Multi; Ela'nın elbisesi ve çantası :)
Bölüm şarkısı; Mabel Matiz - Aşk yok olmaktır (Şarkıyı açın dediğim yerde açarsanız çok güzel olur :D )
Şarkıyı multiye yükledim :)
Sabah annemin adımı bağırmasıyla yorganın altına biraz daha girdim.Sıcacık yatağımdan beni kaldırmasını istemiyordum.Okula gitmek istemiyordum!
Çok şey mi istiyorum?
"Kızım kalkasana." dediğinde yine cevap vermedim.Belki numarama inanır ve giderdi ha?
"Ela kalk." Uykulu çıkan sesinden hala yorgun olduğunu anlayabiliyordum.Dün gece Zeliş'i baya aramışlardı çünkü.Bulamayınca pes etmiş herkes evine dönmüştü.Tabii Zeliş'in üvey babası kudurmuştu.Mustafa'yı da arka bahçede baygın buldular.Emir nasıl dövmüşse artık çocuğu.
Annem ve babam bizden şüphelenmemişlerdi.Zaten böyle bir durum olsa ellerinde kanıt yoktu.Sürekli yanlarındaydık.Yorganı biraz daha kafama çektim."Anne başım ağrıyor.Okula gitmesem." dediğimde buna inanması için dua ediyordum.
"Ağrı kesici iç geçer."
"Anne midem bulanıyor." Buna inan bari.
"Mide bulantısı hapı var onu iç." Off buda tutmadı.
Şansımı son defa denedim.Yalancıktan hapşurdum ve "Anne ben kendimi kötü hissediyorum.Sanırım ateşim var ve grip olacağım."
"Hastalıkların bittiyse kalk ve giyin." dediğinde ofladım.Bu numaralarıma hiçbir zaman inanmıyordu.Ama ben her zaman şansımı deniyordum.Yorganı üzerimden attım ve yatakta oturarak ayaklarımı sarkıttım.Bu okul ne zaman kapanıcak ya?!
Hızlı bir şekilde hareket ederek bütün işlerimi halletim.Saçımıda at kuyruğu yapıp banyodan çıktım.Formamı sonun da almıştım.Müdür ve müdür yardımcılarının kapıda bekleyip formasız olanları kenara ayırmasında saklanıcak yer arıyordum.Siyah eteğime ve beyaz gömleğime baktım.Gömleğimin ilk düğmesini açık bıraktım.Hepsini kapatırsam görünümüm bir garip geliyordu.Hoşuma gitmiyordu işte.
Kahvaltımı da hızlıca yapıp kendimi evden dışarı attım.Acaba Zeliş ne yaptı? Emir haber de vermedi.Umarım her şey yolunda gitmiştir.
Yanımda siyah tanıdık bir arabanın benimle hareket etmesiyle durdum.Arabaya doğru döndüğümde camı yavaşça açılmaya başladı.İlk gördüğüm yoğun,kahverengi gözler gülümsememe sebep olurken.Keskin ve sert sesinin kulaklarımı doldurmasına izin verdim.
"Günaydın küçük judocu."
"Günaydın takıntılı manyak." dediğimde sırıtmaya başladı.
"Hadi bin seninle konuşacaklarım var." dediğinde düşündüm.Sanırım Zeliş hakkında bilgi vericekti.Sözünü tekrarlamasına izin vermeden arabaya bindim ve kemerimi taktım.Ona döndüğümde beni izlediğini farkettim.
"Eee ne konuşmak istiyorsun?" diye sorduğumda sırıttı ve arabayı sürmeye başladı.Gülümsemesini anlayamıyordum.Zeliş hakkında konuşucaksak niye gülümsüyordu ki?
"Zeliş hakkında mı?" diye sorduğumda yüz ifadesi bir anlık değişti.Sanki aklına daha yeni gelmişti ve bana belli etmemeye çalışıyordu.
"Haa...Zeliş...O iyi merak etme.Güvende olacağı bir yere gönderdim.Artık kendi evi ve düzgün bir hayatı var." dediğinde gülümsedim.Yaptığı iyilik unutulmayacak türdendi ve sorgusuz sualsiz yapmıştı.
"Ama seninle konuşmak istediğim konu bu değil." dediğinde kaşlarımı çattım.Başka ne olabilirdi ki? Ona sorarcasına kaşlarımı kaldırdım ve beklemeye başladım.Bana kısa bir bakış attıp yola döndü.Tekrar sırıtmaya başladığında meraktan kuduruyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPIŞMA (TAMAMLANDI)
HumorHavada süzülürken "Seni seviyorum!" diye bağırdım. Aynı anda kahkahalar atıyordum. "Sana aşığım!" diye bağırdığını duydum. Gülümseyip "Senin için yanıyorum!" diye bağırdım bu sefer. "Sana ölüyorum!" diye bağırdığını duydum. "Beni sözlerinle kendin...