-Adel'e çok benzeyen kız-
Ormandaki kampıma ulaştığında derin bir nefes aldım. Sonunda biraz kafa dinleyebilecektim.
"Kendinizi evinizde hissedin küçük domuzcuklar. Ben biraz uyuyacağım." Dedim ve ağaçların arasına başlamış olduğum hamağa uzandım.
"Bize kim oldu..."
"Ya yeter be. İki dakika çenenizi kapatın ya! Yol boyunca şu lanet çenelerinizi kapatmadınız, şimdi kapatın da bende biraz uyuyayım." Dedim yüksek sesle ve gözlerimi kapattım ama bu geri zekalılar bir türlü susmuyorlardı.
"Sizce bu kız kim?"
"Adel olabilir mi?"
"Bileğinde bileklik yok ki?"
"Belki çıkarmıştır!"
"Ah," diye bağırdım ve hamağımdan kalktım.
"Eğer size kim olduğumu söylersem şu çenelerinizi kapatacak mısınız?" Diye sordum onlara. Hepsi başlarını onaylarcasına salladığında derin bir nefes aldım.
"Ben Leda. Adel'in zihninde hep olmak istediği ama olamadığı kişiyim ve tahmin ettiğiniz üzere bende bir dileğim."
"Bizi neden kurtardın o zaman? Senin Adel'in yanında olman gerekmiyor mu?" Dedi içlerinden biri. Maalesef bir kişi hariç hiçkimseyi hatırlamıyorum.
"Ben Adel'in istediği kişiyim ama bu, onun tarafında olmam gerektiği göstermez. Başka soru?"
"Bizden başka isyancı kaldı mı?" Dedi yine içlerinden biri.
"Sence?" Diye etrafı gösterdim ona. O da bakışlarını aşağı indirdi.
"Bende öyle düşünmüştüm. Başka soru?"
"Leda, Adel'in tersi değil mi?" Dedi biri. Bu sefer bunu söyleyen bir kızdı.
"Eee, ne olmuş?" Dedim tek kaşımı kaldırarak. Cevap vermeyince derin bir nefes aldım.
"Bugün sizi kurtardım. Minnetarlığınızı göstermek amacıyla sessiz olup yemek hazırlamanızı çok isterim."
"Neden böyle bir şey yapalım ki?"
"Çünkü istediğim zaman Yang'ı çağırıp kaldığı yerden işini bitirmesini sağlayabilirim." Dedim ve tekrar hamağıma uzandım ve gözlerimi kapadım. Biraz uyumak gerçekten iyi olacaktı.
-Adel'den-
Gözlerimi uzun bir uykudan sonra açtığımda ilk önce boğazımın kuru ve midemin bomboş olduğunu hissettim. Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Uzandığım yerden zorlanarak kalktım.
Günaydın prenses! Dedi beynimde artık duymaya alıştığım ses.
"Leydim?" Dedi aynı anda baş ucumdaki ses. O tarafa doğru döndüğümde Sebastian'ı elinde bir yemek tepsisiyle gördüm. Karnım guruldadı. Ağzımın sularının aktığını hissedebiliyordum.
Sebastian yemeyi kucağıma koyduğunda midem daha yüksek sesle guruldadı. Yemekte soslu makarna vardı. Önce tepsinin en köşesinde bulunan suyu aldı ve içmeye başladım. Suyu o kadar hızlı içmiştim ki canımı yakmıştı.
Bardağı bitirdiğimde Sebastian'a dönüp bir bardak daha su istedim. Sebastian odadan dışarı çıktığında yemeğimi hızlıca yemeye başladım. Aldığım sos tadıyla adeta kendimden geçiyordum. Çok lezzetliydi. Makarnanın dörte birini bitirdiğim sırada içeri Sebastian girdi. Yanıma geldiğinde makarnayı bıraktım ve suyu içmeye başladım. Su çenemden aşağı dökülmesine rağmen bunu umursamadan içmeye devam ettim. İçmeyi bitirdikten sonra kolumla ağzımı sildim ve yemeye devam ettim.
Sonunda yemeği bitirdiğimde derin derin nefesler almaya başladım. O kadar hızlı yemiştim ki nefes alacak fırsatım olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilerim... #wattys2016
FantasiBunun sıradan bir aşk hikâyesi ya da mutlu sonla biten mükemmel bir hikâye olması gerekirdi. Ama bu, bildiğimiz o hikâyelerden tamamen farklı bir hikâye. Güzel kızların ve yakışıklı oğlanların olduğu basit veya sıradan bir hikâye değildi. Çünkü gerç...