"Seni gördüğüm zaman güller elimde kurur."
***
*Medyadaki, baş karakterlerimizden İzem'in fotoğrafı.
İzem Aybar
Bugün de şirkette yoktu Dalya, dün neredeyse herkese sordum. Hepsinin cevabı; toplantı yüzünden izinli ne izni bu Allah aşkına?
Dalya'yı biraz olsun tanıyorsam işten kaytarmak uğruna, toplantıyı bahane edecek biri olmadığını az çok bilmem gerek.
Koridorda dolaşırken bizimkilerin bana doğru geldiğini gördüm. Çisil'le Sonat yanıma gelirken, Arden kaşlarını çatarak Çağkan'a çevirdiği yüzüyle bize döndü.
"Bu nasıl adam anlamıyorum, sen git Dalya'nın projesini babanla darmadağın et, sonra elini kolunu sallayarak boş-" dedi ve aniden sustu Arden, Çisil'di konuşmasını bölen.
"Ne dedin sen, bir daha söyle bakayım?" dediğimde dişlerimi gıcırdatmıştım farketmeden. "Bir şey demedi İzem." diyerek kolumdan tuttu Çisil "Hani Dalya izinli ya, proje işi yattı ya, ondan şey etti..."
"Dur Çisil, dur. Ondan falan şey etmedi, Çağkan'la babası darmadağın etti de ne demek Arden?" diyerek kükredim, benden bunu saklıyorlardı demek birkaç gündür.
"Ee, evet abi ya, ben-" diye bir şeyler gevelemeye başladığında daha da sinirlendim. "Ne lan bu, ne saklıyosunuz benden? Ya şimdi söylersiniz ya da gider Tardu Bey'den öğrenirim ve bilirsiniz ki, ben güzel öğrenirim." derken bir yandan da hepsine bakıyordum teker teker.
"Tamam ama, önce sakin kalacağına söz vereceksin." dediğinde benden ses gelmeyince devam etti Çisil, "Söz ver İzem."
"Söz, söz. Söyle artık şu lanet olası şeyi!" diyerek bağırmaya başladım. "Hani, Dalya'nın sunacağı proje Çağkan'a verilmişti ya, o 12 bölümün sadece yarısına çalışmış bu yüzden de bir tek orayı sundu haliyle. Heyet sunumun devamını anlatmayacağımız taktirde bizimle çalışmayı reddetmiş. Böyle olunca da Dalya projenin kalanını anlatmak istemiş ama gel gör ki Tardu Bey buna izin vermediği için..."
"Vermediği için, Dalya kim bilir ne halde?" dedim çoktan Çağkan'ın odasına ilerlerken.
Kapıyı kırarcasına açtığımda şaşkınca bana bakan Çağkan'la göz göze geldim. "Yalnız kapıyı kırmak için biraz daha kas çalışman lazım."
"Adam mısınız siz be? Bir baban bir sen, soyunuz tükensin de kurtulalım sizden." diyerek kustum içimdekileri onun verdiği tepkiye karşın.
"Bir yerini sakatlamadan git bence, karşımda acizleşmene izin verecek kadar gaddar değilim." derken sandalyesinden kalkarak yavaşça karşıma dikildi.
"Doğru daha bir adam bile olamamışken, gaddarlaşmak insanı zorlayabilir." diyerek onu işaret ettim. "Adamlığıma laf ettirmediğimi söylemeyi unuttum." dedi, oldukça sakindi.
"O kız, nelerden fedakarlık yaptı biliyor musun hayatında? Neleri rayına oturtmaya çalışırken güçlüklerle karşılaştı? Hiçbir çıkarı olmaksızın, sırf bir kaç parça insanın gözünde babana ait olan şirketi değerli yapmak için neler yaptı." derken sol gözümün seğirdiğini hissettim.
"Bilmiyordum. Yine de seni ilgilendirmez, bana hesap sorma hakkını vermez bu." dedi fısıldar gibi, uzaklara daldı sonra.
"Bu hakkın sahibi bir tek benim, o küçük aklına sok bunu!" dedim, sahiplenişimle yüzleşmesini izlemek adına.
"Hadi ya!" dediğinde, "Dalya'nın kimin omzunda ağladığını da unutmamak lazım." diye devam etti. "Sempatiksin, insanları güldürmeyi seviyorsun ve aynı zamanda komiksin." dedim sırıtırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL
Teen FictionAdı sanı bir camiânın içinde doğan, birbirlerine tamamen tezat iki gencin yolları, her şeyin olağan akışında kesişirse? ∆ 23.04.17 "Bana bir çocukluk, kalbimi onaracak iyi bir ilaç ve sonsuza kadar dinleyebileceğim mırıltılar borçlusun." ~yazar