Bu hikâye düzenlemeye alınmıştır. Bu hikayeyi çalıp kendisine ait olduğunu söyleyen insanlar yalancıdır.
Saçlarımı tekrar tekrar tarayıp aynaya baktım. Bu sefer her şey farklı olacaktı. Bu sefer yeni bir başlangıç yapacak ve geçen yıl ki olayları yaşamayacaktım. Kimse benimle dalga geçmeyecek veya lakap takmayacaktı. Bu sefer olmayacaktı çünkü ben onlarla uğraşmadığım sürece onlarda benimle uğraşmazdı. Buna inanmayı gerçekten istiyordum ama şuana kadar hiç kimseyle uğraşmamama rağmen onlar hep benimle uğraşmıştı. Babam her zaman sessiz olmamın onları da susturacağını söylerdi, onlar yokmuş gibi davranmalıydım ama bunu ne kadar yapmaya çalışsamda duygularımı saklamakta iyi değildim. Bir şekilde bir açık veriyor ve tekrar tekrar beni kırıp paramparça etmelerine izin veriyordum. Saçlarımı atkuyruğu yaptıktan sonra odama girip bir defter, su ve kalem kutu aldım ve aklımda dolaşan uğursuz düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Derin bir nefes aldıktan sonra akıllı telefonumu alıp cebime koydum. Üzerimdeki okul üniformamı düzelttikten sonra derin bir nefes aldım ve odamdan çıkıp koridora girdim. Ablam Eylül saçlarını örüyordu ve annem bulaşıkları akıtıyordu. Babam saat yedi buçukta işe gitmişti. Saat şuan yedi elliydi ve tam on dakika sonra yeni okulumuza doğru yol alacaktık. Şu zamana kadar ne zaman okul değiştirsem hep bir şeyler ters etmiş ve insanların benle uğraşması daha kötü bir hale gelmeye başlamıştı. Bu yüzden bu okul hakkında ne kadar umutlanmak istesem de umudum yoktu. Olacaklar belliydi zaten, bir ay sonra işkencem başlayacaktı. Odamdan çıkarken yanıma aldığım kalem kutumu, defterimi ve suyumu soğuk merdivenin üstüne koydum ve ablama baktım. Ablam bu yıl son sınıftı ve gittiğimiz okulda dershaneler kapanacağı için J yani dershane öğrencilerinin gideceği bir bölüm oluşturmuştu. Ama bu sadece on ikinci sınıflar içindi.
Annem bulaşıkları akıttıktan sonra üzerini değiştirmeye giderken bende salona geçmiştim. Küçük bir apartmanın en üst katında oturuyorduk. Altı oda bir salondu ve bu yüzden evimizde merdiven vardı. Aşağı katlarda böyle bir şey söz konusu değildi ama.
Salonumuza tekrar şöyle bir baktım. Yeşil renkli ve çiçek desenli dört koltuğu vardı ve bunlardan ikisi tek biri ikili ve sonuncusu üçlüydü. Beyaz, tuhaf bir halımız vardı. İkili koltuğun arkasında sadece ön kısmı camdan bir dolap vardı ve üzerinde annemin ve babamın rahmetli babaları ve annemin erken yaşta vefat etmiş erkek kardeşinin resmi vardı. Bunlarla beraber birkaç süste vardı dolapta. Camdan dolabın hemen solunda bir masa vardı, masanın solunda da büyük bölümü camdan oluşan daha büyük bir dolap vardı ve onun içinde bir sürü süs vardı. Masanın arkasında uzun bir dolap vardı ve o dolabın üstünde dört tane resim ve dört tane süs vardı. Duvarlar krem rengiydi ve evin en büyük odası burasıydı. Burayı seviyordum, beni bir şekilde rahatlatıyordu.
Koltuklardan birine oturmuş tavanı izlerken, bana sanki bir dakika gibi gelen sürenin aslında sekiz dakika olduğunu bildiren annemin sessiyle kafamı kaldırdım ve anneme baktım.
''Adel, Eylül, çıkıyoruz. Hadi ayakkabılarınızı giyin.'' Diye hafifçe bağırdı annem. Kafamı onaylar şekilde sallayıp koltuktan kalktım ve dış kapının hemen yanında, altında gazete olan yıpranmış ayakkabılarımı aldım, fakir değildik ama annemlere yeni ayakkabı aldırarak masraf çıkarmak istemiyordum. Ayakkabılarımı giydikten sonra merdivenin üstüne koyduğum eşyalarımı aldım. Ablam kapıyı açıp çıkarken ona şaşkınlıkla baktım. Ablam ilk defa dışarıya benden önce, annemin bağırmasına gerek kalmadan çıkmıştı. Bende onun arkasından çıkmadan önce kapımızın yanındaki küçük tuvalete döndüm ve musluğun altındaki su vanasını kapattım. Oraya küçük tuvalet diyorduk çünkü orada sadece tuvalet ve musluk vardı. Ayrıca evdeki diğer iki tuvalete göre oldukça dardı. O tuvaleti kimse kullanmazdı. Benim odama yakın olmasına rağmen ben bile kullanmazdım. Dışarı çıktıktan sonra burnuma gelen kokuyla yüzümü buruşturdum. Geçen yaz buraya, tam yanımızdaki daireye yeni komşular taşınmıştı ve bebekleri vardı. Bebek bezlerini dışarı koyuyorlardı ve bu da, özellikle de bu sıcakta, etrafın korkunç kokmasına neden oluyordu. Annem evden taşınmayı düşünüyordu zaten ama bu koku onu biraz daha hızlı ev bakmasını sağlıyordu. Annem kapıyı kilitlerken nefesimi tuttum ve aşağı inmeye başladım. Gerçi nefesimi dört kat boyunca tutmam çok zor olmuştu ve arada bir kazayla nefes almıştım ama sonunda dışarı çıkmayı başarmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/38203827-288-k907841.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilerim... #wattys2016
FantasyBunun sıradan bir aşk hikâyesi ya da mutlu sonla biten mükemmel bir hikâye olması gerekirdi. Ama bu, bildiğimiz o hikâyelerden tamamen farklı bir hikâye. Güzel kızların ve yakışıklı oğlanların olduğu basit veya sıradan bir hikâye değildi. Çünkü gerç...