu olarak biraz şımarık büyümüş olabilirdim ama abim Sehunun aşırı olgun davranışları ikiden ziyade üç ebeveynim varmış gibi büyümeme sebep olmuştu.

İstediğım her şeyi onlardan birine söyleyerek elde etmeye o kadar alışmıştım ki söz konusu Luhan olduğundaki çırpınışlarımı bir sır gibi saklamak çok zordu.

Sehun biliyordu.

Ben içimdeki coşkuyu daha fazla tutamamış ve bir kaç gün önce hissettiklerimi onunla paylaşmıştım.

Bana ilk söylediği şey bu daveti kimsesiz çocuklara yardım görüntüsü altında, Luhana ulaşmak için yaptığımdı ve buna inanmış olmasıydı.

Tanrım nasıl böyle bir ilgi kurdu anlamıyordum. Bu iki muhteşem şeyi birleştirmekten başka bir şey değildi ki ve o iki gündür her karşılaşmamızda gözlerini kısıp bana bakarak başını onaylamaz bir şekilde sağa sola sallamarıyla bu durumu tam bir rutine dönüştürmüştü.