Arkadaşlar, ben yaza kadar bir daha yeni bölüm yayınlamamaya karar verdim çünkü ders çalışmam lazım ve wattpad benim çok fazla dikkatimi dağıtıyor. Belki arada bir yeni bölüm yazarım, bilmiyorum. O zamana kadar kendinize iyi bakın, iyi okumalar 📖
Enes bir askerle kavga etmek üzereyken durduk onu. Kavga etme nedenleri ise adamın ona bakmasındanmış. Enes'i sakinleştirmek biraz zor olmuştu ama sakinleştirmiştik.
Onu sakinleştirdikten sonra rahat rahat sebzelerimizi yiyecekken elimde bir yanma hissettim. Ellerime baktığımda elimde ince siyah çizgilerin oluştuğunu gördüm. Bir anda askerlerin hepsi ellerine silah alıp kapıya doğru nişan aldıkları zaman askerler hariç herkes geri geri gitmeye başladı. Kapı açıldığında içeri sarı saçlı bizim yaşlarımızda bir kız girdi. Yüzü acı çeker gibiydi. Bize şöyle bir baktıktan sonra ellerini havaya kaldırdı. Onun da ellerinde siyah çizgiler vardı.
-Gizemli Kız-
Bana ve ellerime bir süre şüpheyle baktılar. Sonra silahlarını indirdiler bende ellerimi aşağı indirdim. Aynı anda ışıklar kapandı. Bir süre sonra etrafta kırmızı ışıklar yanıp sönmeye ve düzenli olarak bir ses duyulmaya başladı."Herkes derhal görev yerlerine, tekrar ediyorum herkes derhal görev yerlerine, tekrar ediyorum..."
Askerler dışarı doğru koşmaya başladığında kenara çekildim.
"Buraya nasıl girdin?"
Arkamı döndüğümde karşımda yaşlı ama güçlü bir adam gördüm. Yutkundum.
"Ben Adel'in askerlerinden kaçıyordum. Sonra burayı gördüm ve o sırada buraya bir kızın silahla girdiğini gördüm. Bende ona kendi silahımla vurdum." Dedim ve cebimdeki silahı çıkardım.
"Ama ben onu vurmadan önce o beni bacağımdan vurdu."
Adam bacaklarıma şöyle bir baktığında hoşnutsuzlukla kıpırdandım.
"Seni vurmaya çalışan kıza ne oldu."
"Cesedi yukarıda uzanıyor." Dedim soğuk kanlılıkla.
"Adın ne?" Diye sordu adam bana.
"Adım..." bir el ateş sesi duyduk.
-2 gün sonra-
Bugün son gündü. Kararımız çoktan Adel'e iletilmişti. Ona karşı savaşacaktık. Askeri önlemler en üst seviyedeydi. Bugün Adel'e savaşacaktık. Tüm erkekler savaş için hazırdı. Kızlardan gönüllü olanlar hariç diğer herkes bodrum benzeri bir yere götürülmüşlerdi. Hiçbirimiz bir şey bilmiyorduk. Ne silah kullanmayı nede başka bir şeyi. Göz göre göre ölüme gidiyorduk.
"Hazır mısın Davy?" Diye sordu Alp. Derin bir nefes aldım.
"Hazırım."
Herkes sıraya geçti ve dışarı çıkmak için beklemeye başladı. Tam o sırada Talha koşa koşa içeri girdi ve tam yanımda durdu.
"Nerdeydin?" Diye fısıldadım.
"Halletmem gerek bir şey vardı. Artık rahat rahat ölüme gidebilirim." Dedi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Üç dakika kadar bekledikten sonra dışarı çıktık. Tanıdığım herkesle yan yana üstün en üst kısmına çıktık ve beklemeye başladık. Deniz yanımda bağırmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/38203827-288-k907841.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilerim... #wattys2016
FantasíaBunun sıradan bir aşk hikâyesi ya da mutlu sonla biten mükemmel bir hikâye olması gerekirdi. Ama bu, bildiğimiz o hikâyelerden tamamen farklı bir hikâye. Güzel kızların ve yakışıklı oğlanların olduğu basit veya sıradan bir hikâye değildi. Çünkü gerç...