15. Bölüm

242 22 13
                                    

KİM JONGİN

Hep merak ederdim ilkbaharda Korenin nasıl göründüğünü...

Luhan uçuşan her bir sakura yaprağının kendisi için küçük birer ilham perisi olduğunu anlatırdı.

Şimdiyse bir pencerenin pervazına oturmuş bu eşsiz manzaranın tadını çıkartıyordum. Odam da... Ya da babamın müstakbel eşinin bana oda olarak tahsis ettiği misafir odasında.

İnsanın ev olarak adlandırdığı yerde kendine ait bir odası olmaması trajikomik bir şekilde dudaklarımın yukarı kıvrılmasına sebep oluyordu.

Seoule gelirken hayal ettiğim şey tam olarak bu değildi. En azından evi gördüğümde bir şeyler hafızamı tetikler ve geçmişe dair birkaç ufak anıya erişebilirim diye düşünmüştüm. Ama hiçbir şey tanıdık gelmiyordu ki...

Çocukluğumu geçirdiğim bu ev şu anda bana hiçbir şey ifade etmiyordu.

Siyah mercedes evin kapısının önünde durduğunda yaşadığım anlık korku bana Koreye temelli dönüş kararımı sorgulatmaya başlamıştı.

Uzun zaman olmuştu onunla karşılaşmayalı. Buraya gelirken karşısına çıkmak için edindiğim bütün cesaret arabadan dışarı adımını attığı anda uçup gitmişti.

Korkuyordum...

Kendi babamdan...

Canımı daha fazla yakamayacağını bildiğim halde korkuyordum. Onun o eşsiz mesafesi karşısındayken kanımı donduruyordu.

Pervazdan kalktım ve arkamı döndüm... Bu sefer geri adım atmak yoktu. Çünkü aslında kaybedecek hiçbir şeyim olmadığını yalnız geçirdiğim onca yılda anlamıştım.

Emin adımlarla aşağı kata indim. Beni buraya kendisi çağırmıştı o yüzden gördüğü zaman nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum.

Daha sıcak belki daha baba gibi...

Aşağı kata indiğimde. Hei gülümseyen bir yüzle beni karşıladı.

- " Baban Japonya seyahetinden döndü. Biraz dinlendikten sonra akşam yemeğinde görüşebileceğinizi söyledi."

Buraya kadardı işte bir baba üç yıldır görmediği oğluna bir 'Merhaba' diyemeyecek kadar yorgun olabilir miydi gerçekten.

Hızlı adımlarla odasına doğru yürüdüm. Arkamdan Hei'nin endişeli sesi geliyordu.

- " Jongin ne yapıyorsun? Baban dinlenirken rahatsız edilmekten hoşlanmaz."

Odanın kapısına uzanmak üzereyken birden arkamı döndüm. Hei o panikle neredeyse bana çarpmak üzereydi. Önce gözlerine sonrada anlamsız bir şekilde arkasındaki boşluğa baktım.

- " Tuhaf öyle değil mi Bayan Hei. Babamın dinlenirken rahatsız edilmekten hoşlanmadığını bilmiyorum o yüzden bu kural benim için geçerli değil."

Son kelimelerimle birlikte iki kez kapıyı çaldım ve Bayan Hei'nin onaylamaz bakışları eşliğinde içeri girdim. Çalışma masasında oturuyordu. Beni görünce bir an yerinden kalkar gibi oldu o kısacık anda gözlerinin parladığına neredeyse emindim. Ama bu ışık aynı hızla söndü ve soğuk bir sesle

- " Merhaba Jongin...Hoş geldin"dedi.

Yavaş adımlarla masaya doğru yürüdüm ve gözlerinin içine baktım.

- " Rahatsız ettiğim için üzgünüm ve beni buraya davet ettiğiniz için teşekkür ederim."

- " Hei'yle tanışırken yanında olmak istemiştim ama planda olmayan bir Japonya seyehati çıktı."

Secret ObsessionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin