Berke'nin yanından ayrıldığımda hava kararmıştı . Bende olayları idrak etmek ve içimi dökmek amacıyla dert ortağımın yanına gitmek için yola koyuldum. Oldukça hızlı ve küçük adımlarla Peder'in barakasına doğru yürüdüm.
Bir insan bir insana nasıl bu kadar aşık olur... Nasıl olur da bu böyle kusursuz bağlanır halla aklım almış değil. Anlamıyorum sen bir kadını nasıl senin canından kanından olan çoçuklarına değişirsin. Bence Cihan Kaplanın yaptığı kesinlikle sorumsuzluk. Tamam seversin hadi aşık olursun fakat nasıl olur da onun için hayatından çoçuklarından en önemlisi canından vazgeçecek kadar nasıl olur da seversin be adam. Sırf bir kadına aşıksın diye-ki bu benim annemde olsa- canından olur mu hiç insan? Bence aşk dedikleri saçma şey sorumsuzluktan başka bir şey değil. Çünkü insanlar -kitaplarda okuduğuma göre- aşık olunca aptallaşıyor. Aptallık sorumsuzluktan başka bir şey değil. Hayatları sana bağlı olan tertemiz üç çocuğun var. Ne diye bu kadar aptallık yapıp onları ortada bıraktın ki.
Berke. Ne biliyim çocuğum hiç olmadı ama onun gibi masumluk abidesi tertemiz çocuğum olacak ve ben intihar edip onu ortada bırakacağım. Bir de kızının adını Rabia koymuş. Daha çok acı çekmek için mi? Acın eksilmesin diye mi niye Cihan Kaplan niye?
Beni düşüncelerimden ayıran Pederin barakasına ulaşmış olmamdı. Pek ses gelmiyordu. Dışarıda olabilirmi diye düşünürken '' Peder'' diye olduğundan daha yüksek bir sesle konuştum.Hala etrafımı bakıyorken ''Peder nerdesin'' diye bağırdım. Birden arkadan bir ses gelince biraz affalladım fakat peder olduğunu görünce hemen düzeldim ''Oo.. Nerelerdesin kızıl bela Sen hiç bizim aciz barakamıza uğrarmıydın'' kızmışmıydı peder bana neyse şimdi bir iki kadeh atar ikna ederdim onu. '' Hiç sorma Pederim yav nelerle uğraştı bu gün senin Avaren hiç haberin var mı?'' çok sık görülmeyen içten gülüşlerini yolladı bana peder. Demek ki o kadarda kızmamış. Pederle aramızdaki ilişki biraz tuhaf. Peder hakkında herşeyi hemen hemen biliyorum fakat tuhafdır ki adını bilmiyorum ona sadece peder diyorum. peder birden ayağa kalktı ve tahta dolabından mezellik bir kaç malzeme ve Balık çıkardı. '' Vay be pederim ziyafet var bu gün desene'' dedim. Gerçekten o kadar restoranta gittim peder kadar güzel balık yapanını daha görmedim. ''Öyledir.Şimdi ben yaparken sende derdini anlat be cancazım'' dedi. O sırada aç karnınada olsam bir sigara yaktım ve başımdan geçen her şeyi anlattım. Bu sırada ben sigarami bitirdim peder balıkları pişirmeyi ve sofrayı bitirdi ikimizide birer bardak rakı doldurdu ve eni sonun da sofradayız. Eski küçük radyosunu aldı ve rast gele bir yer açtı. Çıkan şarkı 'Ahmet Kaya-Şafak Türküsü' vaybe dedim içimden tam zamanında çıkan şarkı. Gülümsedim o sırada gözlerini karşıdaki toprağa doğru dikerek konuştu Peder'
''Aşiret bir aileye sahiptim ben. Biz de kadınların yanlışlarına göz yummak yoktu. Kaç kadın öldü kaç kadın sevgisinden dolayı canından olduğunu bir süre sonra saymayı bıraktım o kadar çoktu ki. Kız kardeşim Leyla. Henüz daha 18 yaşındaydı o adama kaçtığında. O gittiğinde ben 25 yaşımdaydım ve evliydim. İkide çocuğum vardı. Karım köyün en güzel kızıydı. O kadar çok severek almıştım ki onu. Bir gün Leyla çıka geldi. O adamın onu ortada bıraktığını ve başka bir yere gittiğini söyledi. Ama aşiret bu helede Koza aşireti. Kimsenin gözünün yaşına bakmamalarıyla acımasızlıklarıyla meşhurdular. O kadar acımasız o kadar cahillerdi ki soy adımın Koza olmasından hep utanmışımdır.Leyla geldiğinde dedemin o yobazlıktan kalan kurallarına göre onu öldürmem gerekti. Ve bunu yapacak kişi abisine yada babasına düşüyordu babam öldüğü için ailenin tek erkeği bendim. Tek ben yapabilirdim bu işi.
Bir gün Aldım Leyla'yı götürdüm dağ başına.Diyarbakırın en düz ve en tepede olan dağlarının birine. Leyla'nın ses tonu. Bana olan bakışları. Yapma abi demedi tam aksine 'yap da bitsin abi bu işkence bitsin artık yeter sen beni öldürmezsen ben kendimi öldüreceğim zaten' dedi.Hiç konuşmadım. Onu o an alıp başka bir yere götüre bilirdim. Hayatına başka bir yerde devam ettire bilirdim. Yapmadım. Yapa bilirdim fakat yapmadım. Hayatımda tek pişmanılığımdı leylanın hayatına son vermek. Onun o aciz bedenini orada bıraktım. Kargalar kartallar, tilkiler, kurtlar onun cesedini yesinler diye. Yobazlıkta sınırı aşmış olan aşiretin tüm kurallarını uyguladım ona. Bana dedemin adını vermelerinin sebebi onun gibi biri olmamı istemeleriymiş. İsmimden soy ismimden yaptığım bu cahillikten utanıyorım. O an allah belmı verseydide kardeşim değilde kendi kafama sıksaydım. Silahı dayadığım da 'Abi' dedi Leyla 'Ben senin yüzünü yere düşürecek kadar ileri gitmedim.' dedi.Yine sustum. O an dilime kilit vurulmuştu sanki. O günden bu yana sustum ben hep Avare. Dünyanın en iğrenç şeyi susmak. Hiç istemedim susmayı. Leylanın son sözü aklımdan hiç çıkmadı. Hala o günü yaşıyorum ben.Durdu tam kafasına sıkmadan önce gözlerini kapattı ve 'Evla leke fe evla' dedi. Yine sustum anlamını biliyordum. Son kez gülümsedi şahadet getirdi ve güldü. Ve son. O günden bu yana susuyorum. Kalbimede dilimede kilit vurdum.'' Pederi tam olarak anlayamazdım fakat derdini dinleye bilirim Pederin anlattıklarına nerdeyse ağlayacaktım. Aşk yüzünden canından olan birisi daha. Bu günden sonra aşık olmamaya yeminim var. Ne kadar kitaplarda aşk kontürol dışı bir şey deseler de pek inanmıyorum. Bence bu tamamıyla insan iradesine kalmış bir şey.
Pederin dediklerini düşünürken durdum ''Peder'' dedim sorarcasın ''Evla leke fe evla'' ne anlama geliyor dedim. Acı acı güldü. Ve cevap verdi. ''Kırdığın yerden kırılacaksın.'' dedi. Gerçektende öyle. Peder onun canını bir gün hatta 1 saat hatta bir saaten de az bir saniyede aldı fakat o her gün alıyor pederin canını. Ne de doğru söylemiş Leyla. Pederle yiyip içtikten sonra ''hadi bana müshade Peder'' dedim. Gittim ve sarıldım. ''Kendini özletme Avare'' dedi gülerek. Peder bana hep Avare derdi. Bunun nedeni başı boş olmamış. Bana Avare demesi hoşuma da gidiyo kötü bir şey demesinde Avare desin.
.................................................
1 Hafta Sonra
Berkeyle tanışalı bir hafta oldu. Ona ne zaman abisiyle tanışacağımı sorsam bilmediğinin söylüyor.Bende fazla irdelememe kararı aldım. Emir ve Esmanın aşkı gün geçtikçe biraz daha pekişiyor. Çok mutlu görünüyorlar. Yine bir okul çıkışı ve yine ben.
Okuldan çıktığım gibi direkt eve gittim. Allah Kahretsin! Babam yine Buz dolabının üstüne o lanet adreslerden birini yazmış.
Bu gün birinin hakkına daha gireceğim.
Yine insanların haklarını çalıp onların hakkını yiyeceğim. Şu adam bir ölmedi ki kurtulayım!
Günlük işlerimi yaptım. Boks kursuna gittim. 3 saat kitap okudum yemek yedim bla bla bla....
Akşam oldu ve ben bu adrese gitmek zorundayım. Gitmezsem eğer. Yapar biliyorum. Yine bana o iğrençlik abidesi işkencelerinden yapar...Bu yüzden kaçamıyorum bu hayattan ben. Üzerime siyah deri tayt siyah kalın kazak üzerine siyah kapuşonlu ceketimi giydim. Altımada siyah botlarımı giyip evden çıktım. Motoruma atladığım gibi evi aramaya başladım. Evin yüz iki yüz metre ötesinde bekledim kar maskesini çıkardım kızıl saçlarımı içine koyup kopşonumu da kafama geçirip evin yolunu tuttum.
Evin ön tarafında gire bileceğim bir yer yok o yüzden arka tarafa bakmaya karar verdim. Arka tarafta bir balkon vardı. Balkona çıkabilmem için yollar aradım. Sağdan ve soldan inen sarmaşıklar vardı fakat beni taşıyacaklarını sanmıyorum. Bir elektrik kutusu ve bir kova vardı. Kovayı ters çevirip bir ayağımla üzerine bastım sonra diğer ayağımı elektrik kutusunun üstüne attım ve balkonun uzun demirlerinden birine tutuna bildim Allahtan aşırı kısa boylu değildim-1.65-. Ve kendimi yukarı doğru çekip çıktım. Balkon kapıları genelde kitli olur fakat bu açık tuhaf. Tamam Zeren kendine gel kuruntu yapmaya gerek yok unutmuşlardır -inşallah-.
Sanırım şu an bulunduğum oda bir gence ait. İlk önce evi gezip birileri var mı diye bakdım. Sanırım üst katta kimse yok. Alt katta büyük bir salon, büyük amerikan tarzı bir mutfak, bir hobi odası, birde öyle koltukların olduğu bir oturma odası vardı. Hepsine baktım ve en sona salonu bıraktım. Salona ilk girdiğimde görünür de bir şey yoktu fakat birden ışıklar açıldı. İşte şimdi sıçtın Zeren.
Birden arkamdan gelen bir ses ''Hoş geldin Soysal bende seni bekliyorum''
Kim olduğunu bilmeyecek kadar aptal değilim Tabiki de O....
—————————————-
Arkadaşlar lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :)
Ask.Fm: SudeYasar470
İnstgram: Zeynepysr3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVARE
ChickLitBen; Ruhunda bir çok yarayla yaşayan ruhu çürük bir kadınım, sekiz yaşında annesinin öldüğü o günde kalan çocuğum, hayatımın zindana dönmesine neden olan Adamın kızıyım, gülmeyi bırak duygularından yoksun olan yirmi yaşında duygularını öğrenen kız...