Bu bölüm eski bölümlerden biridir. Elif yerine Melis ismini görebilirsiniz ve yazım hataları olabilir. Ben gördükçe düzeltim ama gözümden kaçmış olabilir. Neyse, iyi okumalar :)
31.12.2014
Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Her gün olduğu gibi yine o okula gitmek zorundaydım. Her şey aynıydı. Şey, tam aynı değildi aslında. Artık o sesi duymuyordum. Bunun beni rahatlatması gerekirken beni oldukça rahatsız ediyordu.
"Yeni yıla saniyeler kala tekrar görüşeceğiz."
Yaşlı kadın bunu söylediğinden beri heyecan ve korkuyla bekliyordum yeni yılı. Derin bir nefes aldıktan sonra aynanın başından ayrılıp salona geçtim. Salondaki koltukları her zaman çok sevmişimdir. Kendi odamdan daha çok.
Salondaki üçlü koltuklardan birine oturdum ve başımı arkaya yaslayıp beyaz tavana bakmaya başladım. Anneme olanları söyleyince benim için endişelenmişti ve endişelemmeye devam ediyordu ve tuhaf bir şekilde bu ilgi hoşuma gidiyordu. Ablama değilde bana ilgi göstermesi. Gözlerimi yumdum ve bu dört yılın nasıl geçeceğini düşünmeye başladım. Şimdiden böyleyse yakında nasıl olur çok merak ediyordum.
"Adel, Eylül, aşağı inin."
İstemeye istemeye ayağa kalktım ve salonun çıkışına doğru yürümeye başladım. Aynadan son bir kez daha yüzüme baktım ve iç çektim. Keşke yüzümdeki şu sivilceler olmasaydı, diye düşündüm kendi kendime. Belki o zaman az da olsa güzel görünürdüm.
Saçımdan çıkan bir tutamı arkaya atmak için elimi kaldırdığımda gözüm anında bilekliğe kaydı. Şuana kadar kırmadığım en uzun takılardan biriydi.
Arkamı döndüm ve ayakkabılarımızın olduğu yere doğru yürümeye başladım. Elimdeki ayakkabı çekeceği ile spor ayakkabılarımı giydim. Askılıklarda duran kışlık montumu giydikten sonra çantamı da alıp anneme seslendim ve evden dışarı çıkıp dört kat aşağı indim. Apartmandan çıkıp servisi beklediğimiz yere gittim. Kış ayında olmamıza dışarıda hiçbir şekilde kar yoktu ama eski okulumun olduğu yerde her zaman kar olurdu. Az çok fark etmez, her zaman.
Servisi beklerken annem ve ablamda gelmişti. Zaten 3 dakika sonrada servis gelmişti. Servise binip her zamanki yerime geçtim. Ablamda bindikten sonra servis hareket etmeye başladı. Her zamanki gibi kulaklığımı taktım ve herhangi bir müzik açıp dinlemeye başladım. Bir süre sonra istemsiz bir şekilde gözlerimi kapattım ve uykuya daldım.
Ani bir şekilde bulunduğum yerin sarsılmasıyla gözlerimi açtım. Uyku sersemliğiyle etrafa bakarken gördüğüm uçurumla okula geldiğimizi anladım. Çantamın kollarını kollarımdan geçirdim ve ayağa kalktım. O sırada servis kapının önünde durdu ve benden küçükler kendi aralarında itişmeye başladılar. En son ben indim ve inerken hem servis şoförüne hem de hostese iyi günler diledim. Onlar evliydi.Okulun içine girdiğimde sınıfa hep gittiğim yollardan gittim. Sınıfın içine girdiğimde Derya henüz gelmemişti. Çantamı koyup tuvalete gittim. Tuvaletin kapısını açıp içeri girdiğimde içeride Elif, Leyla ve Yağmur vardı. Aslında Yağmur başta Bahar'la arkadaştı. Şimdi ise onlarla. Açıkçası Derya yerine onlarla arkadaş olmak isterdim. Çünkü şuana kadar onların birbirlerini bırakıp başka bir kızla olduğunu görmemiştim. Tamam Derya iyi bir kızdı ama... işte.
Bir süre onların yanında kaldıktan sonra zil çaldı. Hep beraber sınıfa giderken ani bir baş ağrısıyla durdum. Elim başıma giderken kaşlarım çatıldı. Hafif bir ağrı gibiydi ama aniden olduğu için bana çok şiddetli bir ağrı gibi gelmişti.
Elimi başımdan çekip sınıfa doğru yürümeye başladım. Sınıfın içine girip yerime oturdum. Yerlerimizi değiştirmişti. Bu sefer Derya ile ben duvar kenarında oturuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilerim... #wattys2016
FantasyBunun sıradan bir aşk hikâyesi ya da mutlu sonla biten mükemmel bir hikâye olması gerekirdi. Ama bu, bildiğimiz o hikâyelerden tamamen farklı bir hikâye. Güzel kızların ve yakışıklı oğlanların olduğu basit veya sıradan bir hikâye değildi. Çünkü gerç...