BU SON MU

118 17 14
                                    

-Ying-

Pencerenin önünden çekilip ana salona girerken Aylin, Elif, Osman, Talha ve Deniz'in çığlıklarını duyuyordum. Ana salona girdiğimde iplerin bilekiklerini tahriş ettiğini gördüm. Beni görünce çığlık atmayı kestiler.

"Bırak bizi seni lanet olası!" Diye bağırdı Deniz. Bense onu duymazdan gelip bıçağın bulunduğu masaya gittim. Bu bıçak tören için özel olarak seçilmişti.

Bıçağı alıp dikkatle bakarken birkaç kişinin yutkunma sesini duydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bıçağı alıp dikkatle bakarken birkaç kişinin yutkunma sesini duydum.

"Bizi öldürecek misin?" Dedi Aylin.

"Sadece içinizden iki kişiyi. Hepsi farklı kan grubuna sahip değil mi Sebastian?"

"Evet değilim."

"Bir dakika!" Diye bağırdı Elif. "Eğer kan grubuna göreyse bir kişi eksik oluyor."

"Hayır, tamız."

"Ama altı kan grubu var." Dedi Osman.

"Bunu bilmiyorum." Dedim bıçakla onlara yaklaşırken.

"O zaman son kan grubunun sahibi kim?" Dedi Talha.

"Adel."

Hepsi şaşkın bir şekilde bana bakarken onların yüz ifadelerine güldüm.

"Sizinle daha tanışmadık değil mi? Ben Ying." Dedim.

Hepsinin yüzleri beyazladı.

"Neden bizi öldüreceksin?" Diye sordu Aylin.

"Efendim, vakti geldi." Dedi Sebastian.
"Konuşmamıza -eğer canlı kalırsan- sonra devam ederiz. Artık başlamamız gereken bir tören var." Dedim ve birkaç adım geriye gittim.

Gözlerimi yumdum ve sihirli sözleri söylemeye başladım. Göz kapaklarıma mavi renk tarafından istila edilirken sözlerin işe yaradığını anladım. Gözlerimi açtığımda her yeri mavi görüyordum. Göz bebeklerim ve gözümün etrafımdaki halka mavi ışıklar saçıyordu ve ben her şeyi mavi görüyordum. Doğru kan grubuna sahip olan beden dışında. Onu maviden daha farklı bir renkte görecektim.

Deniz'in vücudu kırmızı bir ışık yayarken bıçağı ona doğru doğrultum. Adamlar iplerini çözüp onu önüme getirirlerken diğerleri durmam için yalvarıyordu. Deniz ise şokta olduğu için hiçbir şey yapmıyordu.

Hizmetçiler kaseyi önümüze koyarken arkadakilerin sesi daha çok artmaya başladı. Bıçağı tam onun boynuna dayadığım sırada zihnimde bir çığlık sesi duyuldu. Önce elimdeki bıçak yere düştü, sonra da ben. Bunun anlamını çok iyi biliyordum.

Adel kontrolü eline almaya çalışıyordu.

Ne yapıyorsun! Dur!

Sen bu işe karışma!

Dilerim... #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin