Bölüm-23-En Büyük Hatam

300 26 3
                                    

 Bölüm şarkısı; Badem- Sen Ağlama(Media)

Mediada Zerenin konsere giderkenki giyinişi var.

***************************

Yürüdüğüm boş sokağa bir kez daha göz attım.Kimse yoktu. Hafif bir loş ışık vuruyordu yüzüme sadece. Sokak lambaları yoktu bu sokağın.

Ay bu gün yeterince aydınlatamıyordu geceyi..

Elimde tuttuğum sigaramla oturdum bir duvar dibine. İçim acıyor gibiydi, ya da gibisi az gelirdi, içim cidden acıyor.

"Ne işin var senin burada?" diye bir ses yükseldi boş sokaktan.Bu ses yıllardır hasret olduğum kişinin sesiydi.

"Avareyim ben, bilmezmisin sokaklar benim yatağım." şu an hasret olduğum kokuyo koşarak gidip sarılmam gerekti değil mi? Sarılmıyorum. Nedenini bende bilmiyorum, sanırım onu suçlu konumuna koyuyordum. Ya da o gerçekten suçluydu.

"Hem.." dedim sessizce sigaramdan derin bir nefes çekerek.

"Sen öldün.." üstündeki siyah dizinin altında biten elbisesiyle fazla güzel görünüyordu. Kahverengi uzun saçları omuzlarını ve neredeyse bütün belini kapatmıştı. Siyah gözlerini gözlerime dikti. 

"Ben ölmedim." diyip yaklaşmaya başladı. Gözlerinde sıkıntı vardı. Bunu en derinlerimde hissedebiliyordum. Oturduğum yerde bana doğru eğilip elini sol tarafma koydu. 

"Burası attıkça ben yaşayacağım." dedi. Sustum önce sesimi çıkartamadım. Titrek bir nefes alıp yere eğdiğim yüzümü kaldırıp gözlerine baktım;

"Burası atıyor ama sadece atıyor baka bir işe yaramıyor ki."  kızıl saçlarımı parmaklarının arasına alarak usul usul dolamaya başladı Rabia Kadın.

"Dokunma bana!" dedim. Ayağa kalktım birden. Karşısında durdum. Neredeyse aynı boydaydık sadece o biraz daha uzundu.

"Niye beni bıraktın!" diye bağırdım ona. Sesimi yükseltmem onu etkilememişte sanki bakışlarım daha çok canını yakmıştı. On iki yılın hasretiydi bu. Kusursuz fiziğini sırf unutmayayım diye bir kez daha inceledim. Uzun boyluydu, hafif kalçaları vardı. Üstündeki dar kesim siyah elbisesi ve yüksek topuklu ayakkkabılarıyla kusursuzdu.

Bem beyaz teninin üstünden iri göz yaşı aşşağı doğru süzüldü. 

Göz yaşı bile güzeldi benim annemin.

"Ben seni bırakmadım. Baban bizi ayırdı." dedi kendinden emin kusursuz ses tonuyla. Aptalca sırıttım. Hafif bir ürperti geldi vücuduma. Ilık rüzgar tenimi yakıyor gibiydi. Gözlerimi kapatıp açtım bir kere.Hiç bir şekilde ağlamıyordum. Gözlerim bile dolmamıştı. Şu an ağlamam gerekti değilmi? Normalde öyle olmlıydı.

"Bak anne.." dedim gözlerinin içine bakarak. Anne kelimesi dilime kabak tadı getirmişti. Ne kadarda uzun zaman olmuştu anne demeyeli.Bir kez daha gözlerimi kapatıp derin bir nefes çekip açtım. 

" Ben sadece yaşıyorum ama yaşayamıyorum!" diye bağırdım. Sesim onunkinin aksine pürüzlüydü. O ağlıyordu evet ama sesi pürüssüzdü her zaman ki gibi kusursuzdu. Bir kaç soluk aldım önce. Ağlamam lazımdı ama ağlayamıyordum. Göz yaşlarım akmıyordu. En büyük sorunum buydu benim. Ben ağlayamıyordum. Ağlamaya en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda ağlayamıyordum. 

Benim göz yaşlarım çöl olmuştu artık. Arada bir serap görüyordu. Ama sadece serap görüyordu. Ben bunca yıl gerçekten ağladığımı hatırlamıyorum. Keşke ağlaya bilsem. Hıçkıra hıçkıra. İçimdeki yaraların iltihabını sökercesine bağırarak. Ölümü tadarmışcasına. Kan akana kadar. Gülümeyi unutuncaya kadar. Sevmeyi öğrenen kadar. Yaşmayı bilene kadar ağlamak istiyordum. Olmuyordu. Ben ağlamayı bile beceremeyen bir insanım artık. Hem cinslerimin en iyi yaptığı şeyi yapmayacak kadar acizim. 

AVAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin