Part 2
Gerçekten bu benim son dileğim olabilirdi. Ve bu adam beni metrelerce uzaktan bile büyülerken kollarında olmak mantığımı ulaşılmaz dehlizlere atıyordu.
- " Öp beni..."
Bu ses benim sesime benziyordu. Aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim ve muhtemelen şu an ona az sonra yiyecekmişim gibi bakıyordum.
Şaşkınlıkla bana bakarken elleri bir an gevşedi ve göle doğru sendelemeye başlar başlamaz beni tekrar sıkıca tutup kendine çekti.
Gözlerimi sıkıca kapattığımda hala kuru olan şeylerle temas halinde olmak içimi rahatlatıyordu. Yüz üstü bir şekilde yatıyordum ve altımda kıpırdayan bir şeyler vardı. Beni nazik bir tavırla üzerinden çekti ve sırt üstü yatarken
- " İyi denemeydi ufaklık ancak oldukça riskli olduğunu söylemeliyim."
Nefesleri hala düzene girmemişti. Gülümsüyordu ve onun gülümseyen yüzüne bakmak hayatımı güzelleştiriyordu. Yavaşça doğruldum.
- " Yüzme bilmiyorum "dedim.
- " Hiç öğrenemedim."
Şaşkınlıkla bana döndü.
- " Ve sen bana bunu direkt söylemek yerine son dileğin olarak seni öpmemi istedin öyle mi? Senin içmeye iznin var mı çocuk?"
Ben onun adını rüyalarımda sayıklarken onun bana çocuk deyip durması sinirlerimi bozuyordu.
- " Kyungsoo , adım Kyungsoo."
Dudaklarını birbirine bastırarak uzun bir süre gözleri gözlerimin derinliklerinde bir şey arıyormuşcasına baktı. Tek kaşı hafif kalkmıştı ama gözlerinin içi gülüyordu.
Ve haklıydı muhtemelen ondan kaynaklı bir sarhoşluğun içindeydim. Ona aşık olduğumu sanıyordum ama bana bu kadar yakından ve bu kadar içten gülümserken hissettiğim şeyin yıldızlı bir gece göğüne bakmaktan farksız olduğunu anladım.
Şimdiye kadar sadece uzaktan seyrediyordum oysa ona dokunmak ve bakışlarının odağında olmak o yıldızlı gece göğünde seyahat etmeye benziyordu.
- " Luhan " dedi.
- " Ama belli ki sen beni zaten tanıyorsun. Bilirsin suikastçiler hedefleri için bir ön çalışma mutlaka yaparlar."
Birden kahkahalarla gülmeye başlayanın ben olduğumu fark etmem beni yavaşlattı.
Doğru söylüyordu hakkındaki çoğu şeyi biliyordum ve yine doğru bir tespitti ki kalbine suikast düzenlemeye çalışıyordum.
Ama her şeyi tamamen yanlış anlamıştı ve bunun tek suçlusu bendim. İçerlemişcesine bakarak
- " Kötü adam kahkahaların bu acımasız gerçeği kabul ettiğin anlamına mı geliyor? Yoksa hala göl kenarında olduğumuzu unutuyor musun?"
Onunla konuşmanın bu kadar kolay ve eğlenceli olacağını tahmin etmezdim. Bu durum beni daha özgür ve birazcık cesaretli kılıyordu.
- " Neden son dileğimi gerçeklestirdikten sonra beni yavaşça göle itmiyorsun?"
Şaşkınca bana baktı ve hafifçe doğrularak
- " Neden öpülmeye ve ölmeye bu kadar meraklısın?" dedi.
Tektar güldüm.
- " Komiksin. Bunu beklemiyordum." dedim.
Rahatlamış bir şekilde uzanırken kollarını başının altına aldı ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Obsession
FanfictionKampüs yavaş yavaş yağmurdan koşturarak kaçan öğrenciler tarafından hareketlenmeye başlamıştı. Tam o anda telaşlı bir şekilde bana doğru gelen kişiyi fark ettim. Nefes nefeseydi. - S-Sehun... Dudaklarından dökülen ismimle kalbimdeki zincirlerin dah...